Fen dersinin ortasındaydım. Bir anda başıma feci bir ağrı saplandı. Gözlerim karardı. Bilincimi kaybetmiş gibi oldum. Gözlerimi açtığımda fen dersinde değildim. Okulda bile değildim. Harabelerin ortasında yatıyordum. Etrafta patlama sesleri geliyordu ve alarm çalıyordu. Ben neler olup bittiğini anlamaya çalışırken asker üniformalı biri bana doğru bir silah fırlatarak "Luis üsse saldırıyorlar. Hemen ana girişe gitmeliyiz. Çabuk ol!" diye bağırdı. Silahı zar zor yakalayarak. Ayağa kalktım. Üzerimde asker üniforması vardı. Neler olup bittiğini anlamak için etrafıma bakındım. Herkes oradan oraya kaçışıyordu. Bana silah fırlatan-adı Adam olsa gerek yaka kartında öyle yazıyordu- kolumdan çekiştirip koşmaya başladı. Bende peşinden koştum. Harabelerin içinden açıklık bir alana doğru çıktık. Etraf savaş alanı gibiydi. Yerlerde koca koca delikler vardı. Siperler vardı. Yaklaşık 100 metre ileride bir ordu vardı. Bizim bulunduğumuz yere doğru ateş ediyorlardı. Hemen Adam'ın peşindenbir sipere sığındım. Çevremdeki bir çok kişi ölüyordu. Adam arada sırada siperden çıkıp ateş ediyordu. Benim boş boş durduğumu görünce "Hadi Luis ateş et, ne bekliyorsun!" diye bağırdı. Ne yapıcağımı bilmeden siperden çıktım. Tam o sırada kafamda ani bir acı hissettim. Ve yere yığıldım. Gözlerim kararmaya başladı. Birisi beni kafamdan vurmuştu. Ve ölüyordum.
Bir müddet karanlıktan sonra gözümün önüne garip renkler belirdi. Sanki çok hızlı bir şekilde hareket ediyormuşum gibi. Rastgele görüntüler gözümün önünde geçmeye başladı. O kadar hızlıydı ki hiçbirine dikkat edemedim. Bir an için başım döndü ve gözüm yine tamamen karardı. Gözümü açtığımda sınıfın kapısındaydım yanımda en yakın arkadaşım Sam ile beraber sınıftan çıkıyorduk. Bir an yalpaladım. Sam benim yalpaladığımı farkedip bana destek oldu. "Ne oldu dostum, neyin var?" "Bilmiyorum, bir an için başım döndü. Önemli bir şey olmasa gerek." Sam yürümeye devam etti. "O zaman acele edelim. Öğle yemeğine geç kalmak istemeyiz dimi ?" dedi ve sırıtıp yürümeye devam etti. Benden peşinden yürümeye başladım bu sırada Magy yanımdan geçti. Her zamanki gibi güzelliğinden dolayı büyülenmiştim. Yaklaşık 1.5 senedir ona aşıktım. Ama bir türlü bunu ona söylemeye cesaret edememiştim. Sanırım korktuğum için. Çünkü ona en son çıkma teklif eden Jason'ı güzelce bir dövmüştü. Çocuk bir daha Magy'nin yakınından bile geçmemişti. Ben Magy'nin güzelliğine büyülenmişken Sam kolumdan çekti. "Ona böyle bakmaya devam edersen sonun Jason gibi olacak.Hadi yemeğe geç kalıyoruz." dedi ve kafeteryaya doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gittim. Fakat hiç yemek yiyesim yoktu. Gördüğüm şey o kadar gerçekçiydi ki . Gerçekten ölmüş gibiydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Multiple Life
Science FictionBir yaşamdan daha fazlasına sahip olan ve bu yaşamlar arasında yer değiştirebilen Luis'in hikayesi.