Odamın en sevdiğim köşesinde oturmuş karınca gibi gözüken insanları seyrederken bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Aslında biraz heyecanlıydım. Bugün aylardır kazanmak için uğraştığımız ihalenin son günüydü. Tam olarak 27 dakika önce ihalenin sonucu açıklanmış olmalıydı. Ellerim kahve fincanın üzerinde ritim tutmaya başlamışken kapının çalmasıyla kafamı çevirmeden 'Gir' komutunu verdim. Kapı hızlı bir şekilde açıldığında kaşlarımı çatıp o tarafa döndüm. Yüzünde garip bir ifadeyle bana bakan asistanımı görünce kaşlarımı kaldırıp "Kapıyı çalmayı öğrettiler ama nasıl açman gerektiğini öğretmediler mi sana?" diye sordum. Kız derin bir nefes alıp "İhalenin kazananı belli olmuş" dedi. Ayağa kalkıp saatime baktım ve "Biliyorum, tam olarak 29 dakika önce açıklandı. Peki kazanan kim?" diye sordum. Kız elindeki dosyalarla bir kaç adım atıp "Biliyorsunuz ihaleye bizimle birlikte Poyraz Holding de katılmıştı. Bu yüzden diğer şirketler pek şansları olmadığını anlamışlardı. İhalenin kazananı ise..." dedi ve sustu. Kaşlarımı çatıp "Beni heyecanlandırmak için para almıyorsun Zeynep" dedim. Zeynep gülümseyip "İhaleyi biz kazandık" dedi. Ağzım şaşkınlıkla açılırken Zeynep dosyaları elime tutuşturup "Arsa bizim Erva Hanım" dedi. Gülümseyerek evraklara bakıp "Ama nasıl? Poyraz Holding katıldı. İhaleyi bize nasıl bıraktı onlar?" diye sordum. Zeynep gülümseyip "Sanırım ne kadar kararlı olduğunuzu fark ettiler. Tebrik ederim Erva Hanım. Bir ihaleyi daha başarıyla sonuçlandırdınız" dedi. Ona gülümseyip "Teşekkür ederim Zeynep. Günün geri kalanında ki işlerimi iptal et. Sende erken çıkabilirsin bugün. Ve istersen bir haftalığına ailenin yanına git. Aylardır sende çok yoruldun bu ihale yüzünden" dedim. Zeynep bana minnet dolu bakışlar atıp "Çok teşekkür ederim Erva hanım. Ne zamandır yanlarına gitmiyorum diye kızıyorlardı zaten" dedi. Masanın üzerinde ki çantamı alıp "Gitmeden bana bu haftaki programımı gönder. Seni arayıp sormak zorunda kalmayayım" dedim ve gülümsedim. Zeynep'te gülüp "Peki efendim" dediğinde kapıya gidip "Zeynep son olarak yeni açılan İtalyan restoranında üç kişilik rezervasyon yaptır. Ve en güzel masaları olsun" dedim ve odadan çıktım. Emin adımlarla asansöre giderken telefonumu elime alıp Merve'yi aradım. Merve benim kuzenimdi. Her zaman yanımda olmuştu. Babam öldüğünde de bana en büyük desteği o vermişti. O olmasa asla bu noktada olamazdım. Daha doğrusu olamazdık. Çünkü o olmasaydı şirketin hisselerini satacak ve yurt dışına yerleşecektim. Düşüncelerim Merve'nin şen şakrak sesiyle bölündüğünde gülümseyerek konuşmaya başladım:
-Ne o bakıyorum sesinden mutluluk akıyor.
+Her zamanki halim güzelim. Ee ne oldu? Sen pek aramazsın beni.
-Aşk olsun Merve. Bilerek mi yapıyorum sanıyorsun. Kaç aydır gözüme doğru düzgün uyku girmiyor ihaleyi kaybedeceğiz diye. Senin dediğine bak.
+Tamam, tamam. Kıyamam sana. Ne oldu anlat bakalım.
-İhalenin kazananı belli olmuş.
+Devam et.
-Arsa bizim Merve. Londra'nın en işlek yerinde ki arsa bizim. Almanya ve Yunanistan'dan sonra Londra'da da yayılacağız.
+Erva inanmıyorum! Bu süper bir haber. Bunu kutlamalıyız.
-Aynen öyle. Şuan asansördeyim. Yarım saate hazır ol. Sen, ben ve annem güzel bir akşam yemeği yiyelim.
+Yarım saat az değil mi Erva?
-29 dakika kaldı Merve. Ve beklemekten nefret ettiğimi bilirsin.
Son dediğimden sonra telefon suratıma kapandığında Merve'nin koşarak hazırlanmaya gittiğini anlamıştım. Aslında oraya gitmem 45 dakikamı alacaktı. Ama onu heyecanlandırmak daha keyifliydi. Asansör zemin kata geldiğinde telefonumu çantama koyup asansörden çıktım. Gözler anında bana döndüğünde yüzüme gülümseme ekleyip yürümeye başladım. Meşgul olmayanlar yanıma gelip beni tebrik ediyorlardı. Çıkışa kadar daha uzun bir yol olduğunu görünce adımlarımı hızlandırıp şirketten çıktım. Temiz hava yüzüme çarptığında zaman kaybetmeden şoförümün açtığı kapıdan arabaya bindim. Şoför kibar bir şekilde kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçtiğinde telefonumu elime alıp "Merve'nin evine sür" dedim. Şoför yıllardır benimle çalıştığı için artık isimlerden nereye gideceğini anlıyordu. Adam arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında rastgele bir haber sitesine girip benimle ilgili bir haber olup olmadığına baktım. Son dakika yazısının altında Erva Deniz ismini gördüğümde gözlerimi devirip haberi açtım. Kısa bir göz gezdirmeden sonra haberin ihaleyle ve benim bu kadar genç yaşta Türkiye'nin en iyi üç şirketi arasına girmemden bahsettiğini anladım. Kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Bu akşamdan sonra huzurla uyuyabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT! AJAN VAR!
Teen FictionKısa sürede zirveye ulaşmış bir şirket. İşinde usta bir yönetici. Kadın bir yönetici. Ve hayatını bu kadının hayatını mahvetmeye adamış bir adam. Peki bu adam ne kadar ileri gidebilir? Bilmiyor musunuz? Ben söyleyeyim; Bayan Otoriter patronunu kendi...