Bilincalti

14 şubat 2016

İnsan bazen bunalıyor büsbütün herşeyden . Sevmek bile yorabiliyormuş insanı. İnsanın özü , insanı insan yapan nedir ?   Beş halfin yanyana gelişinden oluşan bir kelime . SEVGİ .  Hayatta kazanmakta var kaybetmekte  . Eskiden dinlediğim  bir şarkının sözünde olduğu gibi :  en kıymetli şeyini kaybedebilirsin  ama hayat  sana daha iyisini sunuyor . hani hep derler ya klişe bir özlü sözdür bu  karanlığın en koyu olduğu an güneşin doğmasına en yakın andır .  Hepsi doğru aslında  ben bir yandan kaybettim . Kocaman bir karanlığa gömüldüm  acıdan başka hiçbirşey hissetmedim . Sevmek  acı çekmekmidir acı çekmek için mi seviyoruz yoksa biz acı çekmeyi mi seviyoruz ?  içimizde hep bir korku var  ya kaybedersem ? ya birgün oda hadi bn gidiyorum eyvallah   yada eee yeter ama sıktın sende diyip buruşturup bizi çöpe postalarsa diye . kaybetme korkusuyla var gücümüzle sımsıkı sarıyoruz aşkımızı . Ya giderse ... işte bu düşünce kemiriyor ruhumuzu acı çekmek işimize gelmiyor çünkü . 

bugun sokaklar aşk kokuyor .  herkes aşkına hediye alma derdinde .    bence tüm öküzlerin  kendini affetttirme derdinde olduğu bir gün .  Yüreğin varsa bir gün değil bir ömür seveceksin . hep 14 şubatta mı akıla gelir aşkımız ?  onu bunu bilmem ama yine kedi gibi dört ayak üzerine düştüğüm bir gündeyim .  başta dedim ya kaybettim diye  allah bana bir melek yolladı .  şimdi bir melek var hayatımda . alt tarafı sekiz gündür tanıyorum kendisini  ama sanki yıllardır hayatımdaymış gibi .   şimdi  bin defa şükür etsemde yetmez rabbime.  evet bazen sınırlarımı zorluyor  ama bende bu halini seviyorum . erkeklerden daima kadınlar şikayetçidir . öküz sıfatını onlara layık görürürler . 

sevgili hemcinslerim siz  size 1 günü bir ömürmüş gibi yaşatacak  adamı sevin !   hayatınıda sizi dakika başı arayan ,   işiniz varken   sizi sürekli rahatsız eden  , konuştuktan sonra 2dk bile geçmeden özledim seni diye size mesaj atan ,her sabah uyandığınızda yüzünüzde kocaman bir gülümseme yaratan , her dakika sizi düşünen merak eden , dakika başı   ropor verir gibi hesap verdiğiniz ,  sırf  sizi mutlu edebilmek içi binbir türlü zahmete giren ,  her dediğinize tamam diyen ,  gece sizi uyutmayan , sürekli ilgi verip sürekli ilgi isteyen  kocaman bir bebeğiniz var mı ? Varsa kıymetini bilin . Her erkek bir odundur diyemem .  Esas odunlar , 14 şubatı bekleyen erkeklerdir diye düşünüyorum . 15 şubat geldiğinde nerede o devasa aşkları ? hokus pokus abra kadabra ! biraz suçta bizde aslında   biz hep istiyoruz haksiz mıyım ? karşımızda hep bir prens olsun bizi prenses gibi yaşatsın istiyoruz . 

peki biz onlara prens miş gibi davranıyormuyuz ?  onu getir sebastian , bunu getir  sebastian , ona bunu söyle sebastian , bana şunu al sebastian ,  kahvemi  yap pertev efendi , omuzlarıma masaj yap  paspartuv  bildiğin uşağımız gibi kullanıyoruz bunada aşk diyoruz . Onlar bizden peki ne istiyor  ?  iki tatlı laf söylesek  iki cilve yapsak  kulumuz köpeğimiz oluyorlar .  biz onlara prensimizmiş gibi davransak   biraz kendimizden ödün versek  onlar bize prensesmiş gibi hissettirecek  aslında .  aşk dediğimiz olgu  iki yarımın bütün olmasıdır .   Ama aşırıyada kaçmayalım bn hep aşkı bir tahteravalliye benzetirim  ne kadar verirsen o kadar  yükselir karşı taraf .    aslında aşk bir tahteravallidir . iki tarafta  eşit olarak yükselir .  sen verirsin onun ayağı yerden kesilir  o verir senin ayakların bir sürede olsa yer görmez . 

neyse .. aşkla kalın