FOREVER SECRET

1.3K 12 1
                                    

         Cumartesi sabağı Harry ile kaldığımız evin yatak odasında Eleanor’un aramasıyla uyanmak zorunda kaldım. Bu çok boktan bir his. Neden bende her insan gibi uykumU alarak uyanmıyorum. Ya da aşk dolu bir öpücükle uyandırılmıyorum da telefonumun son ses One Thing’i çalışıyla uyamıyorum? Harry’nin çıplak vücudunu üzerimden yavaşça ittim ve telefona doğru uzandım. Evet doğru duydunuz Harry Styles Çıplak vücudu ve aynı yatak. Güzel bir denklem. Off şimdi de Harry’nin uyanmaması için banyoya kadar gitmem gerekecek. Bilirsiniz Harry uykusundan uyandırılınca çok sinirli olur. Özellikle uykusunu alamamışsa. Zaten malum gece çok yoruldu. Ahh! Hemen fesat düşüncelerinizi bir kenera atın sadece çok geç uyudu. Aslında hepimiz çok geç uyuduk çünkü gece MTV ’ dey dik.. Maalesef.  Onun imzasını taşıyan boxerımı giydim ve ebebeyn banyosuna doğru gittim. Kapıyı sessizce kapadım. Bu kadın neden bıkmıyor? Ne kadar da ısrarcı. Sonunda telefona cevap verme lüksünde bulunmaya karar verdim. “Günaydın koca poplum.” Bu kendini ne sanıyor da bana ‘koca popolu’m’  diyebiliyor. Ne yani sigortalı popo’cuğum gereğinden birazcık büyük diye hemen koca popolu damgası yemek mi lazım? Saçmalık… “Aslında sen arayana kadar halen mışıl mışıl uyuyordum El.”  “Özüyy dileyim askım.” Ovv lütfen bana çocuk taklidi yapıyorum deme. Çok… çok… itici. Evet, kelimem bu. Çok itici oluyor.  “Önemli değil.” “Neden bu kadar soğuk davranıyorsun Lou?”  Sence ? Sabahın köründe, sevgilimle mışıl mışıl uyurken beni kaldırıyorsun. Sonra da neden soğuk davrandığımı soruyor. “Uykum var Eleanor!” Tamam sesim biraz sert ve yüksek çıkmış olabilir. “Harry konuşmanı istemiyor değil mi?” Piskopat. “N-ne alakası var şimdi onunla? İçerde uyuyor çocuk.” Sanırım pot kırdım. Kahretsin. “İçerde? Sen nerdesin ki?” “Off! Yani odasında demek istedim. Uzatmayı kes!” Son 2 kelime boğazımda düğüm oluşturdu. Sabah sabah hem de uykum varken biriyle kavga edemem. Cevap vermedi. Konuşmamız birden sessizleşti ama kapamamıştı. Bu sessizliği bozmam gerektiğini düşündüm. “ Hem zaten ne olsa senin için suçlusu Harry.” Aman Tanrı’m kavga çıkmamasını istiyorum ama yangına körüklen gidiyorum. Nasıl bir insanım ben? “Nasıl yani şimdide onu bana karşı mı savunuyorsun?” Tabiki de onu sana karşı savunuyorum küçük sürtük. Çünkü o benim sevgilim ama sen sadece reklam amacıyla kullandığım bir kızsın. “ Özür dilerim sevgilim. Yorgunum. Uykum olduğu için… Şeyy…. Boş ver! Akşam sana geleceğim. Seni seviyorum. Hoşça kal bebeğim.” Kabul ediyorum çok 2 yüzlü olduğumu düşünüyorsunuz. Bazen ben bile öyle olduğumu düşünüyorum.Telefonu kapayıp arkamı döndüğümde karşımda  sadece koyu yeşil bir boxer giyen Harry Styles duruyordu. Ve birazcık da sinirliydi. “Heyy! Uyanmışsın. Günaydın.” Olabildiğim kadar sevimli olmaya çalıştım. O ise ellerini göğsünde birleştirdi. Ve bir de homurdandı…  “Şey… Konuşmamızın ne kadarını duyduğunu sorabilir miyim?” “Tabiki… Hmm… En son akşam ona gideceğini söylüyordun. Ve şey… Onu çok sevdiğini vurguladın.” “Ha-Harry!” Ahh! Tabiki de cümlemi tamamlamama izin  vermeden banyoda çıktı. Ne yapmamı bekliyordu ki?” Evet tabiî ki de Harry’i savunuyorum seni küçük sürtük. Çünkü o benim biricik aşkım sen ise barlardaki satılık vücudlardan birisin.” Gibi şeyler söylememi bekliyordu sanırım. Ama bizim bir sırrımız vardı. Ve bunu ona söyleyemezdim. Ondan nefret ettiğimi veya her gece onu öldürmek için bin bir fantezi kurduğumu da söylemezdim. Harry’nin aksine çabucak aşağıya inememiştim. Çünkü Harry’nin pek hoşlanmadığı ama benim yapmak zorunda olduğum bir şey için geciktim. Evet. Giyinmekten bahsediyorum. Çok büyük bir aceleyle giyindim. Sanırım eşortmanlarımı giydim. Bunu bile fark edemiyorum. Sonunda onu oturma odasında buldum. Yanına oturduğumda bana bakmadı bile. “Hey Harry…. Harry… Harry bana cevap ver!” Ona bağırdım. İlk defa ona bağırdım ama gerçekten liseli ergen kızlar gibi trip atmayı kesmesi lazım. Bir süre hiç bir şey söylemedi. “Sa-sana Eleanor cevap versin.”Şuan şoka girdiğimi itiraf etmeliyim. Harry neden bu kadar çocukça davranmaya başladı ki? “Biraz yetişkin olur musunuz Bay Styles? Ahh! Pardon. Halen sivilceleri çıkan birine bu söyleyemezdim.

         Ayağı kalktı ve daha yakınıma oturdu. Artık aramızda sadece milimler vardı. Vücudumu ateş bastığını itiraf ediyorum. Çünkü o çok ateşli ve bana bulaştırıyor. “Sana bir şey sormak istiyorum.” Gözlerini benimkilere kenetledi. “Bir gün. Bu ilişki olayını… Yani bizi tüm dünya öğrendiği zaman Eleanor’a tekmeyi basacaksın değil mi?” “Ne yani turşusunu kurmamı mı bekliyorsun?” Sahiden neden böyle bir şey sormuştu ki? “Dalga geçme.” Gözlerini benden ayırmadan dudağını ısırdı. Gözleri her zamankinden daha farklı bir şekilde parlıyordu ve dişleri… Onlar acaba elmastan yapılma mı ? Kollarını belime sardı ve kulağıma eğildi. “Seni seviyorum. Bunu biliyorsun değil mi?” Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. O kadar tahrik olmuştum ki sadece kafamı sallamakla yetindim. Gözlerini benimkilere dikmişti. Sağ elimi belimden çekti ve bu seferde yüzümü kavradı. Bu hareket çok hızlı olmuştu. Sıcak nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. Bu muhteşem bir şeydi. “Sen de beni seviyor musun?” Kafamı salladım. Ama bu onu çok tatmin etmedi sanırım. ”Söyle.” “Beni sevdiğini söyle.”  “Se-seni seviyorum Harry.”  “Bir daha.” Israrcı. “Seni… Seni seviyorum. Hem de biliyor musun? Çok seviyorum.”   “Bilmiyordum. Söylediğin için teşekkür ederim.” Buna inanmamı beklemiyordur umarım. O bahsettiğim sağ eli bu sefer de saçlarımda geziniyordu. Aniden boynumdan bastırarak beni öpmeye başladı. Daha yeni kalkmasına rağmen çok güzel koktuğunu söyleyebilirim. Bu bir öpüşme değildi. Sadece küçük bir öpücüktü.Ama  çok uzun olacakmış gibi davrandı. Eliyle yanaklarımı sıkarak “Lou’cuk kahvaltı etmemiz lazım. Sevgili Harry’n acıktı.” Kahretsin. Midesi bu anı mahfetti. Hızla aşağıya indi. Halen olayın şokunda olan ben kendimi sıcak suyun içine attım. Keyif yapabileceğimi düşünmüyorum çünkü aşağıda yemek yememizi bekleyen bir yakışılı var. Banyodan çıktıktan sonra belimde havlu ile aşağı indim. Mutfağa girdiğimde Harry kesme tahtasında bir şeylerle yaşam mücadelesi veriyordu. Buzdolabını açtım ve orada su arıyordum. “Hey acaba Eleanor’u da mı çağırsak kahvaltıya?” Buzdolabını kapayıp arkamı döndüğümde elinde bıçakla Harry’i gördüm. Başını sola yatırmıştı ve piskopat bir şekilde gülümsüyordu. “Deşerim.” Kahkaha atmaya başladı. Ahh bunu yapmasını ne kadar isterdim anlatamam. Onun o mükemmel kahkahasını doya doya izlerken aniden kapı çaldı. Tam kapıyı açmaya giderken omzuma dokundu “Hey dur. Aklıma komik bir şey geldi... 'Eleanor kahvaltıya gelmiş'.” Gülümsedim ve kapıyı açtım. Karşımda elinde Starbucks poşetleriyle Elanor duruyordu. KAHRETSİN.

FOREVER SECRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin