Kömür dolu arabalar durmadan gidip, geliyor işçiler oraya , buraya koşuyorlardı. Osman yanında uykusuzluktan ayakta sallanan işçiye;kuyu çok derinmi? diye sordu. İşçi; beş- yüz- elli- dört -metre dedi. Fakat üste dört kat daha var. Birincisi üç -yüz -yirmi -metre derinlikte. Kazmacı ona ayakkabılarını çıkarmasını söyledi. Ve başını koruması için deriden eski bir başlık verdi. Sandıktan aletler çıkarıldı. Sonra osman, hava cereyanları ile dolu kuyunun ağzının bulunduğu büyük meydana gelmişti. Kendisinin cesur bilirdi. Fakat arabaların gürültüsü işaretlerin darbeleri megafonların uğultuları karşısında garip bir heyecanın nefesini kestiğini hissediyordu. Sonunda sıra kendisine gelmişti. Ahmet babası' nın osmana iş hakkında bilgi vermeye işitince memnun oldu. Ahmet en küçük oğluydu bekir'in en büyük olanı Soner ortancası Aliydi. Küçüğü ve ortancası çok iyi yürekliydiler ama büyük oğlan kıskanç ve kötüydü. Asansörü bekliyorlardı onlar gibi aşağı inmek için bekleyen çavuş. Ersan; hah! İşte geldi binin bakalım gerçekten de delikli bir tel kafesle örtülmüş olan asansör önlerine gelmişti. Bekir, Soner, Ali, Ahmet dip taraftaki bir kömür vagonuna bindiler. Beşer kişi binmek gerektiğin 'den Osman da oraya sığışmaya çalıştı. Ahmet'in yanına çömeldi. Birtürlü hareket edememişlerdi ne bekliyorlardı sonunda bir sarsıntı oldu herşey kayboldu ve etrafında herşey havalandı. Osman'ın bağırsakları çekiliyor başı dönüyordu. Bekir sakin haydi bakalım gidiyoruz. Bekir bilgi vermeye devam ediyordu kuyunun genişliği;dört metredir. İç kaplaması 'nın tamire ihtiyacı var. Her taraftan su sızıyor diye söylendi. Sonunda yerlerine ulaştılar. Osman en geride bekir'in arkasındaydı. Onbeş kişilik grupla sol galeriye girdi. Tek sıra halinde ilerliyorlardı. Birden! bir ışık belirdi. Çocuk kayaların zangırdattığını hissetti. Ve arkadaşlarını taklit ederek duvara yapışınca burnun dibinden kömür vagonun geçtiğini gördü hızlıca geçti. Yollarına devam ettiler. İleride bir-dört yol ağzında ki iki yeni galeri de işçilerin bir kısmı ayrıldı. Teker teker maden'in her köşesine dağılıyorlardı. Loşlukta belli belirsiz vagonların gürültü ile geçtiklerini kimisi boş, kimisi dolu kömür arabaları gelip geçiyor yolda karşılaşıyordu. Osman'nın başında başlık olamasa idi kafası yanacaktı. Diğer işçiler çok rahat yürüyorlar her çukuru ve tümseği kaya çıkıntılarını herhalde ezbere biliyorlardı. Osman'ın kötü halde rahatsız ediyordu. Arada sırada su gölcüklerine batıyor ayakları çamura bulanıyordu. Yola çıktıklarından beri hiç konuşmamış bekir arkasına dönmeden yukarı çıkacaz dedi. Osman bekiri izledi. Madencilere ait olan bu baca ufak yollara çıkmak içindi. Altmış- santim kadar olup kömür tabakasın'ın kalınlığında idi. Yan yolları 'nın birincisine geldiler. Bacalara tırmanıyorlar her on-beş metre de bir başka yollara çıkıyorlardı. İki baca daha tırmanacaklardı. Ali biraz daha dayan varıyoruz dedi. Ve sonunda çalışma yerine ulaştılar. En alta Ahmet üstünde ki katlarda Soner ile Ali çalışıyor. En üste ise bekirle Osman vardı. Bekir küreği nasıl kullanacağını gösteriyordu. Hep beraber calişmaya koyuldular.ARKADAŞLAR YORUMLARINIZI BEKLİYORUM ....
