LACK OF CONFIDENCE

277 15 1
                                    

"Sonuç olarak ben…  Ben… Louis William Tomlinson'ım." Dalga geçtiğimi falan düşünüyor sanırım. Aniden gözüm salondaki televizyona takıldı. Eleanor'un konuşmalarını ve bana seslenişlerini duymamazlıktan gelerek koşar adımlarla salona ilerledim ve televizyonun kumandasını aramaya başladım. Kumandayı bulduğum zaman sesi en yüksek seviyeye getirdim. Televizyon da gördüğüm facia gerçek mi? İnanamıyorum. Bu kadarını da yapamaz. Hayır Harry bunu Yap(a)maz!

Televizyonda gördüğüm şey beni derinden incitmişti. Tamam belki bunu biliyor olsam böyle hissetmezdim. Ama orada Taylor ile el ele ve ben neler olduğunu ? O sürtüğün elinden neden tuttuğunu bile bilmiyorum. Çok yüksek sesle haykırmak istiyordum. Herkes beni duysun. Ama maalesef yanımda Eleanor varken bunu yapamam. Ben şaşırmış bir vaziyette ekrana kilitlenmişken Eleanor'un yanıma geldiğini bile fark etmemiştim. Sol kolunu omzuma dayayarak benle konuşmaya başladığı zaman anca burada olduğunu anlamıştım. Ne dediğini gerçekten dinlemiyordum. Zaten dinlemeye çalışsam da pek anlayabileceğimi zannetmiyorum. Şuan ki durumum malum. Son cümlesi beynimde yankılanmaya başladı. Neden bir anda onu dinlemeye başladım ki. Dinlediğim kadarı beni üzmüştü. 'Ne hoş artık çifte randevulara çıkabiliriz!'  Bunu çok içten ve sevinçle söylemişti. O çok mutluyken benim gözlerimin dolması ona garip gelmişti sanırım. Yanağımın ıslandığını hissettim. Pardon sadece Eleanor öpmüş. "Bu kadar ifadesiz olmanı anlamıyorum. Sevinmen gerekmez mi?"  Bu söylediği bana çok mantıksız geliyor. Neden benim sevinmemi bekliyor ki? Doğru. Küçük sırrımızı bilmiyor. Hemen Harry'yi aramam lazım. Ama yapamam. Onu arayamam. Bu çocuğun güzel bir derse ihtiyacı var. Ve bu demek oluyor ki benden güzel bir trip yiyecek. Yaklaşık 1-2 hafta kadar bir süreyle tabi ki. Midem bulanıyor, başım şiddetli bir şekilde ağrıyor ben ben neler olduğunu bilmiyorum. Şuan çevremdeki herkesin konuşmaları ki sadece Eleanor var. Herkesin konuşmaları kafamın içinde yankı yapıyor ve çok yüksek bir ses kargaşasına dönüştürüyor. Yanımdan duran tekli koltuğa kendimi atmakla başladım. Şuan üzerimdeki her şeyi parçalayıp soğuk suyla dolu bir küvete girip vücuduma işkence yapmak istiyorum. "Eleanor gider misin haya-?" "Ama loui-…" "Çabuk çık bu evden seni kahrol asıca." Çok mu ağır davrandım acaba? Ama yalnız kalmaya ihtiyacım var. Tek başıma düşünmeye. Gerçek şu ki  hiçbir şey hissetmiyorum. Ne aşk, ne acı, ne şehvet ne de mutluluk. Hiçbir şey. Hayattan kopmuş gibi hissediyorum. Tek düşünebildiğim… Aslında düşündüğüm hiçbir şey yok. Düşünemiyorum bile. Arada bir nefesim tıkanıyor ama geçiyor.  Eleanor'un çığırmasıyla hayata yeniden döndüm. Bu kız evden gitmemişmiydi. "Lanet olsun Lou. Çok kabasın!" Koltuğun üzerindeki Prada çantasını alıp koridora doğru koşmaya başladı. Sonra da sesli bir kapı sesi. Sanırım artık evde yalnızım. Televizyonu kapadım ve tüm evin ışıklarını söndürdüm. Odama gidip sabah dağılan yatağa boylu boyunca uzandım. Artık tavanla kesişiyorduk. Yalnız hissetmeme rağmen tek başıma olduğuma seviniyorum. İyi ki karanlıktan korkmuyorum. Yoksa böyle durumlarda başka nasıl sakinleşebilirdim ki. Tamam biraz düşünme vakti geldi. Olanlar şu; sabah Harry ile fingirdedik sonra Eleanor ile yiyişmeye başladık. Bu marul bizi gördü sonra da kapıyı çarpıp evden çıktı. Her şey çok açık.  Ama Taylor? Artık düşünmek istemiyorum. Sanırım biraz uyku iyi gelecek.

Derin bir gıcırtı sesiyle irkildim. Saat kaçtı acaba? Perdelerin kapalı olmasına rağmen havanın daha aydınlanmadığını anlayabiliyordum. Odada bir siluet belirdi. Uzun bir siluet. "Uyuduğunu sanmıştım?" Sesin kimden geldiğini öğrenebilmek için yataktan doğrulup arkama döndüm. Ama o kadar kaloriyi boşuna harcamışım. "Hey!" Arkamı döndüm ve yine eskisi gibi yatmaya başladım. Sola dönmüştüm. Bacağımın arasındaki sıcak yorgan kış ayında üşümememi sağlıyordu. Ve sarıldığım beyaz kuş tüyü yastık ise yalnız hissetmemek içindi. Her parça birbirini tamamlıyordu. Her şey yanımda o varmış gibi hissetmem için tasarlanmıştı. Yatağımın köşesine oturduğunu hissettim. Çünkü yatak sağ tarafa doğru biraz çöktü. Yanımda olmasını istemiyorum. Ve hatta onunla aynı evde bile olmak istemiyorum. Ve daha da hatta yarın yeni bir ev arayışına bile çıkabilirim. Ama o zaman aramız çok fazla açılır ve bu -sadece- grup için hiç iyi olmaz. Hem zaten ben onsuz tek başıma soğuk bir evde ne yapabilirim ki? Evet cevabınızı duyar gibiyim. Hiç bir şey diyorsunuz. Ama yapacak bir şeylerim var. Eleanor'u ararım ve tüm gün yiyişiriz. Canım sevgilim benim. Tamam sadece şaka yapmıştım. Sakin olun ve içinde o kadar ağır küfürler olan lafları ağzınızda biriktirmeyi kesin. Elini vücudumda gezdirmeye başladı. "Konuşmuyor muyuz?" 'Evet adi herif seninle konuşmuyorum. Sende benimle konuşmazsan iyi olur. Yoksa gözünde geniş ve büyük bir morluk oluşur.'  Gibi bir şeyler söylemek isterdim fakat biliyorsunuz konuşmama kuralı aldım. Ona kızmayacağım, bağırmayacağım veya zarar vermeyeceğim sadece ona tek kelime bile etmeyeceğim. Bu onu cezalandırır değil mi? Umarım yaptığından pişman olur. "Demek ki benimle konuşmuyorsun. Öyle olsun BooBear. İyi geceler." Konuşmayacağım, konuşmayacağım … Of Hayır. Asla, asla ve asla konuşmayacağım. Yarın sabah bunu unutmuş bir şekilde uyanacağıma eminim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FOREVER SECRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin