Sıkıcı ve onunla olan bir haftanın daha sonuna geldim.Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki sanki bütün kemiklerime çekiç ile vurmuşlar gibiydi.Bir günümü sadece üç şiir yazmak ve nimet ile dertleşmek ile geçmişti.Arkadaşım o kadar iyi nasihat verdiki bana herşeyin kısmet olduğunu,olursada hayırlı olmasını diledi benim için.O da az zorluklar yaşamadı ki ama her zaman yaşından olgun olmuş ve hayatımın baş köşesine taht kurmuştu.16 senem onunla geçmiş beraber gülmüş beraber ağlamıştık.
Sizin olmadımı sanki sırlarınızı paylaşabileceğiniz bir arkadaşınız.Anlatmadınız mı ona yediğinizi,içtiğinizi ben anlattım ve bundan gram pişmanlık duymadım.
Bugün kahvaltıya bana gelen arkadaşım sanki dün dertleşmişiz gibi değilde herzaman ki hali ile gülümsedi yüzüme.Onun en çok bu huyunu seviyorum zaten ne olursa olsun beni bir kere bile sorgulamamış aksine yaptığım hatalarda her zaman beni avutmuş çözüm yolları aramış ve Özür dilemeye teşvik etmişti.Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıyım ben.
Odamın kapısı hayvan gibi açılınca Nimet'in ters bakışları ile karşı karşıya geldim.
Sen daha hazırlanmadın mı diye fırça da çekti bir güzel.
Tamam ya hazırlanıyorum dedim.
Önce lacivert kotumu,yıldızlardan oluşan gri uzun kollumu attım yatağa.Saçlarımı tepeden topuz yapıp hafif bir rimel sürdüm.Montumu giyip annemin yanına gittim.
Anne ben çıkıyorum dedim geç kalmamak şartıyla izin verdi annelerin sultanı.Botlarımı giyip çıktım dışarı.Hava biraz soğuk olunca nimetin koluna girdim.Ama hemen kolumdan çıktı.Neymiş kolkola gezmeyi sevmiyormuş haspam.Biraz ilerideki bir cafeye girdik.Ben sıcak çikolatamı istedim.Siparişler gelince nimet konuşmaya başladı.Bu nereye kadar devam edecek Duru?
Seni böyle üzgün görmek istemiyorum.
Bende istemiyorum ama elimden birsey gelmez ki seviyorum sonuçta.
Bekliyorum gelirmi gelmezmi bilemem ama ya geldiğinde birbirimize karışıcaz ya da iki yabancı gibi hayatımıza kaldığımız yerden devam edecegiz...