O gözleri hafızamdan silemiyordum. Her gözümü kapayışımda aklıma bana bakan kötülük kokan ama muhteşem çekici masmavi gözleri geliyordu.
Bunu engelleyemiyordum.
Aradan bir hafta geçsede unutamıyordum. Ses tonunu, teninin pürüzsüzlüğünü...
Onu ilk kez görmemden sonra bir kez daha gelmişti pazar yerine.
Bu sefer uzaktan izlemiştim onu.
Bir kez daha göz göze geldik. Bu sefer gözlerini kaçıran o olmuştu ama.Ama o bir Kötüydü. Karanlığı seven, kırmayı üzmeyi iş edinmiş, aklından hiç iyi şeyler geçirmeyen biriydi.
Ona güvenemezdim. Kalbime dur demeyi öğrenmeliydim.
Neden buradaydılar? Hiçbir Kötü İyilerin alanına girmezdi. Zorla olsa bile. Ama bu gelenler hiç de zorlanmışa benzemiyordu. Aksine oldukları yerden çok mutluydular ya da tiksindiklerini saklayacak kadar iyi oyuncuydular.
Sokakta havalarından geçilmiyordu. Herkes onlardan uzak durmaya çalışıyordu ve korkmuş görünüyorlardı. Ama bence kendimizi bu kadar güçsüz göstermemeliydik.
Bir iş çeviriyorlardı ve bizim saflığımızı kullanacaklardı.
Bu sene Saflık sınavına girecektim. Her 16 yaşına gelen gençler bu saflık sınavına girerdi. Heyecanlıydım.
Sınava daha iki ay vardı. Annem ve babam da bir Saftı ve bana sürekli kötülük yapmamam için tavsiye veriyorlardı.
Tüm bu düşündüklerimi kafamdan uzaklaştırdım ve işime odaklandım. Dedemin bir takı tezgahı vardı. Ona her gün yardım etmeye gelirdim.
Annem ve babam Sarayda çalışıyorlardı. Ben küçüklüğümden beri dedemle yaşar bir yandan okula gider bir yandan da ona işlerinde yardım ederdim.
Yavaş yavaş kolyeleri masaya dizmeye başladım. Kafamı kurcalayan düşünceleri ve uzaklaştırmak için iyi bir işti.
Bugün kuzenim Celina gelmemişti. Benden bir yaş küçüktü ve o da kolye satmayı çok seviyordu.
Öğleye doğru bir kaç kolye sattım. Sakin bir gündü. İnsanlar sakince alışverişlerini yapıyordu.
Ve o anda onu fark ettim. Eski bir evin önündeydi ve bir adamla konuşuyordu. Şiddetli bir tartışma içinde gibi gözüküyorlardı.Siyah düz saçlarını eliyle düzeltti ve ayağıyla ritim tutmaya başladı. Çok sinirli görünüyordu.
Bir anda gözleri bana kaydı. Ritim tutmayı kesti. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu.Hemen gözlerimi çevirdim. Korkmuştum.
Tartışma nedenlerini merak etmeye başladım. Her neyse çok önemli bir konu gibiydi.
Bana seslenen bir kadın sesiyle dikkatim dağıldı. Bir kadın bana elindeki kolyenin fiyatını soruyordu. Gözlerimi kadına çevirdiğimde ise onun bir Kötü olduğunu fark ettim.
Yirmili yaşlarda uzun boylu siyah upuzun bir elbise giyen bir kadındı. Gözleri simsiyah birer boncuk gibiydi. Vücudu orantılıydı ve çok güzeldi. Kanatlarını açtığında ne kadar büyüleyici olabileceğini hayal ettim.
Göğsünde bir amblem vardı. Kötülerde önemli bir yere sahipti sanırım.Fiyatını söyledim ama kolyeyi almadı. Biraz daha kolyelerle oyalandı ve uzaklaştı.
Kadın uzaklaştıktan sonra gözlerim onu aradı ama gitmişti. Yanında ki tartıştığı adam da ortalıkta yoktu.Güneş batmaya başladığında kolyeleri toplamaya başladım. Bugün çok satış yapamamıştım. Kutu çok ağırdı ama onu dedemin evine kadar taşımak zorundaydım.
Daha yolu yeni yarılamışken ilerideki sokakta bir hareketlenme fark ettim. İyiler hiç bir zaman sokak kavgası yapmazdı. Biz sorunlarımızı konuşarak halletmeye çalışırdık.
Kutuyu güvenli bir yere bıraktım. Merağıma yenik düşmüştüm. Sokağın ortasında bir daire yapılmış ortasında iki kişi çok şiddetli bir şekilde dövüşüyorlardı.
Daireyi oluşturanlar çoğunlukla Kötüler di. Ben dahil en fazla beş kişi İyi vardı.
Kimin dövüştüğünü görmeye çalıştım. Ama boyum yetişmiyordu. Önümde çok uzun bir adam vardı. Biraz yana kaymaya çalıştım.
Oydu. Dövüşenlerden biri oydu.
Çok terlemişti. Kaşından kan akıyordu ve gözü morarmıştı. Kiminle dövüştüğünü görmeye çalıştım.Bugün tartıştığı adamla dövüşüyordu. En az onun kadar güçlüydü o adam da.
İnsanlar tezahürat yapmaya başladı.
"Dennis, Dennis, Dennis"Adı Dennis'ti.
Üzerindeki tişörtü büyük bir havayla çıkardı. Ve kasları ortaya çıktı. Tişörtsüz haliyle kesinlikle olduğundan daha büyük gözüküyordu. Ve daha yakışıklı.
Kanter içindeydi. Minik ter damlaları kaslarından aşağıya damlıyor ve sokağın ışığında parlıyorlardı.
Karşısındaki adamdan sert bir darbe yedi. Yere düşsede hemen kalkmayı başardı. Dövüş gittikçe sertleşiyordu.
Ne kadar çabalasada başaramadı. O son darbeyi yememeliydi.
Kaşındaki yara daha da büyümüştü. Kan damlaları kaslı göğsüne düşüyor ardından yere ulaşıyordu. Kimse onu umursamıyordu.
Etraftaki tek İyi bendim. Diğerleri korkağın tekiydi zaten.
İnsanları ittirerek öne doğru koşmaya başladım. Bir anda kendimi dairenin ortasında buldum. Tüm gözler üzerimdeydi ama umursamadım. Dennis'e doğru eğildim. Siyah terli saçlarını alnından uzaklaştırdım.
Gözlerini açtı. O masmavi gözler gözlerime değdi.
Nefesim kesildi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGE
FantasyBen bembeyaz bir iyilik meleğiyim. Aşık olduğum kişi ise saf bir Kötü. Eğer birlikte olursak Denge bozulur ve Dengenin bozulmasıyla dünya yok olabilir. Her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır demiş atalar. Kalbimi durdurama...