Merhaba herkese ben toprak kendimi tanıtmam gerekirse ben 1.70 boyunda siyah saçlı, kahverengi gözlü ve esmer bir çocuğum. Her neyse şuan annem beni çağırıyor , alt kata inmeliyim. "Toprak oğlum hadi , kaç saattir hazırlanmanı bekliyoruz." - " tamam anne geldim " alt kata inerken tüylerim bir anda dim dik olmuştu. Bir türlü anlayamadığım bir sebepten dolayı bir kaç gündür böyle oluyor. Her neyse annem daha fazla kızmadan aşşagı kata gideyim. Aşşagı indiğimde aile sofrasında sağ baştan sola doğru büyük babam , büyük annem , dayım , yengem , Kuzenlerim sırasıyla tam 10 tane , annem ,babam , Kız kardeşim ,ağabeyim , ve en sonda duran boş sandalyede benimdi. Ve hızlı adımlarla yavaş yavaş Kuzenlerimin sırtına ufaktan dokunarak sandalyeme ilerledim. Tam oturacakken annem iki kere öksürüp - "oğlum toprak sana zahmet olmassa üst kattan sırtıma bir şal getirebilirmisin."- diyerek bana neşe dolu gözlerle baktı. İlerlerken sırasıyla 10 kuzenim den 5 tanesi -"bizede getirsene diyerek"- aynı anda tekrarladilar. Ben de -"tabi"- diyerek istemeyerek yüzümde bir gülümsemeyle onlara baktım. Ve yukarı yavaş adımlarla çıkmaya başladım. Merdivenlerden cikarken küçük camdan dışarıda gözüme birsey takıldı küçük bir kediyi elinde tutan bembeyaz elbiseli bir kişi gecenin siyahlığında bana bakıyordu daha doğrusu beni görmemişti, yada ben öyle sanıyordum. Evi inceliyordu ve hareket etmiyordu sonra elinde tutan kediyi yukarı kaldırıp başını öne eğip aynı bir insanın Tanrıya Adak adarmışcasına kedinin kafasını bir eliyle tuttu diğer eliyle de küçük ince uzun bir demir parçasını yavru kedinin gözüne sapladı. Olayları şaşkınlıkla izlerken bir anda yüzü bana döndü , başım dönüyordu korkudan olsa gerek ağzımdan beyaz köpükler geliyordu elim le köpükleri sildim ve aşşagı inmek istedim annemlere herseyi anlatmalıydım. Beyaz elbiseli kadın mi erkekmi olduğunu anlayamadığım kişinin yüzüne son kez baktım ve aşşagı hızlı adımlarla indim tam salona yemek masasına doğru koşarken ayağım kaydı ve yere düştüm. Herkes başıma toplanmıştı . Annem ve babam panik içinde bana soruyorlardı. Anlayamıyordum sadece yerde yatıp gözlerimi kapadım. Her yerim agriyor du gözlerimi açmak çok acı veriyordu. Kapı çaldı ve içeri yan komşumuz doktor burak gelmişti . Hemen gözlerimi kontrol etti nabzımı kontrol etti ve ateşi mi ölçtü. Kapı kapanır ken beyaz elbiseli kişi beni dışarıdan uzaktan izliyordu, ve kapı yavaşça kapandı. Neyseki iyiydim bir sorunum yoktu fakat bileğim fena derece de çok ağrıyordu. Beni yatağa kaldırmayı teklif ettiler ama bebek gibi insanların gözü önünde küçük düşemezdim. Kendim zorlanarak üst kata kadar çıktım merdivenlerden çıkarken cama uzak taraftan çıkıyordum. Annem aşağıdan -" iyi olunca gel bekliyoruz "- dedi. Ben birsey demedim. Odamın kapısının kulpuna elimi açmak için koydum ve tam açacakken bir ağlama sesi duydum , nereden geldiğine dair hiçbir bilgim yoktu. Bileğim in acısından başka birşey düşünemiyordum. Derken yine ağlama sesi geldi ama bu sefer daha sesli ve vahşi bir şekilde gırtlaktan gelen bir ağlamaydı. Sesi takip etmeye başlamıştım aşşagı indim ev kapısına doğru kulağımı dayadım, evet bulmuştum ses ev kapısından geliyordu. Kapı deliğinden baktım kimse Dışarıda gözükmüyor du. Sonra içeriye yürüdüm salon kapısından içeri baktım yemeğe devam ediyorlardı sonuçta yıl başı akşamıydı ve benim düşmem onları zerre etkilemiyordu. İçeri girecekken kapı çaldı ve annem yine tatlı bir şekilde -"oğlum oturmadan kapıya baksana"- dedi. Bende yüzümü ekşiterek sendeleye sendeleye kapıya gittim. Ve kapıyı açtım kimse yoktu kapıda dışarı adımımı attım ve sağa ve sola baktım. Kimseler gözükmüyor du , derken Ayağımın önünde duran porselen bebeği gördüm. Yavaş bir şekilde yere eğildim ve porselen bebeği elime alır almaz tüylerim bilmediğim bir nedenden dolayı diken diken oldu. Bu durum beni rahatsız ederdi ama Nedense porselen bebek beni inanılmaz bir şekilde etkisi altına aldı. Eminim ki Kuzenlerim den biri bunu sevecekti. Bebeği aldım ve içeri girecekken birden yüzüme kapı sert bir şekilde kapandı. O kadar hızlı kapandı ki sanki önümden bir yarış arabası Gecmişcesine rüzgar esti. Her halde ceyran olmuştur diyerek kapıyı çaldım. Kapıyı Kuzenlerim açtı ve direk elimdeki porselen bebeği gördüler birden 10 tanesi de bebeği cekistirirken elimden aldılar. Ve dogrucana üst kata çıktılar. Bende sendeleyerek yemek masasına gittim. Çoğu yemeklerini yemiş televizyondan Victoria secret meleklerin izliyorlardı. Bende yemeği mi aldım ve iştahla yedim. Ama aklıma takılan o beyaz elbiseli kişi de kimdi. Niye o kediyi öldürmüştü. Derken Kuzenlerim den biri ağlayarak geldi yukarda yukarda diyerek ağlıyordu yüzü bembeyaz olmuştu. Bütün aile yukarı koşmuştu benim odamda çocuklar yerde kıvranıyordu. Şok olmuştum bu da neyin nesiydi şimdi. Ağlayan Kuzenlerim kıvranarak babamla annemlerin odasını gösterdiler. Hızlıca na önden dayım ve babam gitti bende arkalarından kapıyı açar açmaz tavanda avizeye kalın bir iple boğazından asılı olarak porselen bebeği gördüm. Birden Kuzenlerim gelip bütün aileye kahkahalar atarak güldü ler. Nasıl korktuğumuzu gördüler ve dahada güldü ler. Hepsi bir kurmacaydı. Annem ve dayım Kuzenlerime baya bir kızdılar. Saat gece 1 civarında herkes koltuklarda uyuya kalmıştı . Uyandırdı m teker teker büyük babam lar ve yengem ler dayimlar Kuzenlerim hazırlanarak gittiler. Ben yatağıma çoktan girmiştim sonra tam uykuya dalacakken annem kapıyı açtı. Toprak bu porselen bebeği -"nerden buldun"- dedi. -"Yarın anlatarım "-dedim. Ve yorganı kafama çektim. Annem -"tamam bebeği buraya bırakıyorum"- dedi. Hııı hııı diyerek derin bir uykuya daldım. ----------------------------------------------- Beğeni ve yorumlar geldikçe yeni bölüm yazacağım ;) ------------------------------------------------
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLAYAN BEBEĞİN LANETİ
ParanormalHerşey normal bir yılbaşı akşamı başladı. Toprak mutlu bir aile saadeti yaşıyordu. Tâki ev kapısı çalana kadar. Kapıyı açan toprak , kapının önünde duran porselen bebeği gördü , ve kimsecikler yoktu kapıda. Ve hikaye başladı...