Bir Tutam Daha Mutsuzluk-1

212 12 7
                                    

Can'lar benim watty'de sorun var istediğiniz şarkıyla dinler misiniz ama mutlaka bir şarkı olsun.Özellikle Kolpa-Böyle Ayrılık Olmaz olursa güzel olur.İyi okumalar.Bu arada Meral'in sesi aşırı güzel ve inanın yada inanmayın kendi sesi,yalnızca kaydediyorlar yani o ses aynen Aleyna'nın sesi.
"Yâr,ellerin nerde?
Ya beni de götür ya da gitme,
Bilirsin sensiz ben hiç yaşayamam ki
Ölürüm hasretinle..."
***
Hastaneye geldiklerinde hepsinin içinde bir korku vardı,sanki midelerine bir şey oturmuştu ve onu oradan kaldıramıyorlardı.Vicdan yapmanın lüzumu olmadığını düşünen tek kişi Güneydi.Zaten Burak'a burada zarar gelmese Güney zarar verecekti.
10.Bölüm
"Evet Neriman Hanım,geldim ben kızların yanına.Hepsi iyi şuanda,Meral biraz baygın onun da korkudan olduğunu söyledi doktor...Bir bilgim yok,hayır daha gelmedi..."
Feride Neriman'a neler olduğunu uzunca anlatmak zorunda kalmıştı çünkü kızların gidebilmesinde en büyük rolü o oynuyordu.Böyle durumlarda herkesi sakinleştirme görevi de Feride ve Toprak'a düşmüştü ki ikisi de sinirden kendini kaybeden Gökhan'ın yanındaydı."Gökhan,Burak senin arkadaşındı evet.Ama-" Gökhan Toprak'ın sözünü kesmeye yeltendi,cümleleri dahi zar zor kuruyordu."Hocam hayır,alakası yok Burak'la.Ben-Ben..." Gökhan ne kadar kısık ve anlamsız konuşmuş olsa dahi  Toprak onu anlamış ve anladığını ifade etmek in başını olumlu anlamda sallamıştı.
***
Durum Songül,Güney ve diğerlerinin bulunduğu ortamda da pek farklı sayılmazdı.Güney fazla sinirli değildi sadece korkmuştu,fazlasıyla.Songül'se hem korktuğu için hem de sinirlerine hakim olmakta zorlandığı için başını Güney'in omzuna yaslamış hemen hemen Multimedia'daki gibi kimseye belli etmeden ağlıyordu.Eylül ve Serkan için aynı durum söz konusu değildi,birbirlerinden oldukça uzak duruyorlardı.Sanki aralarındaki çekim azalmış gibiydi.Aslında birbirlerini hala fazlasıyla sevdiklerinden emin olamamışlardı.Ve yazar durumu her seferinde aşka bağlamakta ustaydı.
Bir kaç dakika kadar sonra bir kaç tane doktor dışarı çıkmıştı.Yüzleri gülmüyordu."Sorun ne?" Bunu soran Ferideydi.Beti benzi atmıştı ki bu onun karşılaştığı ilk durum değildi,daha önce -sizin de bildiğiniz üzere- yoğun bakım ünitesinin önünde çok kez sabahladıkları olmuştu."Sorun demek bile buna az kalabilir aslına bakarsak,çocuğun zaten ilerlemiş derecede astımı varmış bir de bu patlama dolayısıyla gerçekten etkilenmiş...Ailesine ve yakınlarına haber verseniz iyi olur,durum hiç de iç açıcı değil."Feride bu duyduklarının ne anlama geldiğini biliyordu,diğerlerinin duymamış olması umuduyla bulduğu boş bir sandalyeye oturdu.Kimse duymuşa benzemiyordu,takmıyorlar da olabilirdi.
Uzun bir süre kimse tek kelime etmemişti,sessizliği bozan kişi Serkan olmuştu."Zaten şuanda bir şeyler başına gelmeseydi yakın zamanda bizim erkeklerden bir tanesi onun canına kast edecekti." Güney katılırcasına başını salladı,ağzından da bir şeyler mırıldandı ama duyan olmamıştı.
***
Saat gece 02:00'ye yakın olduğu vakitlerde Güney fazla yüksek olmayan bir bağırış sesiyle başını Songül'ün başının üstünden kaldırıp etrafına bakınmıştı.Uyku sersemi olduğundan olanları hatırlamak biraz zamanını aldı.Olan her şeyi idrak ettiği zaman yanındaki meleği fark etti.Songül melek gibi uyuyordu ve Güney ona baktıkça tüm sıkıntılarını unutuveriyordu.Güney omzunda yatan Songül'ü izlerken hastaneye Berke ve Erkan gelmişti.Güney onları henüz görmemişken onlar Güney'i görmüştü."Lan ben bu çocuğu var ya!" Berke sinirle Güney'e ve omzunda uyuyan Songül'e doğru ilerleyecekti,onu bu sefer tutan Erkan'dı."Planın suya düştü kanka,bırak kardeşimi rahat etsin.Korkmuyorum zaten artık eskisi gibi,sık kurşunu kafama sen de rahatla ben de!" Erkan bunu söylerken fazlasıyla ciddiydi,Berke ise piç piç sırıtıyordu."Öyle mi kardeşim?!" Berke Erkan'ın ciddiyetini biliyordu,dalgasına söylemediğini de gayet iyi anlamıştı Yalnız yazarken fark edip duruyorum bu Berke ne kadar piç bi' çocuk ya.Ben Erkan olsam bu günlere bırakmazdım şerefsizi.Şimdi devam edebilirsiniz.
Anlamasına anlamıştı da işine gelmiyordu.Bizim Kemal'imiz gibi o da yapıp yapmayanlardan olduğundan -Berke'ye de Mesude lazım da o zamana kadar Berke vefad.-
Gürültüyle konuşmadıklarına düşünen iki salak aslında herkesi uyandıracak yükseklik tonundaki seslerde konuşuyorlardı.Ama ve lakin uyanık olan sadece bizim safçığımız Güney olduğundan konuşulanlardan hiç bir şey anlamamıştı,sadece bu yangını onların çıkardığından emindi bu yüzden Songül'ü unutup bir hışımla ayağa kalkmıştı.Dediğim gibi unutup kalktığı için Songül de kafasını sandalyenin demirine çarpmıştı.O ani sarsıntıyla uyanıp etrafına bakınmaya başladı.
***
Güney'in fazlasıyla sinirle onlara doğru yürüdüğünü fark etmeleri de uzun sürmedi iki salağın."Uza Erkan uza!"
Ki Berke bunu söylemesine rağmen Erkan kıpırdamamıştı."Lan ne uza?!Sen gidebilirsin zaten gitmezsen seni öldürür bu!" Berke şaşırmıştı. "Oğlum seni öldürmez mi lan?!" Bu sefer sırıtma vakti Erkandaydı."Gerçekleri anlatırsam öldürmez,ki öldürürse de bi' bok olmaz." Dediği saniyede Güney yanlarındaydı.Berke Erkan'a sinirli,Güneye ise korkak gözlerle bakarak oradan uzaklaşma çabalarına girdi.Sonuç başarısız!Güney Berke'nin yakasından tutup Berke'yi kendine çevirdiği gibi kafa çakmıştı."Anlat ulan!Öldürsün ikimizi de anlat!" Berke Erkan'a büyük bir kinle bakarak bunları söylemişti."Yarın...Yarın gel,adresi mesaj atarım." Erkan bunları söyleyip hemen Berke'nin yakasındaki tutup kaldırmış,sonra da koşmaya başlamıştı.Güney sinirle arkasına dönüp duvara yumruk atmıştı.Gelişen bu süre zarfında kimse Songül'ün varlığını anlamamıştı.Uyku sersemi olan Songül ise Güneye ne olduğunu sordu.O sırada varlığını fark eden Güney hiç bir şey demedi,sadece saçını öpmekle yetinebildi.
Yeni bölümün ilk kısmı geldi.Tahmin ediyorum ki 3 kısım olur.Bu bölüm hafifinden uzun olacak dolayısıyla 3 kısıma böldüm.Yorum ve votelerinizi bekliyorum.Bu arada fragman falan yok artık yazmayacağım geçin siz onu.Gece okuyanlar için iyi geceler,sabah okuyanlar için ise günaydınlar olsun efendim✌🏻️😉

Nefretini Aşka Dönüştürenlerden Misin?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin