- Yağan yağmur omuzlarını ıslatmaya başlamıştı, yürümeye devam etti. Zaten gideceği yere az bir mesafe kalmıştı. -
Asıl adı David Carrison olan bu adam yalnız birisiydi. Geniş omuzları üzerinde duran kırmızı deri ceketi ile tanınıyordu. Hafif koyu saçları ve kahverengi gözleri vardı. Uyruğu bilinmiyordu bunun yanı sıra bir ailesi olup olmadığı, bir karısı veya sevgilisinin var olduğu ya da olmadığı da bilinmiyordu. Yani bir renk olduğu belliydi, ancak hangi renk olduğunu henüz kendi dahi çözememişti. Yaşı 19 ila 21 gösteriyordu, sakalları seyrekti. Ancak kararlı yapısı ve sert bakışları onu öne geçiren şeylerdi. Belirli bir aksanı yoktu, bir kaç dil biliyordu ancak onlarda da gramer bilgisi yoktu. Bilinen bir iş sahibi değildi ama kaldığı bir yer ve motorsikleti vardı, kaldığı yer ise yine bilinmiyordu.
... Az sonra sola döndü ve dar bir sokağa girdi, sağına baktığında ex alış-verişi yapan bir kaç kız gördü. Yürümeye devam etti, bir bar kapısının önünden geçerken karşıdan gelen mercedes sürücüsüne baktı, gece vakti güneş gözlüğü takıyordu. İlerledi ve bir marketin girişinde bulunan durağa doğru gitti. Birkaç saniye içinde yönünü değiştirdi ve metro istasyonuna inen merdivenleri kullanmaya başladı. Sola döndüğünde durdu, ayak seslerine göre konumunu aldı ve hemen arkasından gelen adamın yakasından tutup sarsarak duvara vurdu.
" Satıcının orda peşime takıldın, ilerlediğimde mercedes sürücüsünün içinde yansıman devam ediyordu. Üzerinden çok geçmeden durakta ki camda belirdin. En sonunda ise ölümüne ayak seslerini duyurdun. Şimdi konuş, ölümü kovalamanın sebebi nedir? "
Yutkundu adam, konuşmak için ağzını açtığında bir yumruk yedi suratına. " Bir iş için geldim " dedi ve ekledi " zor bir iş değil, ancak yüksek miktarda kazancın olacak. "
David suratına bakarken adam tekrardan konuşmaya başladı " adını duydum David, bu işi halledecek kapasiten var. " Durup düşünüyordu David ancak bir eli hâlâ adamın yakasındaydı, sağ eliyle saçlarını karıştırdı ardından adamın burnuna ikinci yumruğunu vurdu. Adam bayıldı, David adamın cüzdanından birkaç yüzlük aldı ve cebinden çıkarttığı bir kalemle yüzlüğün üzerine bir şeyler yazdı. Parayı adamın cüzdanına sıkıştırdı ve cüzdanı adamın gömlek cebine koydu, bir kaç tokat attıktan sonra uzaklaştı.
Adam ayıldığında burnunda büyük bir sızı vardı. Ayağa kalktığında yalpaladı ve merdiven korkuluğuna tutunarak uzaklaştı, taksiye para vermek için cüzdanını çıkarttı paranın üzerinde yazan bir numara vardı, kendisi yazmamıştı. Telefonuna kaydetti bu numarayı ve paranın arka yüzüne çevirdi. Bir not vardı;
" Zekisin, ama ben daha zekiyim. "
Bu sırada David' in telefonu çaldı. Açtığında bir ses direk konuşmaya başladı;
...
- Neredesiniz bay Zeki?
David: Burnun nasıl? Hehe.
- Komik değil ancak bilmeniz için söylüyorum, bir çatlak var. Şimdi yerinizi söylerseniz bu işi konuşmak istiyorum.
David: Stark Plazası 24. Kat ve no156
- Elbette he... Bir dakika, evimi nereden biliyorsunuz
David: Zekisin, ama ben daha zekiyim.
...
David motoruna binmek için merdivenlere yöneldi. Az sonra aşağı varmıştı, motoruna bindi ve anahtarı çevirdi, güçlü motor sesi ile uzaklaşmaya başladı.
İstikameti belliydi, yaklaşık onbeş dakika sonra varmıştı bile. Stark Plazası... Adı bile ihtişamlı diyerek iç geçirdi, merdivenleri kullanmaya başladı ve 24. Kata varması yaklaşık on dakikasını aldı. Kapıyı çaldı ve kapı açılınca seslendi " Merhaba bay Collin " ve eliyle Bay Collinin kimliğini uzattı. Collin şaşkınlığını gizlemeye çalışıyorken zorlanıyordu. Sessizliği bozdu David ve söyledi
David: İş konusacağız diye biliyordum.
Collin: Konuşacağız evet, çay mı istersin yoksa başka bir şey mi?
David: Para..
Collin: Her şeyin bir zamanı var elbette, çay koyuyorum o zaman.
David: Bak cidden buraya çay partisi vermeye gelmedim konuşmaya başlamazsan başka bir iş verecek durumun kalmayacak.
Collin: Basit bir bankacı öldürmeni istiyorum, çok zor bir iş değil öyle değil mi?
David: Bu basit bankacının bir ismi var mı?
Collin: Zigor Citalleva, Plore bankasında çalışıyor.
David: Ne!? Zigor Citalleva orda çalışmıyor seni salak, o oranın sahibi.
Collin: Dediğim gibi basit bir iş, eğer halledersen bankada ki paranın %25 i senindir.
David: %25? ... Elbette bu çocuk oyuncağı bir iş olacak listemi sana yollarım.
Collin: Bir dakika bana ulaşman sana kartımı vereyim.
David: Sana istediğim an ulaşabilirim.
David kapıya yöneldi çıkmadan önce Collin' e gülümsedi. Collin yapmacık bir şekilde karşılık verdi bu David' i daha çok güldürdü. David aşağı indi ve yine motoruna bindi ancak güzergah bu sefer ev değildi, bir restoranda girip tabureye oturdu ve siparişini verdi. Garson kıza bakıp seslendi;
David: Hey Dorathe!
Dorathe: Adımı nereden bildiğinizi bilmemin bir sakıncası var mı?
David: Ben bir kahinim. El falına bakmamı ister misin?
Dorathe: - Elini uzatarak - neden olmasın?
David: Yakın zamanda bir yol var evet. Ve sanırım bu yol... Evet evet çok yakın, sanırım mutfağa doğru. Yemeğimi getirmeye ve yaka kartını düzeltmeye ne dersin?
Dorathe: Büyük bir pisliksin!
David: Sadece gözlem...
Yemeğini yerken etrafı süzüyordu, saate baktı, bir hayli geç olmuştu vakit. Masaya 12$ bırakıp " Üstü kalsın " diye seslendi. Dorathe suratını ekşiterek " Bir üstü yok " bunun üzerine David güldü
- Bu yüzden kalsın..