Osman çok yorgun ve açtı. İki kilometre ötesinde birkaç ev gördü. Buranın bir köy olduğunu anlaması gecikmedi. Biraz daha yürüdükten sonra köye ulaştı. Çok acıkmıştı üstelik hava çok soğuktu. Gidip evlerden birinin kapısını çaldı. Yaşlı bir adam kapıyı açtı. Yüzü baya çökmüştü. Sırtında ise yün bir ceket vardı. -"Amca çok aç ve yorgunum lütfen!" beni kabul edermisin dedi. Elbette yavrum, gir içeri osman teşekkür etti. Ardından ev sahibi onu geniş bir odaya aldı. İçinde üç yatak bulunan iki pencereli dört köşe ufacık odayı aydınlatıyordu. Osman odaya geçti. Yaşlı adamda birşeyler hazırlayıp getirdi. Çocuk büyük bir iştahla yemeğe koyuldu. Yaşlı adam; Yavrum ismin nedir? osman dedi. "Benim 'de Eyüp dedi. Yaşlı adam;Ee buralarda ne işin var? Bir başına bu soğukta! "Eyüp amca; ben çocuk esirgeme yurdunda kalıyordum." "Dün gece uykudayken maskeli biri beni bayıltı. Sonra ayıldığımda sabah olmuştu. Kendimi bir ormanın içinde buldum ve şok! geçirdim. Ardından dün başıma gelenlerin hatırladım aklımdan binbir soru geçti." Neden bana zarar versinlerki? beni neden buraya bırakıp gittiler ve bunlar kim? çözemedim. Yaşlı adam şaşırdı olanlar için ve sordu anneni babanı kaybettin mi küçük yaş ta? çocuk; ben çok küçük yaşta annemi kaybettim. Babam hayat 'ta ama beni istemedi. Üvey annemden dolayı ve beni çocuk esirgeme yurduna verdiler. Ben orda yetiştim. Yaşlı adam, olanlar için çok üzülmüştü. Yavrum; artık bizimle kalmanı istiyorum.-sana bir oğlum 'muş gibi bakarım. Benim bir oğlum ve torunlarım var maden ocağında çalışıyorlar. İstiyorsan sende onlarla beraber çalışırsın akşam geldiklerinde söylerim senide yarın maden ocağında işe alsınlar. Çocuk çok sevindi çok iyisin! amca olur çalışırım. Akşam olmuştu oğlu ve torunları geldiler. Yaşlı adam olan biteni onlarada anlattı çocuğa çok üzüldüler daha sonra tanıştılar. kısa sürede kaynaşmışlardı. Osmanı çok sevdiler. sabah oldu kahvaltı edip evden çıktıktan sonra maden ocağına yol aldılar 1- buçuk k.m pek uzakta sayılmazdı. köylüler maden ocağında çalışıp geçimlerini sağlıyorlardı. Osman yorgun düşmüştü. Yaşlı adamın oğluna sordu. Maden ocağına az kalmadı mı? ismide bekirdi çok iyi ve çalışkan biriydi. Osman kısa sürede ona ısınmıştı. Bekirde aynı şekilde, az kaldı dedi. Ağaçlık alandan biraz daha yürüyüp ulaştılar. Maden ocağı 'nın ismi karakuyuydu. nihayet karakuyuya girdiler. Bekir osmanı baş çavuşa götürdü. çocuğun burada çalışmasını istedi. Baş çavuş kır bıyıklı babacan biriydi. Kabul etti. İşe başlayabilir dedi. Osman ocağın içinde eski püskü bir merdiveni tırmandıktan sonra bir hangardan geçip öyle zifiri bir karanlığa dalmıştıki! el yordamıyla yolunu bulabiliyordu. Kuyunun ağzına gelmiş olduğunu farketti oraya dört tane fener asılmıştı. kuyuyu aydınlatıyordu. İki asansörün üzerinde gidip geldiği kalaslar vardı. Bütün geri kalmış kısım loş birkaranlığa gömülmüştü. kömür dolu arabalar durmadan gidip ,geliyor. işçiler oraya buraya koşuyorlardı. ARKADAŞLAR BU BENİM İLK HİKAYEM DEVAMI VAR HALA YORUMLARSANIZ SEVİNİRİM AYRICA ELEŞTİRİYE AÇIĞIM ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDERİM.