Güzel Günler

59 7 13
                                    

Ve yine başlıyoruz. Saatin sadece sabahları berbat duyulan o sesi. Annemin yan odadan bağırışı,benim okulumun benim için son gününde güzel gözükme çabası için erken kalkmayla uyku arasındaki çelişkim. -uyku kazandı- büyük ihtimalle şu an yolda bana doğru gelen bir sürahi buzlu su, seni de görmek güzel. Demin de dediğim gibi bugün eski okulumdaki son günüm! Yeni bir okula geçiyorum babamın işi gereğiyle. Arkadaşlarımı falan bırakmak zor olucak ama deli olan matematik hocamızdan kurtulmak kulağa hiç fena gelmiyor doğrusu. Ve tahminleriniz doğru, ben şu an kendimi birazdan gelicek soğuk su banyosuna karşı hazırlarken yatağımda yatıyorum ve laf lafı açıyor. İnsanın kendi kendine konuşması kadar güzel bir şey yok ya:) tabii ki içinden yoksa başkaları duyabilir. Neyse nerde kalmıştık, hatırladım;) eski okulumdaki son günüm, yarın İzmir'e taşınacağız ve ben orada yeni bir liseye başlayacağım. Büyük ihtimalle bütün 15 tatilim taşınmak ve yeni arkadaş edinmeye çalışmakla geçicek. Aslında evden çıkmadan Nasıl yeni arkadaş edineceğim bilmiyorum ama galiba dizilerdeki o yahuşuklularla arkadaş olabilirim. Pek emin değilim ama annem ders çalışmam için de zorlayabilir. -lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevgi.....- önümde Kocaman 15 gün var ve ben boşum!!

Annemin DİCLEEEEEEEEEEEEĞĞĞĞĞ HADİ KAAAAAAĞĞĞLK diye bağırmasıyla kalktım. Ne giyeceğime bakmaya başladım. Üstüme siyah boyunlu bir kazak altıma da siyah kotumu geçirdim#ErgenPower. Bugün birinci dönemin son günü olduğundan serbest kıyafetle gidebiliyorduk. Mutfağa gidip kahvaltı etmeye başladım. Bir dilim ekmek, ekmeğin üzerine ekmeğin kalınlığımın iki katı boyutunda Nutella -Nutella severiz- peynir ve bir litre süt. Bir litre diyerek abarttığını biliyorum tamam tamam iki bardak süt. Ama Zamanında bir litre içmişliğim de vardı. Boyum yaşıtlarıma göre uzundu ve ben bunun yüzde yetmiş beşini süte yüzde yirmisini babamın 1.90 oluşuna ve yüzde beşini de benim sütü sevmemi sağladığı için Nesquik'e borçluydum. Hafif dalgalı kahverengi saçlarım ve kahverengi gözlerim vardı.

Dışarıdan gelen servisimin korna sesiyle hayallerimden uyandım ve ağar topar dışarı çıktım. Servisteki yerime geçtim. En iyi arkadaşımın yanında oturuyordum. En iyi arkadaşımla şansımıza evlerimizin arasında sadece yetmiş beş metre vardı. -evet saydık- şu an düşündüğünüzün aksine en iyi arkadaşım bir erkek. Adı Batu. Neyse Batu nun yanına geçip oturdum. Bir tepki vermeyince öksürdüm. Uykusundan daha yeni uyanmış gibi beş dakika diye sayıklamaya başladı. Ve ben yine neden her zaman en gerizekalılarla kanka olduğumu kendime sordum. Cevap yok.

Batu hala sayıklanmaya devam ediyordu. En son mataramdaki soğuk suyu biraz üstüne dökünce uyandı. N'oluyo diye bağırmaya başladı beni görünce de elimdeki matarayı alıp üstüme dökmeye çalıştı. Ne kadar da normal bir sabah(!) en sonunda yanına oturdum ve konuşmaya başladık. Bugünün son günüm olduğunu biliyordu, Nasıl hissettiğimi falan sordu. Ben de tipik cevaplayarak hiiiiç dedim. Sonra o uykusuna geri döndü ben de kafamı omzuna yaslayıp uyumaya başladım.

Okula vardığımızda herkes çok değişik giyinmişti. Anlıyorum kardeşim okulun son günü, tamam yılda sadece üç kere serbest kıyafet yapıyorlar ama neden kış günü göbeği açık tişört ve şortla okula geliyorsun?!?!? Hiç mi üşümüyorsun kardeşim yaaa. Kızlar genel olarak şortla gelmişti sadece birkaç tane benim gibi normal giyinen vardı. Erkeklerse bir karne günü klasiği olarak tabii ki de pijama. Altta eşofman üstte düz tişört. Utanmasalar ya da üşenmeseler yastıkla okula gelceklerdi! Bir tane istisna vardı o da Batu. Genelde o da pijamayla gelirdi ama bu karne günü ısrarlarıma dayanamayarak kot pantolon giymişti. -kız ikna gücü power- şu an ise Batu erkelerin yanına doğru yürüyordu. Ben de kızların yanına gittim. Neyse ki çoğu kız normal giyinmişti ama bizden bir yıl büyüklerden normal giyinen yoktu.

Kızların yanına gittim ve konuşmaya başladık. Bugünün son günüm olduğunu bilmeyenler vardı aralarında. Bugün son ders herkese söyleyecektim. Bilenler de bana hala normal davranıyorlardı. Sadece Melisa biraz üzgün gibiydi. Onun da nedeni benim gitmem değil de dün sevgilisinin terk etmiş olmasıydı. Ama onlardan üzgün olmalarını bekleyemezdim çünkü ben bile o kadar üzgün değildim. Normal hissediyordum. Sanki yarın okula gidecekmişim gibi. Biraz da heyecanlıydım. Yeni okulumun buraya benzeyip benzemeyeceği konusuyla ilgili.

Düşüncelerim okul müdürümüzün son gün konuşmasını yapmaya başlamasıyla kesildi. Yine tipik replikler. "Sevgili öğrenciler ve değerli meslektaşlarım... ..... Lafı uzatmayacağım.... -bir saat boyunca konuştu-.... Herkese eğlenceli tatiller dilerim ders çalışmayı unutmayın." Şundan şüpheniz olmasın ki unutacağım ilk şey ders çalışmak olacak:D

Müdürün konuşmasından sonra sınıflara dağıldık. Sınıfa girinceki buraya son kez girdiğimin bilinciyle içimde bir duygu karmaşası oluştu. Gözümün önünden anılar yavaş yavaş geçmeye başladı. Batu'nun pet şişeyi derste Melisa'nın kafasına atması, matematik dersinde hoca sınıfı azarlarken sadece başka bir şeye kıkırdadığım için beni sınıftan atması.... Ne güzel günlerdi ya.

İlk ders için zil çaldı ve ben yerime geçtim. Tabii ki de Batu'nun yanında oturuyordum. Ders fendi ve biz bilgisayardan müzik açıp sınıfa disko haline getirdik. Fen öğretmenimiz öğretmen olabilirdi ama kesinlikle için de bir çocuk yatıyordu. Kadın, biz şarkıyı bağırarak söylerken masaya çıkıp dans etmeye başlamıştı. Evet. Sınıftaki masanın üstüne çıkmıştı. Ve dans ediyordu. Şarkı bitti ve yeni bir şarkı çalmaya başladı. Ben ve Batu'nun en sevdiği şarkıydı. Walk. Okuldan ayrılacağımı ilk söylediğim kişi Batu'ydu. Söylerken de servisteydik ve radyoda bu şarkı çalıyordu. -Run away Run away Never come back- uzağa koş uzağa koş ve hiç bir zaman geri gelme diyordu şarkı ve bu bana çok uyuyordu. İşte bu yüzden en sevdiğim şarkıydı. Beni anlatıyordu. Şarkı çalmaya başlayınca Batu bana baktı. Ben de ona bakıp sırıttım. Onun da aklına servis gelmişti, güzel günlerdi daha önce de değilim gibi güzel günler.

Renklerin UyumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin