Gözlerin Aramadığı Adam

67 9 7
                                    

Dün başıma gelen o kadar olaydan sonra başıma dank eden bir olay daha vardı. Hayat beni o kişiden vazgeçirmeye çalışıyordu.

-Gerçekten onun kim olduğunu bilmiyordum. Ama bilmek onunla tanışmak çok istiyordum...

-Sabahın ilk ışıkları, galiba saat 7.
Uyandığımda alışılagelmiş kabuslarımın dışında bu gece rüyamda sadece birinin elinde şu peluş kalpler olur ya onlardan bir tane tuttuğunu, ve sebebini anlamadığım bir şekilde onu takip ettiğimi farkettim. Sonrasında ise uykum bitmişti. Çok gizemliydi sanırım. Neden elinde kalp tutan birini takip edeyim ki?
Bunu zaman gösterecekti.

-Okula gitmek için hazırlandım. Sabahları her zamanki gibi yalnızdım ve gün içinde bir çok yalnızlıkla karşılaşabilirdim. Belkide hayatım, o sokağa hakim olan tınıyı duyduktan sonra değişti...

- Evden çıkıp her gün gittiğim kafeye gittim. Sabahleyin iyi oluyor uyku açmak için birebir. Bir de açık alan ki oh mis. Oturduğum yerden cam kenarında oturup alt tarafı izlediğimde kalabalık bir sokak gördüm. Ve demiştim. İnsan kalabalığından fena halde rahatsızlık duyuyordum. Direk oturduğum yerden kalkıp iç tarafa geçtim. Derken rüyam aklıma geldi. Önceki gece gördüğüm rüyada iki kişi beni takip etmiş sonra da hayatım tehlikeye girmişti. O gerçekleşti...
Yoksa bir rüya daha gerçek mi olacaktı. Ama düşünüyorum da , kim elinde kalp şeklinde bir peluş yastıkla dolanır ki?
İşin içinden çıkamamıştım henüz. Bekleyecektim her zaman olduğu gibi.

-Saat yaklaştı ve ben okula doğru yola çıktım yolda birkaç kişiyle gözteması kurmuş ve her ne kadar tanıdık olmasalar da. Tanıyormuşum gibi kanım ısındı..
Okulda her zamanki gibi bir gün geçecekti...
Sabahın ilk ışıkları yerini sıcak bir güneşe, ve o güneş te yerini kara bulutlara bırakınca. İçimden bir ses, havanın da hayatım gibi olduğunu söyledi. Kendi içimde apayrı bir şairim ben...
Hayatım çok sıradandı. Bu hoşuma gidiyordu. Öylesine gezmeye çıkmıştım ve her zaman gittiğim yolu kullanmak yerine, ne oldu da içimdeki sesi dinleyip hiç uğramadığım yakınından bile geçmediğim bir sokağa girdim? Neden yaptım ki bunu.. Belli ki hayatımda bir şeyler değişiyor. Sabahtan öğleye kadar açık, öğleden sonra sağanak.. Hadi hayırlısı...

- İyisiyle kötüsüyle bir okul mesaisini daha bitirdikten sonra eve dönüyordum. Saat aslında 6 civarı. Bu da iyiye işaret. Çünkü çoğu iş kolunun mesaisi en geç 5 e kadar sürüyordu ve bu oldukça iyiydi. Ne de olsa insan kalabalığı fobim vardı . Ve güzel olan da.. etrafta kimsecikler yoktu.

- Evin yolunu yarılamıştım ..
Dün geceki olayın şokunu bile daha atlatamamışken başıma bir olay daha gelirse kendimi eve kapatabilirdim.
Neyse ki olmadı diyerek yine o sokağın başına geldim.

-Bu sefer müzik sesi yoktu-

Benim gözümde etrafı aydınlatan o müziğin sesi yok oldu. Ne oldu acaba. Oysa ben onunla tanışacaktım daha. Bastığı notalar okadar güzel dans ediyorlardı ki. Bunu bir erkeğin çaldığını düşünemem bile. Bu kesinlikle bir kadının parmaklarından dökülen ezgilerdi..

Bir süre sokağın başında bekledim. Sağı solu izledim ve yola koyuldum .. Etraf gene yalnızdı. Ancak ben de yalnızdım. O adamlar yoktu ve en önemlisi o müzik yoktu.

-Derken yolun sonundan daha değişik bir müzik sesi geldi. Sanki oyuncaktan çıkarmış gibiydi.. müzik kutusu da olabilir. Bu saatte kim müzik kutusu açsın ki sokakta. Sesi takip ettim. Sokağın hiç rastlamadığım bir köşesinden geliyordu ses.
Ara sokağa girdiğimde .. karşımda küçük bir kız çocuğu, ve elinde de kırmızı renkli kalp şeklinde açılıp kapanabilen bir müzik kutusu vardı.
Kızı uzaktan izledim. İçimi bir anda huzur kapladı ama korktum da. Çünkü bu çocuk rüyamda gördüğüm o kız çocuğu..

Peki ya nasıl oldu da görmüştüm onu rüyamda

Ya da neden gördüm?

-Düşünmek lazım ama biraz da.

Biraz daha düşünürsem eve geç kalabilirim. Derken yola koyuldum tekrar. Yanlış giden bir şeyler vardı. Ya o müziğine aşık olduğum kişiyse... Gidip nasıl derdim ben senin müziğini seviyorum her gece dinlemek için geliyorum.. Ukalalık etmenin anlamı yoktu ve hava kararmış saatler 8 çeyreği bulmuştu.
Apartmanın kapısından girdim..
Her akşam rutin olarak faturaların olduğu kutuyu yokladığımda elime faturaların haricinde kalın bir zarf vardı. Direk aldım ve üstünü okudum...
"Gönderen: İsimsiz
Gönderilen..........Ben"

Yaklaşık 18 yaşlarında ve hayatı boyunca hiç posta almayan birine nasıl oluyor da isimsiz bir mektup gelebiliyor. Apartmanda 10 aile yaşıyordu bu aslında iyi bişiydi ama nasıl olduysa mektup bana gelmişti. Elimle dışını yokladım kalıncaydı ve içinde bir demet kağıt para varmış hissi uyandırıyordu.
Açmadan mektubu cebime koydum.
Eve gittim ve ayakkabılarımı içeri aldım. Odama doğru yürüdüm ve yattım. Karanlık bir ortamda boş duvara bakarken aklınıza neler gelir bilirsiniz. Gün içinde yaşadıklarınız tabii ki. Rüyamda gördüğüm kızı gerçekte görmüştüm... Ne demekti bu? Hayat benimle ciddi anlamda dalga geçiyordu. Düşünüyordum işin içinden çıkamıyordum. Kader miydi, şansmıydı, tesadüf müydü? Yoksa neydi bu.

-Uykuya dalarken son dileğim rüya görmemekti.. Çünkü ne gördüysem aynen oluyordu. Korka korka uyudum.

- Sabah kalktım ve mutluydum gece boyu deliksiz uyudum ve ne kabus ne de gizemli bir rüya görmüştüm.
Okula gitmeye hazırlandım ve yola çıktım. Yolda hep düşünüyordum. Acaba o müziğin sahibi o küçük kız mıydı? Nasıl olabilirdi ki? Çünkü müzikle konuşuyordum. O sesin dokuz yaşlarındaki bir kızın ellerinden çıkabileceği olacak şey değildi. Derken kulaklığımı taktım ve kafamdaki soru işaretlerinin üstünü örttüm.

-Okulda geçenleri anlatmama lüzum yok. Çünkü herkes gibi geçen sıkıcı bir okulum olduğunu hikayenin 1.Bölümünde anlatmıştım

-Eve giderken aklımı kurcalayan sorular güneş gibi tepemdeydi.
Aaa.. dün gece eve girerken bana gelen isimsiz bir zarf bulmuştum. Onu açmayı unuttum. Aklımda o kadar soru vardı ki nasıl unuttum bilmiyorum.

-Eve varırken Müzik Sokağı'na uğrayıp uğramamam konusunda kendi benliğimle savaşıyordum...

-Sokağın başındayken kendi evimin her zamanki yoluna iki gündür hiç uğramadığımı farkettim.

Hayatımın en büyük hatası olabilirdi belki ama her zamanki yoldan gittim. Eve vardığımda hata yaptığımı farkettim . Neden mi. Zarftan ne çıktığını tahmin edin...

"Bir mektup kağıdı."

Üzerinde de ne yazıyordu biliyor musunuz?..

"-Her akşam bizim evin olduğu sokaktan geçiyorsun. Biliyorum. Hissediyorum. Nedenini bilmiyorum ama dün gece kız kardeşimi gezmeye çıkardığımda anladım. Ona, canı sıkılmasın diye de müzik kutusunu yanına almasını söylemiştim. O beni aşağıda beklerken seni görmüş. Ve uzun uzun ona baktığını farketmiş. Gerçi şans bu ya sana benzer birinin her gece beni dinlemeye geldiğini de nerden bilebilirdim? Bir rüyadan ibaretti..." kağıdı elimden düşürdüm. Bu nasıl olabilirdi? Ben ve o nasıl tesadüfen birbirimizi rüyalarımızda görebilirdik. Şaşırdım ve yaklaşık beş dakika boyunca düşündüm.  İnanın bilmiyordum. Nasıl olur bilmiyordum.
Olayın şokunu zar zor atlatrıktan sonra, mektubu yerden alıp okumaya devam ettim.
"...geçen gece de seni tehtid eden adamlardan biri abim diğeri de babamdı. Senin için yazdığım parçaları seslendirirken "Sen, yalnız adam.. Sokağımda bir rüzgar ol ve penceremden gir içeri" sözlerini duymuş ve sokağı izliyorlardı her gece. Sen de tesadüfen ordaydın ve seni dövmüşlerdi. Biyerine umarım bişiy olmamıştır. Kendine iyi bak Yalnız Adam... Sevgilerle

İmza: İsimsiz Kadın"

Kader bana ne oyunlar yazdıysa birini kurguluyor, diğerini oynuyordum.

-Yapayalnız dünyamın beni nasıl dürtüklediğini düşünüyorken işin içinden çıkamayınca, yatağıma uzanıp uykuya daldım...

DEVAM EDECEK...

Gözle Görülmeyen YalnızlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin