Yorucu bir günün ardından sonunda kendimi yatağa atmıştım. Fakat bir türlü uyuyamıyordum. Okulda gördüğüm şey o kadar gerçekçiydi ki bir an olsun aklımdan çıkaramıyordum. Bir müddet yatakta uyumaya çabaladıktan sonra yataktan çıktım. Bilgisayarımın başına geçtim. Belki uykum gelir diye biraz oyun oynayayım dedim. Tam oyunu açmıştım ki bir anda başıma yine o feci ağrı saplandı. Başım döndü ve gözüm karardı. Gözümü açtığımda yine bilgisayar başındaydım. Fakat odam değişmişti. Bu sefer kendi evindeydim ama oda, bilgisayarım her şey değişmişti. Odada anlayamadığım pek çok teknolojik alet duruyordu. Kolumda garip bir saat vardı. Ve sanki boyum uzamıştı. Hemen yataktan kalkıp aynanın karşısına gittim. Kendimi görünce şok oldum. Çünkü 25 yaşında falandım. Ben aynaya bakarken bilgisayardan bildirim sesi geldi. Bilgisayarın başına oturdum. Brandon isminde biri bana mesaj atmıştı. "Hey Luis, ne yapıyorsun ?" yazıyordu mesajda. "Sen kimsin ?" diye cevap yazdım. Hemen ardından Brandon "Yolculuk yaptın dimi. Sanırım bu geleceğe gittin zaman. Yani şu an sen geçmişteki sensin ama... Her neyse boş ver. Birazdan büyük bir ihtimal ile kendi zamanına geri dönersin. Geri dönünce beni bul. Şu anda sana olanlar ile ilgili her şeyi biliyorum ve sana yardım edebilirim." yazdı. Mesajını okuyunca şaşırdım. Tam cevap yazıyordum ki kafama yine o feci ağrı saplandı ve yine gözüm karardı. Yine görüntüler hızlı bir şekilde gözümün önünden geçiyordu. Bu sefer bir tanesine odaklanmayı başarabildim. Koştuğum bir görüntüye odaklandım. Ve bir anda kendimi koşarken buldum. Gecenin bir yarısı şehrin ortasında koşuyordum. Şehir mahvolmuştu. Arkamdan sesler duydum. Koşmaya devam ederken arkama baktım. Bir zombi sürüsü peşimden koşuyordu. Fakat nedenini bilmediğim şekilde buna o kadar şaşırmadım. Ve nereye koştuğumu biliyormuşum gibi bazı yerlerden döndüm. Sanki bir şeyler hatırlıyordum ama zihnimin derinliklerindeydi. Kendimi biraz daha zorladım. Bir şeyler hatırlamaya başladım. Zombi istilası olmuştu. Ve tüm ailem tanıdıklarım ölmüştü. Şu anda benim ile birlikte hayatta kalanların kaldığı güvenli bir yere doğru kaçıyordum. Daha fazlasını hatırlayamamıştım. Koşmaya devam ettim. Bir binadan daha döndükten sonra karşıma yaklaşık 10 metre duvarlar ile çevrili bir yer çıktı. Koşmaya devam ettim duvarın üzerinde nöbetçi olması gerekiyormuş gibi geliyordu ama kimse yoktu, kapıda acıktı. İçimden bir ses bir sorun var diyordu ama yinede koşmaya devam ettim zombi sürüsü hala peşimdeydi bu zombiler gayet hızlı koşuyordu. Kapıdan içeri girdim ve bir anda bir şey beni yere devirdi. Ben ne olduğunu anlayamadan bir zombi üzerime çullandı ve boynumdan ıssırdı. Öyle büyük bir acıydı ki. Gözlerim yine karardı ve yine görüntü havuzundaydım. Bu sefer hiç bir şeye odaklanmadım. Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ve ben okul servisindeydim yanımda Sam oturuyordu. Telefonuyla uğraşıyordu. Her şey normal görünüyordu. Fakat artık emindim. Bu gördüğüm şeyler rüya değildi. Gerçekte değildi. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordum ama öğrenecektim. İlk işim ise Brandon'ı bulmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Multiple Life
Science FictionBir yaşamdan daha fazlasına sahip olan ve bu yaşamlar arasında yer değiştirebilen Luis'in hikayesi.