1. Kısım: "Vicdanı Dürten Yağmurlar."

614 123 17
                                    



1. Kısım: "Vicdanı Dürten Yağmurlar."



Bazı günler vardı; gece uykusunu alamamış insan gözaltları gibi kara bulutlarını gökyüzüne indirir ve tüm gece ağlarken verdiği savaş, sabahleyin yeryüzüne yansıttığı loş ışıklardan anlaşılırdı.

Tüm gün, bir sonbahar akşamüstünün aydınlığına sıkışırdı.

Göğsüme kurulan boşlukların mimarı da hep gece yağan yağmuru sırtlayan sabah gelirdi ve benden tarafa bakan bir çift şiş göz, kendi içime, düştüğüm halde dibi bulamadığım boşlukları kurmak yerine bugünden sonra vicdanını dürteceğim diyordu.

Ama söylediğinden haberi yoktu.

Yine de bildiği kısımları belli etmiyordu, mimarlık bölümü okuyan bir öğrenci gibi görünse de masanın üstündeki eliyle kalem, altındaki eliyle de gizlice silah tutuyordu.

Bana doğru yürüyordu.

Herkese kaş yapmaya çalışırken gözünden ettiğimiz kişi bana doğru geliyordu.

Ama bana gelmiyordu.

Elleriyle boynuna vurarak ısıttı ve içeri girdiğinde oyalanmadan ona gelen adamı iki büklüm ettiğinde sırtımı yasladığım duvardan ayırıp adımlarımı yemekhaneye düşürdüm. Yerdeki bedenini hırıltılı solukları çekinmeden attığım adımları bastırsa da o, tilki gibiydi. Yere yatırdığı adam kadrajına girdiğim halde beni görmezken bu kızın sırtına da birer çift taktığını düşündüğüm göz ve kulaklarını adamın yüzündekinden de iyi kullanıyordu.

Yeteneklerini kaybetmemişti.

Ortam loş denemeyecek kadar karanlıktı, bana döndüğünde gözlerinin rengini bildiğimden olsa da kıvılcım gibi bakışlarının ortalığı aydınlatıp, kavurabilecek kadar belirgin olduğunu düşündüm.

Ama aslında bir yabancıya bakar gibi bakmıştı ve baktığında, ömrümü bu ana sığdırabileceğini bilmiyordum.

"Koruma istemediğine emin misin?" diye sordum, bana bakarak iyice eğildi ve biraz önce dövdüğü adamın boynuna hızlıca vurarak bayıltıp ayağa kalktı.

"Artık günde iki adam göndermeye mi başladı?" diyerek bana yaklaştı ve iyice yüzümü süzdü; bu onun, gördüğü yüzleri bir daha unutmamak için yaptığı normal bir şeydi. "Çıtayı yükseltmiş, ama sence benden bayılana kadar dayak yiyen korumalara ihtiyacım var mı?"

Az önce yaptıklarının özgüveniyle kollarını göğsünde bağlayarak cevap vermemi istediğinde ellerimi cebime sokarak aramızda bir adım kalana kadar ona adımladım.

"Eğer az önce dövdüğün adam şirketten değilse, evet, şirketten birine ihtiyacın var."

Önce doğruyu mu söylüyorum diye bekledi çünkü eğer doğruysa işin ciddiyetini en çok o biliyordu. Mimik oynatmadan ona bakmaya devam ettiğimde bana yan dönerek geri adımladı, bana inanmadığı için adamı ayıltıp soracağını zannederken adamın üstüne oturup kolunu kavradı.

Ve bileğini kırdı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ℒeyliferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin