Benden Önce Benden Sonra

627 4 2
                                    

Sayın Okuyucu

Sizden ricam bu hikayeyi yavaş okumanız, her kelimeyi sindirmeniz.

Cümlelerin devrik olması, üç noktanın sık sık kullanılması tamamen kasıtlıdır; 

ayrıca bu hikayenin devamı olmasına rağmen  hiç bir suretle devamı yayınlanmayacaktır.
Hikaye kahramanlarının ismi ve ruhsal özellikleri olmasına rağmen özellikle bu durumlar okuyucunun yorumuna bırakılmıştır. Tarafıma atılan eleştiri mesajları, destek mesajları için ayrıca teşekkür ediyorum.

İLK VE SON BÖLÜM

Yıllardan 2012'ydi hava soğuk mu soğuktu, şehrin ismi lazım değil ama düşün işte eksi 20 olan gecelerden bir gece...

Kasvetli odamda uzanıyorum, 

evim bir binanın zemin katında,  evin duvarları rutubetli ve soğuk. Uzandığım oda az ışık gören loş bir oda; duvarlar pis bir sarıya boyanmış, üstelik yüzeyi alçısız ve pürüzlü bırakılmış.

Uzanırken içim sıkıldı ne yapsam ne etsem derken çok yalnızım diye kendimi birden hüzne sürükledim; halbuki yalnız biri de değildim, gayet uğraş sahibi sosyal biriydim. İnsan bazen dertsiz başına dert arar, kendi kendine şımarıklıklar yapar öyle bir anlamsızlıktı  benim ki de işte.

Her neyse bir kere yaptım o hatayı, dönülmez yola girdim.
Çaktım çakmağı yaktım sigarayı, derin bir nefes çektim en dumanlısından...
Aldım telefonu elime rehberi karıştırdım, o zamanlar tövbe kar değiliz tabi; müptelası olduğum kadını aradım...

"Hatun çok yalnızım be kusuyorum ruhumu, etme yeter" dedim
Hatun: (o güzel sesiyle) "gel al beni" dedi...
İlginçtir o gün o da moddaydı. Ben ben değildim o da kendinde değildi.
Bindim arabaya iki vites üç gaz üç küfürde yetiştim kamuya açık mekânın önüne aldım onu...
Hatun güzeldi, anlamlıydı,  Beli ince, kaşları yaydı. Hatun benim esrarım, eroinle yaptığım dansımdı... 

Bastık gaza bir nefeste vardık eve, geçtik kasvetli ve loş odama.
Vakit geçti epey... Oturdum sandalyeye, o da uzandı ikinci el evladiyelik yatağa, anladı bendeki ürkek havayı sustu, sadece ellerimi izledi yine çaktım çakmağı yaktım beni yakacak olan cigarayı. Yavaş yavaş ölüme yürür gibi içtim mereti... 

hatun: "hadi gel yanıma" dedi... 

Bu söz niyeyse beni çok incitmişti. Ben onu kendimi yalnız hissediyorum diye aramıştım, oysa o başka bir hücrede başka bir hevesteydi; ama belli etmedim anadan üryan bir uzanıştı benim ki o gece...
Uzandım onun yanına...aptalca bekledi, anlamadı o gece beni; bekledi bekledi ve bekledi...
Sanki zifiri karanlığa bürünmüştü  oda. Birden sessiz bakirliği bir cümle bozdu.

"Hatun bu gece dertleşelim sen sen olma bense ben olmayayım" dedim... 

Hatun: tereddütsüz "tamam" dedi... 

Bu halim geçer sandı .

"Hatun bu gece bir oyun oynayacağız kucağındaki umursamaz adam karısını, kendisini, dertlerini vatanını, değerlerini, aklına gelen maddi her şeyi aldatacak ve kucağına girecek;  sense bu gece beni dinleyen yılların kaşarlanmış, barlarda masalara kucaklara meze olmuş fahişesi olacaksın" dedim

hatun şaşırdı; "öyle deme saçmalama" dedi. 

Olmazı belirtti kesin bir ses tonuyla.

"Hatun bu gece ya ruhumla sevişirsin seni sevdiğimi anlarsın ya da bedenimle sevişir koca bir masalın en değersiz kahramanı olursun" dedim.

 Onu çıkmaz bir yola sokmuştum.

Başına ne geleceğini bilmeden "tamam kabul, senin için kabul" dedi. 

"Uzat kolunu" dedim.

Uzattı kolunu, başımı dayadım o pürüzsüz bedendeki göğsüne ve başladım anlatmaya; anlattım anlattım anlattım anlattım.. Hiç konuşmadığım kadar anlattım.. Hiç yargılamadan yalansız dolansız dinledi... Bir ara "ama ya ben" der gibi oldu ama utandı yutkundu.. Sabahın ilk ışıklarına kadar sadece dinledi.. Sonra "hadi uyuyalım istersen" dedim.

Hatun hiç karşı çıkmadan "tamam" dermiş gibi yorganını düzeltti, uyuduk....

Sabah olunca; hatun unutmuş rolüne büründü bense artık ben değildim o gece içimdeki güneş sönmüştü artık ruhum geceydi.. Hatunu kahvaltıya götürdüm, durgun ve sessiz bir kahvaltı yaptık.. Hatun sabırla  uzun uzun çay içişlerimi  izledi. Belki de  bana öyle geldi,  biraz da düşünceli bir halle beni izledi... 

Onu aldığım kamuya açık yere bıraktım. Bense bir tekkeye kapattım kendimi tam sekiz ay günde yarım saat bakkala markete gittim, günlük ihtiyaçlarımı aldım ve o tekkeden çıkmadım.. Sekiz ay bitti, ben o eski  asi ve günahkar ruhumu kaybettiğimi anladım, sokağa insanlara karıştım...

 O gece anlattıklarımdan mı bilmem hatunla bir daha konuşmadık... Biliyorum o beni bir ömür unutamayacak ama artık o ben, ben değilim çıkardım gömleği giydim hırkayı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Benden Önce Benden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin