yine aynı o iğrenç sabahlardan biri ve ben yine işe gitmek zorundayım! evet zorundayım... evi geçindiriyorum ne güzel ya (!)
aslında sorun bu değil, sorun her sabah beni para die sıkıştırmaları ama onlarda haklı sonuçta abim de iş arıyor o bulsun biraz daha rahatlıyacağız.
şimdilik ben çalışıyorum nerde mi? manuda ... orası bir kafe ve bende garson parçası yani doğal olarak bir de müdür olcaktım herhalde nerde o günler
neyse hemen hazırlandım bir kazak bir kot pantolon saçlarımla uğraşmadım beni anlatıyor çarşamba cadısı benim kafede bana böle çağırırlar herkesi lakabı var
aslında benim 2 tane var defo var bide o da isociğime ait kendisi en yakın dostumdur ama tabi nihandan sora yani ikiside benim kardeşimm...
işte başlıyoruz 30 dk'am var ve kahvaltı yapamam böle hayır
"annane yatagımın üstüne 100 lira bıraktım çıkıyorum ben "
"tamam da kahvaltı"
"geç kalıyorum türkan sultan "
"tamam kızım ama bu son tamam mı "
"hhe aynısından" dedim ayakkabılarımın bağlarını bağlarken ve bitti koş defne koş! bu hızla maratona katılasım var ama uğraşamam üşendim...
manuya geldim tam vaktinde yes
"ooo çapkın naber "
"ii senden naber cadı"
"valla umutcum yine zekiyim yine güzelim aferin bana son dakikada yetiştim neyse ben hemen önlüğümü giyeyim"
"koş kız "
"koştum"
önlüğümü giydim ve bir masaya koştum
"merhaba efendim ne isterdiniz "
"mesela menü" dedi çarpık kadın he
"elbette kenan bey size her zamankinden mi?"
"evet defne hanfendiye de bi menü lütfen"
"hemen efendim "
mutfağa gidip oraya söledim sonra menüyü aldım ve hanfendinin önüne koydum sonra da beklemeye başladım ...
"ne bekliyorsun"
"sipariş alıcam efendim"
"he tamam ben bi orta pişmiş levrek yanında da kırmızı şarap"
"sabah sabah saçmalama yaren "
"üf tamam ben salata alayım çoban salatası yanında da ayran"
"hemen "
mutfağa girdim ve siparişleri aldım sonra masaya doğru ilerlemeye başladım siparişleri koydum ve arkamı döndüm dönmem ile birinin bana çarpması bir oldu e tabi
benim elimdeki yan masaya ait vişne suyu (başka sipariş ) üstüme gümm!
"yavaş be hayvan herif ya en sevdiğim kazağım vişne suyu döküldü uf ya geçmez de şimdi gıcık şey " derken adama baktım aha lan o benim patronmuş ya
"defne müşteriler ile böle mi konuşuyorsun bakayım sen benim müşteri olduğumu sandın dimi "
"şeyy evet"
"önlüğü bırak al bu da bu ayki yevmen çık bu resteuranttan"
"al be sanki senin resteurantına kaldık be ayh!sıkıldım senden zaten o kadar emeğe sadece 700 lira ayda salak mısın ya sen ev kirası bile en az 900 be cimri şey" dedim
ve önlüğü suratına fırlattım hızlı adımlarla manudan çıktım ve yürümeye başladım allahtan bu ayki yevmemi aldım iş bulana kadar idare ederiz . ben bunları düşünürken
yağmur yağmaya başladı al işte bi bu eksikti diye yürüyordum ne yapayım artık ya sonra da biri beni kendine çevirdi
"hanfendi şemsye buyrun"
"yok saolun şimdi sizin şemsiyenizi almak kendimi kötü hissetmeme sebeb olacak bu yüzden istemiyorum saol "
"lütfen almassanız ben kötü hissedeceğim"
"bak ne diyeceğim"
"evet"
"şimdi sen bizim eve gel hem şemsiye sende kalır hemde bende dünyadan kalan son insan ile güzel sohbet edeyim ne dersin bu aradaa ben cadı çarşamba cadısı"
"tamam bende ömer "
"bana istersen defne de istersen defo yani kafana göre ama kızıl kafa turuncu gibi şeyler deme he"
biz konuşurken mahhalleye varmıştık bile ve bakın ne oldu
"gız defne bu kim yoksa yamuklun mu"
"hayır "
"kim o zaman bana bak gı sende mi kocaya kaçıon artık"
"he almanyada kendisi ne saçmalıyon ya selma teyze ben daha çok gencim daha 26 yaşımdaym ya"
"gençmiş ben senin yaşındayken 2. çocugumu kucagıma almıştım"
"sen çok hevesliysen napayım"
"aa laflara bak sen"
"ne yapıcan ya bu ne butun mahalle aynı soru sizene istedğimle evlenirim size mi sracam ya"
"aaa gı bu çıldırmış"
"sayende!",dedim ve omerin kolundan tutup eve getirdim
" arkamdan konuşma iş arkadaşım"
"he tamam gı"
içeri girdik
" sen otur ben üstümü değiştireyim olur mu"
"tamam"
içeri gittim ev topuzu yaptım ve minionslu badimi giydim üstüne laciver hırkamı ve sarı eteğimi giydim evet.harikayım
"geldimm a ekmek arası sen nie okula gitmedin "
" bu gün öğretmenim izinli bizede gelmeyin dedi tabi sen benle ilgilenme "
"uyş kıyamam"dedim ve öpüp içeri girdim ananem ömeri sorguya çekiyordu
"rahat bırak çocuğu be türkan sultan"
" aa bana bak kız onca soru sordum cevap vermedi bu sen cevap ver nerden tanıştınız"
"işten ya ben yeni işe başladım da"
"gı deme ne "
"ay türkan sultan boşver şimdi o konuarı da sen bize dolma ver dolma"
"tamam kız ama şu topuzu düzelt"
"ev topuzu kutsaldır annane lütfen"
"tamam kız"
ömerin yanına oturdum
" evet annanemi uydurduk bişiler de elinde sonunda öğrencek be "
" neyi"
"kolay ya aynı yerde çalışmadığımızı oğlum"
"o da kolay sen gel benim şirkete buluruz bişiler"
"gerçekten mi"
"şaka yapıo gibi mi gözüküyorum"
"hyr"
"o zaman"
"bi zahmet gel dion yani"
"yani"
sonra konuştuk dolma yedik falan ve gitti bnede uyudum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
defo'm ( TAMAMLANDI )
Roman d'amourkurgu bana ait okursanız sevinirim -ay türkan sultan boşver şimdi o konuarı da sen bize dolma ver dolma -defne kendine gel bi gün kendi kendine konuşmaktan ölcenya bu ne be ama şimdi itiraf edeyim güzelim zekiyim üf umut olsa ya ne güzel onun karşıs...