- Her zamanki olası yalnızlığımdan sıyrılıp dışarı çıkmıştım. Evimden en fazla 100 metre ilerleyebildim ki geri dönme fikri aldım. Bu kadar dolaşmak yeterdi. Geri döndüm. Ama içimden bir ses başka bir yoldan gitmemi söyledi. Ve ben de öyle yaptım. Hiç uğramadığım bir sokağın başına geldiğimde, sebebini anlayamadığım bir şekilde tebessüm etmiştim. Sırıtıyordum sokağın başında yapayalnız dururken. Şöyle bir göz gezdirdim sağıma soluma. Kimsecikler yoktu ve bu benim için iyi bir şeydi. Çünkü insan kalabalığı benim için rahatsız ediciydi. Yeterince bekledikten sonra ağır adımlarla yürümeye başladım. Sanki bitmek bilmeyecekti bu yol. Sıkılmıştım. Kenarda, eskiden nalbur olduğunu anladığım boş bir dükkan vardı. İçerisi de benim gibi yapayalnızdı. Yerlere gökyüzündeki yıldızlar gibi saçılmış çiviler, boyası dökülmüş duvarda çatlaklar, bir de çekmecesi olmayan bir masa vardı. İçeriyi izledim yaklaşık beş dakika boyunca. Sonrasında havanın karardığını artık eve gitmem gerektini düşündüm.
Yolda yürümeye devam ederken kulağıma birden hoş bir müzik tınısı geldi. Galiba benim gibi birileri daha vardı. Bende yalnızlığımı müziğimle arkadaşlık ederek geçiriyordum. Sesin nerden geldiğini anlayamadım. Oysa ki çok merak etmiştim. Neden bilmiyorum ama gerçekten çok merak etmiştim. Sanırım her bastığı nota kulaklarımdan içeri girip beynime mutluluk salgılatıyordu. Yaklaşık iki üç dakika dinledim. Ve evime yöneldim.-Eve geldiğimde ayakkabılarımı alışılmışın dışında bir şekilde içeri aldım. Aslında hep dışarda yalnız başına bırakırdım. Bu sefer ayakkabılıkta diğerleriyle beraberdi.
-Hikayeye yalnızlık diyerek girdik ama aslında yalnız değildim. Herkes gibi benim de ailem, arkadaş çevrem vardı. Dışardan bakıldığında iyi giden bir okulum, diğerleri gibi sıradan bir hayatım vardı. Ama bana sorarsanız...
Hayatım hiç de sıradan değildi. Ne zaman başıma neler gelebileceğini önceden kestirebilme gibi garip sayılacak bir özelliğim vardı. Ve hayatım bir çok sıradışılıkla doluydu.-Sabah 05.48 ...
Alarmımı 05.00'a kurmuştum ama uykum o kadar ağır ki üç dakika arayla çalan gürültülü alarmım 16. Kez çaldıktan sonra uyandım.
Yataktan nasıl kalkıp üstümü giydiğimi evden nasıl çıktığımı inanın hatırlamıyorum. Rüyamda karanlık bir yerdeydim iki kişi beni izliyordu ve nasıl olduysa bir anda arkamdayken önüme geçmişlerdi. Birisinin elindeki bıçağın keskin yüzünün ay ışığını gözüme yansıtmasını hatırlıyorum. Sonra da yarı ölü bi şekilde yataktan fırlayışımı.-Kendime kahvaltı hazırlayıp başına tek başıma oturdum. Bir demlik çay demledim ama bir bardak bile içemedim. Bu gün huzursuzluk olacağı belliydi. Rüyamdan da anlaşılıyordu.
Tersten kalktım sanırım.- Saat 11'e doğru evden çıkmıştım o gün gitar kursuna gidecektim. Sanıldığının aksine öğrenci değil eğitmenim. 2012 den beri yani lisenin başından beri çalıyordum. Kısa bir sürede herşeyi öğrenince eğitmenliğe karar verdim. Bu işten zevk alıyordum. Ve iyi de para kazanıyordum. Gitar kursuna vardığımda aslında günün pazar olduğunu ve o gün kursun açık olmadığını unutmuştum. Anahtarı evden almalıydım ama evde de kimse yoktu. Babam sabahın erken saatinde evden çıkmış ve nedense anahtarı da yanına almıştı. Saat akşam 8 lerde geliyordu meşhur ebeveynim :)
Ben de öğrencime haber verip saat 7 de gelmesini söyledim. Gerçi o saate kadar hava kararıyordu.-Eve 6 kilometre uzakta bulunan gitar kursundan çıkıp yürümeye koyuldum. Etraf yalnızlıklarla doluydu. Bırakın insanı, bir kedi bile yoktu. Ki kendimin bile yaşadığımdan emin değildim. Yoksa başka bir rüya falan mıydı?
-Zifiri karanlık havada dar bir sokakta ilerlerken arkamdan gelen ayak seslerine dikkat kesilmiştim. Git gide yaklaşıyor mu uzaklaşıyor mu erkek mi kadın mı genç mi yaşlı mı hiç bir fikrim yoktu ama iki kişi olduklarını anlamıştım. Arkama bakamazdım çünkü korkuyordum. Herzamanki gibi yalnızdım, ama değildim. Benimle beraber 2 kişi daha vardı. Saat 10 a geliyordu ve bugün dediğim gibi şanssızlıklar günüydü.
Adımlarımı hızlandırmak istesem de arkamdakiler benim hakkımda kaçıyor diye düşünmesinler diye hiç istifimi bozmadan yürümeye devam ettim. Hava soğuktu aslında ama soğuk ter döküyordum. Derken ayak sesleri aniden kayboldu. Aslında rahatlamam gerekirken, daha çok korktum. Kendi kendime düşünmeye başladım. Nerdeler kimdiler neydiler diye. Derken karşıdan ağlayarak gelen bir çocuğu görmemle durmam bir oldu. Çocuğu durdurdum.."Oğlum neden ağlıyorsun?
-Babam beni evden kovdu abiYaşın kaç senin?
-8Babanla konuşmamı istermisin?
-Hayır abiEvine götüreyim mi seni?
(Bir an duraksadıktan sonra)
-Olur.. çok korkuyorum(Gülümseyerek) Bende korkuyorum :) " dedim ve çocuğu evine götürdüm.
Babasıyla konuştum. Meğersem fakir bir aileymiş. Sırf çocuk yemeğini tabakta bıraktı diye babası kızmış sonra da evden kovmuş çocuğu. E yokluk kolay değildir. Ve Allah kimseyi açlıkla sınamasın inşallah..- Derken yoluma devam ettim. Halen o iki kişiyi merak ediyordum. Adımlarım hızlıydı. Nihayet evimin olduğu sokağın başına geldim ve durakladım. Çünkü önceki gün duyduğum müzik sesinin kaynağını çok merak ediyordum. Aslında sokağa isim bile koymuştum "Müzik Sokağı" diye. Çünkü sokağın başından bitişine kadar her köşesine kadar güzel bir müzik sesi hakimdi ve çalan kişi her kimse müziğine aşık olmuştum.
- Sokağa girdim. binalara baka baka açık bir ışık, cam ya da pencere arıyordum. Gene o müzik sesi hakimdi sokağa. Binalara bakarken bir anda yere düştüm. Biri beni arkadan itmişti. Ve karşımda da birisi vardı. İki tane izbandut gibi herif tepemdeydi ve sanırım iki kilometredir beni takip ediyorlardı. Ne amaçla. Derken içimden bir ses kim olduklarını sor dedi. Bende sormakla sormamak arasında gidip geldim. Ve son kararı arkamdaki adam verdi.
"
-Kimsin sen?
+...-Yürürken nereye bakıyorsun kimi izliyorsun?
+Kimseyi izlemiyorum ne saçmalıyorsunuz?-Doğru cevap versene lan soruma..!
(diye bağırırken yüzüme tükürüyordu. Nefesindeki içki kokusundann belli ki ayyaşın tekiydi ve yanındaki de sessiz bi şekilde tepemde dikiliyordu. Tam o anda içime erkekliğin geri kalan %10'luk kısmı geldi."
Sonuçta erkekliğin %90'ı kaçmaksa
Geri kalan %10'u daha hızlı kaçmaktı. Ve aniden doğrulup olağan kuvvetimle adamı ittirip koşmaya başladım. Adamın arkamdan, bu sokağa bir daha uğramayacaksın diye bağırışı beynimin içine işlemişti.
Soluğu evde aldığımda değişik bir ruh halindeydim.
Çünkü o gitarcının halen kim olduğunu bulamamıştım ve iki tane adam tarafından az kalsın öldürülecektim. Bir daha o sokağa uğrayamazsam duyamayacaktım. Ama olsun, gene de ordan gideceğim. Ve buna hemfikiriz hepimiz de. Yoksa bu hikayenin sonu bu olurdu.
Çünkü yalnızlık yalnızı ben, aslında yaşamın beni hep dürtüklediği günlerimi yaşıyordum...DEVAM EDECEK...
"Eğer yorumlarda bölüm hakkında fikirlerinizi paylaşırsanız sonrasında ona göre daha sürükleyici bölümler yazacağım şimdiden teşekkürler hepinize... ♡ "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözle Görülmeyen Yalnızlık
Teen FictionDüşünüyordum sadece, kendimi kurşun bir kalemle anlatıyordum 3 sayfası kalan eski bir not defterine... Sosyaldim ama bir o kadar kendi içimdeydim.. Aslında ben... -Hiçbiyerdeydim-