İkimizde sessiz bir şekilde oturuyorduk.Parmakları radyoda çalan indie şarkısına eşlik ederken ben de nerede olduğumuzu çözmeye çalışıyordum.Evime uzakta bir yerde olduğumuz kesindi.Bu uzaklıktan yararlanabileceğimi düsünerek uzanıp radyoyu kapattım.
"Harry sana sormak istediğim sorular var."
Kaşlarını çattı ve gözlerini yoldan ayırmadan başını hafifçe bana çevirdi.
"Ne gibi şeyler Tomlinson?"
Arkama yaslandım ve kollarımı birleştirdim.
"Nick ile geçmişte aranızda ne oldu?"
Yüz ifadesi sertleşti ama bana cevap vermek yerine dikiz aynasından arkayı kontrol etti ve tekrar radyoyu açtı.
Ben de tekrar kapattım.
"Bana cevap ver Harry.Bunu bana borçlusun."ya da Nick borçlu.
"Eğer çok merak ediyorsan piç sevgiline sormaya ne dersin?"Sinirlenmiş miydi?
"O bana anlatmıyor ve ayrıca o iyi biri"
Güldüğünde yanağındaki gamzeler iyice belirginleşti.
"Emin ol Tomlinson Nick in iyi bir insan olmakla uzaktan yakından alakası yok"
"Neden"
Derin bir nefes aldığında hızımızın arttığını fark etmiştim.Hız sınırının 20 km üstündeydik.Tekrar sessizlik olduğunda pes edip başımı cama yasladım ve dışarıyı izlemeye devam ettim.
"Sevdiğim çocuğu benden aldı"
Hızla ona dogru döndüm.
"Anlamadım?"
Gözlerini çok kısa bir süre kapalı tuttu.
"Eskiden bir kişiye aşıktım.Ve o kişi benim yerime Nick'i tercih etti."
Nick' in benden önce sevgilisi olduğunu biliyordum.Ama bu anlattıklarını ilk defa duyuyordum.
"Sonra?"
Kendi tarafındaki aynadan arkayı kontrol etti.Direksiyonun etrafındaki parmaklarinın boğumları beyazlaşmıstı.
"Sonra o piç,bir gün yarışa katıldığında sevdiğim kişiyi de yanında surukledi.Ve o şerefsiz arabayı tek eliyle kullandığı için araba şarampole yuvarlandı.Kaza yerine gittiğimde o piç burnu kanamadan arabadan çıkabilmişti ancak.."
Gözlerinin dolduğunu anladığımda istemsiz bir şekilde elimi elinin üstüne götürdüm.Ellerimiz temas ettiğinde bakışlarını hızla bana çevirdi ve birkaç saniye boyunca birbirimiza öylece baktık.Yanağından bir damla yaş süzüldüğünde uzanıp onu öpmek istedim.Dudaklarımı yüzünün her tarafında dolaştırmak ve ona sarılıp her şeyin iyi olduğunu söylemek istedim.Yeşil gözlerinin dünyadaki en güzel ton olduğunu,gamzelerinin her sabah uyandığımda görmek isteğım ilk şey olduğunu bilmesini istedim.
Ama tek yaptığım elimi hızla elinin üstünden çekmek ve başımı diğer çevirmek oldu.Bir süre sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Onu öyle yerde hareketsizce yatarken gordugumde yapabildiğim tek şey arkamı dönüp gitmek oldu.Ona son kez 'Seni seviyorum'bile diyemedim Louis.Ve biliyor musun Nick cenazesine bile gelmedi.Onu yine yalnız bıraktı.Ama bana en çok acı veren ne biliyor musun?"
Tekrar derin bir nefes aldı.
"Kazadan önceki gece sarhoştum.Ve bir barda onla karşılaştım.Cesaretimi topladım ve yanına gittim.O çok güzeldi Louis.Her zaman güzeldi.Beni görünce o muhteşem gülümsemesiyle karşılık verdi.Ona onu sevdiğimi söylemiştim önceden ,ancak-onu daha önce hiç öpmemiştım.Hızla dudaklarına yapıştığımda beni ittirmedi Louis.Bana karşılık verdi ve ben-sandım ki belki hala bir umut vardır.Ama aşk insanı kör ederTomlinson.O beni asla sevmedi.Ve o kazadan kurtulsaydı bile Nick le birlikte olmaya devam ederdi.
Sevdiğin kişinin başkasına aşık olması o kadar boktan ki.Ve ben o bokluğun içinden kurtulmak için çok çabaladım.Ama her çırpınışımda daha da dibe battım Louis."
Ona bakarken hiçbir şey söyleyemedim.Aklımdan bir sürü şey geçiyordu ama hiçbirini dile getirebilcek kadar güclü degildim.Kötü hissediyordum.çünkü birinin de beni böyle sevmesini istiyordum.Böyle aşık olmak istiyordum.Tüm duygularimı uçlarda yaşamak istiyordum.Ve o an ağlamak istedim.çünkü içten içe biliyordum ki bu istediklerimin hiçbirini Nick le yaşayamayacaktım.O her zaman göz alıcı olmuştu,belki de beni seviyordu ama..her zaman bir şeyler eksikti.Ve ben bunu çıkmaya başladığımız ilk günden beri biliyordum.Harry arabayı kenara çekince eve geldiğimizi anladım.Aslında ona yolu falan söylememiştim ama ona evin adresini nerden bildiğini sorabilecek durumda değildim.
"Louis lütfen anlattıklarıma bu kadar kafa yorma.Üzülmeni istemiyorum"
Hiçbir şey demeden arabadan indim.Ve kapıya kadar ölü gibi yürüdüm.Ceketimin cebinden anahtarımı çıkardığımda kapıyı açtım ve arkamı döndüm.
Hala ordaydı.Ve bana bakıyordu.Aramızdaki çekimi hissedebiliyordum.Ama o,o kadar yaralıydı ki,adım atmaktan korkuyordum.Ve bir de Nick vardı.
Eve girip kapıyı kapattıgımda sırtımı kapıya dayadım.Bir süre sonra araba büyük gurultuyle hareket etti ve sesi git gide azaldı.Hızla üstümdeki kıyafetlerden kurtuldum ve küvete girip göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Midnight Drives(larrystylinson fanfic)
Novela Juvenil"Kaportanın üstüne oturmasına izin verdiğim ilk kişisin." "Cidden mi?" Başını hafifçe kaldırdı ve bana baktı. "Neden şaşırdın?Bu araba bir Renault Dezir.Emin ol ben bile kullanmaya kıyamıyorum" Şaşırmamın sebebi onu sürekli kızlarla düşünmüş olmamdı...