Başımdan ayaklarıma doğru oluşan iğrenç sızı başımı döndürdü. Derin nefes aldım ve ellerimi göğsüne yerleştirip ittim. Bacaklarımı kendime toplayarak oturuşumu dikleştirdim.
" Alkol , beni rahtlatan tek kaçış yolu. Ve sen , bunu engellemeyeceksin. "
" Belkide tek kaçış yolu bu değildir"
" Benim hakkımda düşünmeyi kes "
Cidden , aklımı kaçırmak çok da zor olmasa gerek.
" Bana ne yapacağımı söyleyemezsin küçük hanım. Bu evde kalıyorsan bana saygı göstermek zorundasın. "
Hızla ayağa kalktım. Ellerimi saçlarımdan geçirerek saçlarımı geri attım ve derin bir nefes vererek konuştum.
" Peki ozaman. Bana herşeyi anlatda siktir olup gideyim. Saygında , evinde senin olsun. Tek isteğim birşeyler öğrenmek tamammı ? "
Elleriyle sivri ve yeni çıkmış sakallarını kaşıdı ve gülümsedi.
" O halde öğrenecek çok şeyin var. "
" Peki. Anlat. "
" Seni ilk gördüğümde sırılsıklam sahilde oturuyordun. Yüzünü denize dönmüş sadece ağlayıp , Allahtan yardım diliyordun. Gecenin 2 ' sinde böylece sahilde ağlayan bir kızı herzaman göremediğim için yanına geldim. Çaresizce ağlaya ağlaya anlattın bana herşeyi. Aileni nasıl kaybettiğini , neden bu halde olduğunu , herşeyi.
Sonrada yüzüme bile bakmadan koşarak karanlık bir sokağa girdin. Ardından ne kadar koşsam da bulamadım seni. Ama yüzündeki masumluğu 1 kere görmüş olsam da yıllar geçse unutamayacağım için 2 gün boyunca her saat seni aradım. En sonunda bir esnaf senin yerini söyledi bana. Aldım getirdim. "
Ağzım açıkta , anlattıklarını dinlerken sanki beynim kelimeleri henüz yeni keşfediyormuş gibi hepsini birer birer gözlerimin önünden geçirdi.
" Sanırım biraz dinlenmek istiyorum. "
Ağzımdan çıkan bir cümleyi bekliyormuş gibi ,
" Tabii gel seni odana çıkarayım. " dedi.
Yüzündeki donukluğu silmek için gülümsemekle yetindim.
Yukarı doğru çıkarken onu takip ediyordum. Hemen merdivenlerin bitiminde bir odaya girdi. Peşinden girdim ve kapıyı kapattım.
Eliyle bir kapıyı işaret etti ve
" Bak orada lavabo var. İstediğin gibi kullan , Burasını senin odan. İyi geceler. "
Diyerek gülümsedi.
" Teşekkür ederim , iyi geceler. "
Tam kapıdan çıkacakken bana döndü.
" Fazla düşünüp kafanı yorma. Yarın işleri yoluna koyarız. "
" Peki. "
Işığı kapattı ve gitti. Odayı gece lambasının sarı , loş ışığı aydınlatıyordu. Ayağa kalktım ve lavaboya doğru gittim. Orada bir tarak vardı. Saçlarımı tarayarak yüzümü yıkadım. Odaya döndüğümde direk yatağa girip uyumak istiyordum.
Yatağa uzanıp gece lambasını kapattım.
Gerçekten yoğun bir dönemden geçiyordum. Ailemi kaybetmek acı vericiydi. Aynı zamanda yeni bir hayata başlıyor gibiydim. Gözlerimi eski hayatıma son kez kapatıyordum. Yarın sabah uyandığımızda yeni bir hayata gözlerimizi açacağımızı nereden bilebiliriz ki. Ben açacağım.
Tamamen yeni , bembeyaz bir sayfaya odaklanmak için gözlerimi açacağım.****
Nezamandır burnumda eksik olan mükemmel bir kokuyla uyandım.
Krep !
Aman tanrım açlıktan midem birbirine yapışmıştı. Aniden yerimden sıçrayarak kalktım. İşte yeni hayatımın yeni günü. Gülümseyerek lavaboya gittim ve yüzümü yıkayıp saçlarımı tekrar taradım. Aslında odada büyük bir gardrop vardı ama açmak istemiyordum. Aşşağıya bu kıyafetlerle inmek istemesemde inmek zorunda kaldım. Altında dar kotu , üstünde tişörtüyle krep yapıyordu. Sofraya baktığımda mükemmel duruyordu.
" Günaydın. " diyerek beni fark etmesini sağladım.
Duvarda asılı saate baktığımda saatin 12 : 42 olduğunu gördüm.
" Hadi ama , uyandırabilirdin. "
Gülerek arkasını döndü ve bana yanaştı. Elini yanağıma koyup ,
" Denedim , ama okadar masumdun ki kıyamadım. "
Dedi.
Uzun uzun ona baktım. O kadar güzeldi ki. O bu dünyayan yakışamayacak kadar güzel ve temiz gözüküyordu. Ben ise kirliydim. Onun temizliğini kirimle pisletemezdim. Bende elimi onun yanağına götürdüm ve gülümseyerek,
" Denemediğini biliyorum. "
" Nasıl yani ? "
" Ben asla masum uyumam."
Kahkaha atarak , " Sanırım yakalandım. " dedi. Bende güldüm ve sofraya doğru ilerledim.
" Okadar açım ki. "
Çatalıma aldığım zeytini ağzıma attım.
" Yavaş ol , krepler pişti getiriyorum. "
" Ah , krepleri birazdaha hızlı getirmezsen şuan seni bile yiyebilirim."
Krepleri önüme koyduğunda büyük bir dilim kestim ve ağzıma attım. Birkaç bir şey daha ağzıma aldıktan sonra çayımı yudumladım.
" Boğulacaksın , yavaş ! "
Ben ağzımdakiler yüzünden boğulmamak için büyük bir savaş verirken , o ise yüzümdeki ifadeye bakıp kahkahalarla gülüyordu.
Ağzımdakileri zorlukla bitirdikten sonra.
" Boğularak ölmem hoşuna gitti sanırım. " dedim ve yemeye devam ettim.
Bu sefer daha küçük lokmalar yiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeynep
Teen FictionTeni , tenime yakışamayacak güzellikteydi. Nefesi nefesimle uyum içinde kıvrılıyorken, Dudaklarımız adeta dans ediyordu. Ellerim hiç olmayacak kadar masum , gözlerim bir acıyı hissedemeyecek kadar kırılgan... Benim adım Zeynep. İşte bu da benim hika...