BİLİNMEYENE DOĞRU

1.gün

{________________¤β¥¤_______________}
~~~~~~~~~~~~~~>>><<<~~~~~~~~~~~~
Telefon kulübesini farkedilmeden dinleyebileceği bir noktada gecenin karanlığına gömülmüştü Robert. Sessizce geçen dakikalar geçmişinde yaşamış olduğu kötü anılarını film şeridi gibi gözünün önünden geçiriyordu. Edward'ın adamları heryerde onu arıyordu. Bir sonraki hamlesinin telefon kulübesi olması gerektiğini canıpasına biliyordu .Bütün umudunu bilinmeyenden gelecek olan telefona bağlamıştı. Sessiz ve emin adımlarla en yakın noktaya ilerlemeye karar verdi Robert. Şarjöründe sadece yedi adet mermi kalmıştı . Yavaşca yaklaşabileceği en yakın noktaya ulaştı ki bir anda sokağın başından ayak sesleri yankılandı ve Edward'ın adamlarından ikisinin ona doğru yaklaştığını fark etti. Hızlı bir şekilde silahının susturucusunu taktı. Telefon gelmeden adamların kendisini bulacağına ve buna inanmasına ramak kalmıştı ki adamların telsizinden gelen "geri dönün" çağrısı duydu, içini rahatlatmıştı. Uzaklaşmalarını bekledi .Herşey çok hızlı gelişiyordu Robert'ın bütün dikkati dağılmıştı aniden kulübeden gelen telefon sesini duydu. Saklandığı yerden hızlı adımlarla çıktı ve kulübeye girip telefonu açtı.

" Kuzeyde saat kulesinin altında seni bekleyen bir araba var acele etsen iyi olur " ve telefonu yüzüne kapattı.

Robert sessizce yerine geri döndü ve hızlı bir şekilde plan hazırladı. Kuzeye en güvenli batı tarafından gidebilirdi ama bu ona çok vakit kaybettirirdi. İkinci olarak en hızlı doğudan gidebilirdi ama Edward'ın adamları o sokaklarda kol geziyordu. Başka çare yoktu silahındaki yedi mermide onun çıkış biletiydi. Hızlıca doğu sokaklarının karanlığına karıştı . Yolun yarısını rahatça bitirmişti ki aniden durdu ve etrafına baktı Robert . Birşeylerin ters gittiği hissi uyandı içinde, düşündü ama her geçen saniye alehine işliyordu. Tekrar hızlandı ve ara sokağa girdi. Sokağın sonunda iki adam vardı onlara fark edilmeden, hızlı bir şekilde konteynırın arkasına saklandı. Geçmesi gerekiyordu. Silahını çıkardı susturucusunu tekrar taktı ve karanlıktan faydalanarak yanlarına kadar yaklaştı. Tam silahını ateşleyecekken bir adam daha geldi ve Robert geri çekildi. Gelen adam "patron o adamla anlaşma yapmış bundan sonra tek düşmanımız Robert " dedi. Robert adamın dediklerinden hiçbirşey anlamamıştı. Gelen adam ordan uzaklaştı. Birazdaha bekledikten sonra silahını ateşledi. Adamlar yere yığılmıştı . Robert hızlıca cesetleri sakladı silahlarını aldı ve yoluna devam etti. Saat kulesine yaklaşmıştı ki tekrar durdu. Etrafına baktı herşeyin bukadar kolay olması aklını karıştırmıştı. Araba ilerde saat kulesinin altında bekliyordu. Düşündü ama fazla beklemeden arabaya yaklaştı ki aniden etrafını Edward'ın adamları sardı ve neye uğradığını anlamadan başına aldığı sert bir darbeyle yere yığıldı Robert .

Gözlerini açtığında bir sandalyede elleri kolları bağlı bir şekilde otutturulmuşdu. Başına aldığı sert darbenin getirmiş olduğu acıdan dolayı etrafına baygın bir şekilde bakıyordu. Güneş ışığı odanın sol üst taraftaki demir parmaklı pencereden yüzüne çarpıyordu. Aradan biraz zaman geçti. Robert iyice kendine gelmişti ve olanları hatırlamaya çalışıyordu ki içeri Edward girdi

"Günaydın Robert ne güzel bir gün değil mi ?"

"Ben doğduğum günden beri güzel bir gün görmedim Edward. Ne istiyorsun benden".diye sert bir ses tonuyla cevap verdi Robert.

"Çok birşey istemiyorum Robert . Sana hayatındaki gerçekleri öğrenmen ve geçmişine dönüp hesap sormak için fırsat vericem ama sende benim işimi göreceksin. Hayatta hiçbirşey karşılıksız değildir." Dedikten sonra odayı terk etti.
Robert olanlara anlam veremiyordu. Bir taraftan aylardır peşine düştüğü adamın elindeydi. Diğer yandan yıllardır çalıştığı bilinmeyenin ihanetine mi uğramıştı. Kafası çok karışıktı. Edward'ın adamlarından duyduğu " tek düşmanımız Robert " çoğu cevabın anahtarıydı ama kimseye güvenemezdi. Herşeyi bir kenara bıraktı tek amacının canını kurtarmak olduğunu düşündü ve geceyi bekledi...
________________¤¤¤¤________________