Sabahın yedisinde çalan alarmıyla yatağından uçarcasına kalkmıştı Yixing. Uygulama sınavı olduğu için önceden okula gidip hazırlık yapmak istiyordu. Banyoya girip hızlıca sabah rutinlerini halletti ve odasına döndüğünde dolabının kapaklarını açıp kıyafetlerini hızlı bir taramadan geçirdi.
Hava sıcaktı bu yüzden bordo bir tişört ve altına giyeceği siyah kotunu alıp üzerini değiştirdi. Aynanın karşısına geçtiğinde dün eve dönmüş olan Yifan aklına gelmişti.
" Acaba uyandı mı?"
diye mırıldanırken saçlarına şekil verip gözüne ince bir eyeliner çekti. Bunun çekici durduğunu düşünüyordu.
Odasının kapısını açtı ve karşıdaki odanın kapısına bir süre baktı. Yifan'ın odasıydı ve o odaya daha önce çok kez girmişti. Kapıya yaklaşıp kulağını kapıya dayadı ve ses gelip gelmediğini kontrol etti. Herhangi bir ses duyamayınca geri çekilip merdivenlere yöneldi ve sessiz adımlarla aşağı indi.
Kahve makinesinin sesini duyduğunda Junmyeon'un uyandığını düşünerek hızlıca mutfağa geçti."Günaydın!"
Heyecanlı bir şekilde söylediğinde karşısındakinin Junmyeon değil abisi Yifan olduğunu gördü ve tekrar kendini utandırmayı başardığı için beyninde kendisini bir ipe asıp sallandırdı.
Yavaşça tezgahta tost hazırlayan Yifan'a yaklaştı. Ona dönüp gülümsediğinde içinden gülümsemesi hakkında birkaç yüz tane güzel övgü kelimesi geçirmişti bile."Günaydın Xing.. Nasılsın?"
Kısa bir yüz yüze diyalog olmuştu bu. Çünkü Yifan tostunu hazırlamaya devam etti ve sanırım aç karnı Yixing'in onun yüzünü görme istediğinden birazcık daha önemliydi.
"İyiyim... Çok iyiyim, fazla iyi..."
Ve yine... Sadece sakin olup konuşmalıydı işte. Normalde tanıştığı insanlarla rahat iletişim kurardı ve çoğu insan onu severdi. En azından öyle söylüyorlardı. Ama Yifan'da çekingen olmasını sağlayan bir taraf vardı. Belki de ev arkadaşının abisi olması onu tedirgin eden ve düşündüren bir etken olabilirdi.
Yifan'ın uzun boyuyla ve seyretmesi hoş fiziğiyle tezgahta uğraştığını izlemeyi bırakıp dolabı açtı ve kendine bir çilekli süt alıp çantasına koydu Yixing.
"Ben.. Sınavım olduğu için çıkmalıyım."
Yifan ona döndüğünde eğilerek selam verdi Yixing. Hiç beklemediği bir şekilde Yifan ona yaklaştı ve saçlarını karıştırıp iç eriten gülümsemesiyle konuştu.
"Başarılar Xing. Umarım güzel geçer."
Yaklaşık bir on beş dakika geçmişti. Yixing otobüste okuluna gidiyordu ama sanki Yifan'ın eli hâla saçlarının arasındaymış gibi hissedip etrafa gülücükler saçıyordu. Hadi ama... Onun sorunu neydi ki? Bir günde bir insandan bu kadar etkilenmesi fazla ilginçti.
Yifan kahvaltısını hazırlayıp televizyonun karşısına geçti ve haberleri açıp izlemeye başladı. O sırada Junmyeon hazırlanmış bir şekilde merdivenleri indi ve abisine selam verip koşturarak evden çıktı. Yifan Kore'ye gelmeyeli üç yıl olmuştu ve çevreyi gezmek istiyordu. Tabi bazı kişileri de görmeyi...
Bunları düşünürken kahvaltısını bitirdi ve duşa girip ılık suyla vücudunun gevşemesine izin verirken evlerindeki gamzeli çocuğu düşündü. Xing... Fazla tatlıydı.
Yixing sınavı bittiğinde rahat bir nefes aldığını hissetti. Bu onun bitirme sınavıydı ve birkaç küçük aksaklık dışında her şey harika gitmişti.
Denediği yeni tavuk yemeği, sunumu ve tekniği hocaları tarafından büyük övgü almıştı. Okul hayatının bitecek olup iş hayatına atılacak olması da onu ayrı mutlu ediyor aynı zamanda endişelendiriyordu.
Önlüğünü çıkarıp özenle katladı ve çantasına yerleştirip okuldan ağır adımlarla çıkarak otobüs durağına yürümeye başladı. Hava sıcaktı ve insanlar bu sıcak havanın tadını çıkarıyordu. Etrafta koşturan çocuklara bakıp gülümsedi Yixing. Çocukları çok severdi ve hep bir çocuk sahibi olmanın hayalini kurardı.
---
Yifan duşun ardından üzerine birkaç parça geçirip kendini hızlıca dışarı atmıştı. Onunla görüşmek istiyordu, fazla özlemişti.
Garaja doğru yürüdü ve Junmyeon'un arabayı almadığını görünce sevinerek arabaya bindi. Yola çıktığında telefonundaki uzun süredir aramadığı numarayı tuşlayıp kulaklığını taktı. Çalıyordu.
"Alo, Yifan?"
Hem heyecanlı hem de şaşkın olan bir ses duyuldu kulaklıktan.
"Benim Baek. Nasılsın?"
Onun sesini özlemişti.
"Cidden sensin... Ben iyiyim. Ya sen? Bu kadar zaman sonra aramış olman.. şaşırttı."
"Şaşırdığını biliyorum. Kore'deyim ve şu an sana geliyorum."
Bir süre hattan homurdanma sesleri gelmişti. Yifan tekrar konuştuğunda Baek hızlıca cevap verdi.
"Bekliyorum Yifan."
Telefonu kapattığında gaz pedalına daha çok yüklendi Yifan ve köşeyi döndüğünde karşısına çıkan limon sarısı, iki katlı küçük evin önüne park etti. Yanındaki koltuğa bıraktığı paketi alarak arabadan indi ve evin kapısına ulaştı.
Birkaç dakikayı tereddüt içinde geçirse de zile basabilmişti. Baekhyun'u gerçekten özlemişti.Kapı açıldığında birkaç saniye birbirlerini incelediler ve Baekhyun'un daha da güzel olduğunu düşündü Yifan. Baekhyun'un aklından da çok farklı şeyler geçmiyordu. Evet, Yifan hep yakışıklıydı ama yüzündeki karizmatik ifade ve o geniş omuzlar... Baekhyun onu özlediğini hissetmişti.
"İçeri gel Yifan..."
"Teşekkürler..."
Fazla mı resmi olmuştu yoksa araya giren zaman mı onları bu şekilde konuşmaya itiyordu emin değillerdi ama içeri geçip tekrar göz göze geldiklerinde Yifan dayanamayarak kollarını küçüğün etrafına doladı.
"Seni özledim Baek. Çok özledim..."
Baekhyun sessiz kalma hakkını kullanarak sıcak kucaklamaya karşılık vermişti. Gözlerinin dolduğunu hissetti.
Yifan'ın ona ilk kez 'Seni seviyorum' deyişi gelmişti aklına, onu ilk kez öpüşü. Ve hemen ardından ayrıldıkları ve şimdi başka biriyle birlikte olduğu geldi. Yavaşça Yifan'ın kolları arasından çekildi ve eliyle koltuğu işaret edip o oturduğunda yanına oturdu."Uzun zaman oldu Yifan, bu zamana kadar neler yaptın? Neden hiç aramadın beni?"
Baekhyun gerçekten merak ediyordu. Çünkü onlar sorunlu ayrılan bir çift değildi. Yifan gitmesi gerektiğini söyleyip gitmişti.
Yifan derince bir nefes aldı ve Baekhyun'un dizleri üzerinde duran elini avuçlarının arasına alıp onun gözlerine baktı.
"Ben Kanada'da yaşadım Baek. Üç sene oradaydım ve bir şirkette çalışıyordum. Birden gittim biliyorum, seni üzdüm. Ama tekrar buradayım, yanındayım. Ben.. tekrar seninle olabilmek için döndüm meleğim."
Böyle seslendiğinde Baekhyun titrediğini hissetti ve gözlerini Yifan'dan kaçırarak elini yavaşça ellerinin arasından çekti.
Baekhyun onu çok sevmişti ama artık ona karşı o tarz duygular beslemediğini düşünüyordu. Onun bir sevgilisi vardı."Yifan.. Hayatımda biri var."
Şaşkınlıkla dudakları aralanmış bir şekilde bakıyordu ona Yifan. Nasıl yani, meleği başka birini mi seviyordu? Üç yıldır tek bir saniye aklından çıkarmadığı insan onun yerini dolduracak birini bulmuştu yani.
Yifan oturduğu yerden hızla kalktı ve koltuğun kenarına bıraktığı hediye kutusunu alıp ona uzattı."Tebrik ederim Baekhyun. Mutluluklar dilerim."
Baekhyun tedirgin bir şekilde hediye kutusunu alırken Yifan'ın yüzüne baktı. Çenesi kasılmıştı ve göz bebekleri küçülmüştü. Onun sinirlendiğini görebiliyordu ama üstelemedi, deşmek istemedi eskiyi.
"Teşekkür ederim Yifan..."
Ve Yifan Baekhyun'un onu yolcu edip etmemesini umursamadan evden çıkıp arabasına binmişti. Şu an alkole ihtiyacı vardı hem de çok fazla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PREVARICATOR
FanfictionSaf duygularını kullanması için izin vermişti ona. Her şeyi kirletip, aşkı tüketmesi için... Tekrar tekrar denedi bir bütün olmayı. Her seferinde farklı yerden koptu ip. Ve eline takılan düğümler kanattı parmak boğumlarını. Tükendi duygular teker t...