Evin kapısını anahtarla açmıştım.Zihnim öyle
yoğundu ki telefonun çalmasıyla irkildim.
Arayan Kaan'dı"Ferit naber buralarda çok tuhaf şeyler olmaya başladı"dedi."Eşyalarınızı toparlayın bende karavanı alacağım meydandaki
parkta buluşalım ."dedim ve tamam diyerek telefonu kapattı .İçeri doğru yürümeye başladım .Pelin bir ürpertiyle yanıma yaklaştı
"Burda neler oluyor. "Dedi." Her ne oluyorsa
bilemiyorum , geçmesini ümit ediyorum.Eşyalarınızı, ihtiyaçlarınızı alın.
Pelin sen erzakları karavana koyabilir misin?"
dedim.Pelin"Atlas kardeşini al karavana götür" diye oğlumuza seslendi ,
benim de yapmam gereken işlerim vardı. Evin bodrum katında av mevsiminden kalma av tüfeği ve altı patlardan vardı.İki kutu tüfek mermisi, üç tane de altı patlar mermisi vardı.
Karavanı garajdan çıkarıp buluşma noktasına
doğru ilerledik.Bizim karavan nasıl diye soruyorsanız uzun bir süre kullanılmamıştı.Eski olduğu için çalıştırırken sorun yaşadım .Karavanın ateş sarısı bir rengi vardı ama camurlu, toz ,toprak içinde olduğundan dolayı yeşilimsi bir renge bürünmüştü.Ankara'nın caddeleri İstanbul trafiğine döndü aniden bende bu yüzden ara sokaklardan gitmeye karar verdim . Pelin arkada silahların mermisini dolduruyordu . Buluşma noktasına
zar zor varmıştık.Buluşma noktasına varmıştık
kimseler yoktu .Elime telefonu aldım ve Kaan'ı
aradım."Kaan nerdesin meydandaki parktayız sizi bekliyoruz"dememle birlikte Kaanın sesi yükseldi "Arabanın tekeri patladı bizi almak için geri gelmeyin. Burdalar---(telefon kapanmıştı)
O sırada yüzüme bir rüzgar esmişti çığlık çığlığa koşma sesleri geliyordu ama tuhaf bir sesleri vardı.Bunlar ölü gezginler olmalıydı
Karavana hızlı bir sekilde atlamıştım .O korkuyla gaza basmıştım zombiler üzerimize cıkmışlardı tufeği elime alıp tavana doğru nişan almıştım ve( pat).Karavanın camı kana bürünmüştü. Adrenalin patlaması yaşadım ve ölü gezginlerin üzerine sürdüm. Kaanı aradım tekrar ama cevap vermiyor yoksa düşündüğüm şey olmasın aman Allah'ım.
"Ferit yığılmak yok "diyerek hızlı ve çabuk bir biçimde u dönüşü yaptım .İleride yan yatmış bir araba vardı.Plaka biraz zor okunuyordu en sonunda Kaan'ın arabası olduğunu anladım. Ani fren yaptım. Pelin'in eline altı patları tutuşturdum"Pelin sen burada kal, çocuklara göz kulak ol"Karavanın kapısını açtım ve aşağı indim.Arabaya yavaş yavaş yaklaştım.Arabanın arkasında garip sesler duydum.Bu Kaan'ın oğlu Kayra değil miydi!
Bakışlarında bir gariplik vardı . Bana doğru yürümeye başladı. Biraz dengesiz bir şekilde yürüyordu."Naber evlat , baban nerde?"cevap vermiyordu. Çocuktan hırıltılar geliyordu.Gözümün içine bakarak üzerime koşmaya başladı. Silaha sarıldım ve nişan aldım . Son çare olarak tetiği çekmeye karar verdim.Faydası yok işlemiyordu. Üzerime atladı .Beni ısırmaya çalışıyordu salyaları yüzümün her yerindeydi. Dayanamıyordum ve (pat)Üzerime yığılmıştı.Üstüm başım kan içindeydi.Pelin yanıma gelip yardım etti. Silah sesi zombileri
Buraya çekmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUR GEZERLER
Science FictionSizi tam anlamıyla savaşa sürükleyen bir kitap. Adrenalin, gerilim, aksiyon ve kurgu. Aradığınız türde bir kitap. Ne bekliyorsun hadi okumaya devam:)