-1-

53 3 0
                                    

- Merhaba Mert Saygın okulumuza hoş geldin.
Kısık bir sesle yanıtladım ''teşekkür ederim hocam hoş buldum. ''
''Yeni çocuğun ismi Mert'miş duydunuz mu? '' son derse girmiştik ve ismimi daha yeni öğrenmişlerdi çünkü hep bahçeye çıkıyordum. Arka sıralardan gelen bu gibi konuşmaları kısık bir şekilde duyabiliyordum. Fakat arkaya dönüp bakmadım. Yeni taşındığımız evimiz yüzünden eski okuluma gidemiyordum. Annemin söylediği şekilde Dünya kadar yol varmış. Hocanın tahtaya Koordinat sistemi yazdığını görünce selamlaştığım kişinin matematik hocası olduğunu anladım.
Haydi! Açın defterleri bugün ki konumuz Kartezyen koordinat sistemi. Sanırım bu konuyu daha önce duymuştum fakat zor olduğunu duyduğum için tedirgindim. Yazı yazmak için kalemi elime aldığımda biri koluma dokundu. Yanımda oturan sıra arkadaşımdı. Dönüp baktığımda sarı saçlarının altında parlayan mavi gözleri dikkatimi çekti.
-Acaba renkli kalem verebilir misin?
Gözlerine daldığım için kalemi de isteği de unuttum. Öylece bakmaya devam ettiğimde çok daha sert bir şekilde
'' 'hey sen' sana diyorum! ''
Hemen kalem kutumu açıp karıştırdım. Elime gelen ilk kalemi çıkartıp verdim.
Heyecandan elim ayağım titriyordu. Son dersin bu kadar saçma geçeceğini düşünmemiştim. Rezil olmuştum!
''Yarın konumuza devam edeceğiz arkadaşlar bugünlük bu kadar. ''Zilin çaldığını bile duymamıştım. Hemen çantama koydum defterlerimi ve hızlı bir şekilde sınıftan çıktım. Sanırım bu kadar macera bugünlük yeterdi.
Okuldan birkaç dakika yürüme mesafesinden sonra otobüs durağına gelmiştim. Dışarısı çok soğuk olduğu için çantamdaki bereyi kafama geçirdim. İki elimi sürterek ısınmaya çalışıyordum. Buz gibi geçen dakikaların ardından otobüs geldi ve boş yere hemen oturdum. Çantamda ağır olduğu için bunun bir mucize olduğunu düşündüm. Fakat sadece 5 dakika geçene kadar. Benim bindiğim duraktan sonra iki durak geçmişti ve bir engelli bay gelmişti. Tabi rahatımı düşünemezdim hemen kalkıp yer verdim ve kendimi daha mutlu hissettim..
Hoş geldin oğlum! Sana çok güzel bir haberim var! Merak ediyor musun?
Annemin bir şey söylerken bu kadar lafı uzatmasına sinir oluyorum çünkü merak ediyorum. Çünkü annem hep güzel haberleri böyle uzatarak söyler.
-Hadi anne söyler misin, nedir bu haber?
-Baban ile konuştuk ve 2 günlüğüne tatile gideceğiz. Ama okulunu aksatmanı istemiyoruz ve hafta sonuna denk getireceğiz.
-Vay! Harika bir haber ama yemek yemezsem sanırım tatili göremeyeceğim anne!
Güler yüzle atıldı annem;

-Hemen yemek geliyor gidip ellerini yıkamalısın.
Tamam, anne teşekkürler.

Yemeği yedikten sonra odama gittim. İlk günden hiç bitmeyecek kadar ödev verdiler. Yapmaya başlarken bugün olanları düşündüm. Sanırım biraz kaba davrandım okuldakilere. Eski okulumu özlemiştim ve yeni düzene alışamadım. Belki bu hafta içerisinde daha çok alışırım. Umarım öyle olur. Biraz düşünerek biraz yazarak ödevin yarısından fazlasını yapmıştım. Mola vermeyi hak ediyordum. Tam odamdan çıkacaktım ki camımdan gelen bir ses. Biraz ürktüm ama dönüp baktığımda sevimli uzun tüyleri olan bir kedi gördüm.
-Ne kadar sevimli bir kedisin sen!

Camı açtım ve kedinin yumuşacık tüylerini sevdim. Kedinin boynunun altını sevince bir tasmasının olduğunu fark ettim. Üstünde numara yazıyordu. Sanırım kedinin sahibi vardı ve buradan iletişime gireceğiz. Aslında pek sevinmedim. Kız kardeşim Damla kedileri çok severdi. Ve bende bu güzel kedinin sahibi olmak isterdim. Numarayı kâğıda yazdım ve odamdan çıktım.
-Merhaba aile ben gel...
Konuşmamı bitiremeden gözüme bir şey takıldı kapının önüne biri patenlerimi çıkartmıştı. Sanırım annem ayakkabılıkta durmasını istemiyordu. Salona girdiğimde kız kardeşim damlanın bacağı kanıyordu. Hemen yanına oturdum.
-Ne oldu bacağına Damla? Neden ağlıyorsun?
-Abi, paten sürerken duramadım duvara çarptım.

- Anlayamadım, şaka değil mi bu? Sana patenlerimi kullanmaman gerektiğini söylemiştim Damla.
Fakat şuan ağrısı vardı ve canı acıyordu. Bu nedenle konuyu uzatmadım ve
- ‘‘Önemli değil. Sen iyi ol yeter ’’ dedim.
Kız kardeşim çok öncesinde yine patenden düşmüştü. Bu nedenle annem ve babam ona paten sürmeyi yasaklamıştı. O gün bu gündür bende paten sürmüyordum.
Konuyu dağıtmak için hemen söze girdim;
- Anne babam nerede?
- Oğlum babanın çok önemli toplantısı vardı bugün. Bu sebepten ötürü baban gecikecek.
Babam holding yöneticisiydi. Herkes ona Faruk Bey derken bana değişik geliyordu. Çünkü babamın ikinci adı olan Yılmaz ismini biz evde daha çok kullanıyorduk.
- Peki anne. Telefonunu alabilir miyim?
- Nedenini öğrenebilir miyim Mert?
- Anne biliyorsun ki telefonum bozuldu. Sadece arkadaşımı arayıp bu hafta sonu olan tatil planımı paylaşacağım.
- Anladım. Tabii ki alabilirsin.
        Hemen telefonu aldım ve odama girdim. Kapıyı kapattım ve kilitledim. Yalan söylemeyi sevmem ve huzursuz olurum. Fakat yapmak zorundaydım. Odama girdiğimde kedi yatağımın üzerine çıkmış bir sağa, bir sola dönüyordu. Çok komiğime gitmişti. Kâğıda yazdığım numarayı hemen telefonda çevirdim ve aradım. Bunu annem biliyorken yapmalıydım, yanlış yapıyordum.
- Alo?
Telefonu açtılar. Ya kediyi almak isterse? Ama kedi onlarındı. Ne yapmalıyım.
- Alo? Cevap verecek misiniz?
- Eee, merhaba.
- Merhaba.
- Ben odamda oturuyorken bir kedi geldi camıma. Açık kahverengi tüyleri vardı çok….
- Hey! Siz benim kedimi bulmuşsunuz. Çok teşekkür ederim. Bu arada benim adım Görkem. Vereceğim Adrese yarın getirebilir misiniz kediyi?
- Tabi neden olmasın? Adresi alayım.

EngelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin