Seth
Kız kardeşim yerde açısından dolayı çığlık atıyordu ve ben evin heryerini kapatmakla ve sokakta olanları kontrol etmekle meşguldum. Karşı komşunun lanet çocuğu kardesimin çığlıkları başlar başlamaz devleti (hükümet i polis departmanını) aramış olabilirdi çünkü iç güdülerim sadece bir kelime söylüyordu ve etrafı mor görüyordum... Kardeşimin çığlıkları arasına bir yeni ses eklendi "Polis sirenleri." Yere eğildim ve kapının arkasında bir taş çıkmasını rica ettim sonra kız kardeşime döndüm çığlıkları kesilmiş ağlıyordu "Sadece sakin ol burdan gidiyoruz Aurora." Ona sarılıp Lanet olası polislerin kapıyı çalmasını bekledim. "Seth Sullivan o kapıyı derhal aç." "Memur bey bir sıkıntı mı var?" "Evet şu kapıyı aç..." "Yoksa?" Kapı zorlaaya başladı. "Azizlere selam söyle Moruk!" -teleport sesi (sizin hayal gücünüze kalmış)
Işınlanmıştık ormanlık alan ve göl olan bir yere anılarımda bir yere sahip olmalıydı yoksa buraya ulaşmak için görüş alanımda olmalıydı.
(Nede olsa bir taşın içine ışınlanmak istemezsiniz denemişliğim var zor anlardı)
Aurora ayağa kalktı "Nerdeyiz?" "Hmmm... Güvende??" Dudaklarını büzüştürdü ve kehribar rengi gözlerini kısıp "Hiç açıklayıcı olmadı." "Tek bildiğim ileride bir kulube olduğu." Elimle ormanın içini işaret ettim. Ve yürümeye başladım.
----------------
Bölüm sonu umarım beğenmişsinizdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Olmanın Eşiğinde : Azizler Düşmeli
Fantasyİçinde fırtınalar kopan bir gencin hikayesi.