Uyuyan Çirkin

24 6 5
                                    

-Mutlide Dicle var.-

Geriye bir tek son ders kalmıştı, karnelerimizi bu ders almış ve son derse girmeyi bekliyorduk. Herkes gayet normal karşılıyordu ama benim için baya değişik bir ders olacaktı. Sekiz yıldır gittiğim okulumla son dersim sonuçta yani boru mu? Bir de herkese şu okuldan ayrılacağım meselesini söylemek vardı di mi ha unutmuşum. ^-^ Söyleme kısmı  o kadar zor olmayacaktı. Babam bana İzmir'e taşınacağımızı söylediğinden beri kafamda yapacağım konuşmayı tasarlıyordum. Şimdi neyle başlasam diye düşünürken ders zili çaldı. Yanımdaki Batu hemen ayaklanıp karşıma geçti.
"Hadi kalk uyuyan çirkin, son derse girmemize on dakka kaldıııığğ!!!!" diye bağırdı. Ben de hemen, uyumuyordum sadece Nasıl bi konuşma yapacağımı gözden geçiriyorum kafamda timim mi? Diye karşılık verdim. Nasıl bi konuşma yapacağımı falan sordu ben de sürpriz dedim. Konuşma işini fazla abartmıyordum sadece hoşçakalın ezikler sizsiz bir hayat çok güzel olacak diyip sınıftan havalu havalu çıkacaktım. Tabii hoca kızmasın diye zilin çalmasına bi dakka kala tahtaya kalkacaktım. Söylediklerimden sonra tören vardı ama pek takmıyordum. Törende en sevdiğim öğretmenime gideceğimi söyleyip ağlamayı planlıyordum sadece yani olay bu.
Neyse -neden çok neyse diyorum yağ- ders başladı son dakikası geldi ve ben hoşçakalın ezikler dedikten hemen sonra zil çaldı ve ben de böylece dışarı çıktım. Büyük ihtimalle kimse benim okulda ayrıldığımı anlamamıştı ama o işi Batu hallederdi.
Tören alanına inip Petek Hocayı buldum. Ona "Hocammmmm ben okuldan ayrılıyorum sizi çok özeliyeceğim..." Gibisinden bir şeyler söyledikten sonra sarılıp ağlamaya başladık. Dikkat çekmek istiyorum "DIK" bir öğretmenin ilk defa ağladığını görüyordum hem de sadece ben okuldan ayrılıyorum diye. Üzülsem mi sevinsem mi yoksa egomu kabartsam mı bilemedim.
Birlikte ağladıktan sonra yanıma Batu geldi. Ona da sarıldım. Özleyecektim ya ben bu ponçiği. O da bana sarıldı ve ben omzunda bir ıslaklık hissettim. O da mı ağlıyordu yoksa??!?!?!?!? Kulağına "Batu?" diye fısıldadım. Bana daha sıkı sarıldı. Bu demek ki o da ağlıyordu. O ağlayınca ben durur muyum? Hemen göz yaşlarım akmaya başladı. Benim de ağladığımı anlayınca, doğruldu. "Yeter bu kadar sarıldığımız sil bakıyım gözünü." diyip sırıttı. Gözleri kızarmıştı. Gülümseyip gözümü sildim.
Arkadan gelen müdürün sesi bizi sıraya geçmemize zorladı. Değişik bir şekilde bu sefer sadece İstiklal Marşını okuduk ve müdürün iyi tatiller demesiyle dağıldık. Annemler beni okuldan almaya gelmişlerdi. Batu'nun annesiyle de konuşmuşlar, Batu da bizimle geldi ve biz okuldan sonra dolaşmaya çıktık.

Dolaşırken bana İzmir'de hangi okula gideceğimi falan sordu ben de Renk Kolejine gideceğimi söyledim. Okulun sadece ismini biliyordum. Nasıl bir binası olduğunu, nerede olduğunu falan bilmiyordum. İzmir'de yaşayan teyzeme sorduğumdaysa okulu bilmediğini söylemişti.

Batu, o kolejde bir arkadaşı olduğunu söyledi. Arkadaşının adı Rüzgar imiş. Batu bana Rüzgarın çok iyi bir çocuk olduğunu, onu görürsem Batu'dan selam var dememi falan söyledi. Değişik, genelde Batu'nun tüm arkadaşlarını bilirdim ama Rüzgar diye birinin olduğunu bana şimdi söylemesi garibime gitmişti. Yine de fazla aldırmadım. Yürümeye devam ettik. Dondurmacıdan dondurma aldık, bir Batu klasiği yaparak üç top dondurma aldı ayı; iki top çikolata bir top sakız. Bense tek top sütlü aldım. Tahmin edin kim daha önce dondurmasını bitirdi. Doğru tahmin evet bizim ayı Batu.

Batu'nun yaklaşık bir yıldır çıktığı bir kız vardı, kıza aşık değildi ama kız ona geçen sene ona aşık olduğunu söylemiş Batu da kalbi kırılmasın diye çıkma teklif etmişti. Aslında çok kibar bir çocuktu Batu. Kardeşim diye söylemiyorum yakışıklı çocuktur. Bunu ona hiç söylemedim çünkü söylersem egosunun uzaya varcağına güvenim tam. Fazla egoist bir kardeşim var anlayacağınız. Kibar, egoist ve ayı.

Yine düşüncelerimin arasına sesi girdi. "Dicle orda mısın?" diye elini gözümün önünde sallamaya başladı. Dalmışım diye karşılık verdim. Tam sinemanın önünden geçiyorduk diye ban sinemaya gitmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de olur dedim. Biz de İftarlık Gazoza bilet aldık. Filmden önce bir kova Mısır ve içecek aldık.
Salona geçtik ve reklamlar başladı. Tabisi daha reklamlar bitmeden mısırı bitirdik. Bizden de bu beklenirdi zaten. Film başladı ve filmi izlemeye başladık.

Film bitikten sonra ikimizde evimize döndük. Yarın, İzmir'e gidiyorduk ve ben İstanbul'daki bu evimizdi son kez görmüş olacaktım. Bu akşam da son kez bu huzurlu odamda uyuyacaktım. Pardon uyuyacaktım mı dedim, yatağımda yatıp wattpad okuyacaktım olacaktı o:)

Renklerin UyumuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin