Aurora
Kulübe'ye varmıştık "Pekâlâ şimdi ne yapacağız??" "Hmm..."
Ağabeyim düşüncelere dalmış belliki plan yapıyordu kulubenin mutfak kısmı koltukların arkasında köşeye denk gelecek şekilde küçük ama gerçekten çok önem verilmiş bir mutfaktı biri küçük diğeri büyük iki buzdolabı vardı önce küçük olanı açtım içinde hangi içkiyi ararsanız bulabileceğiniz bir dolaptı. "Kapat o dolabı eeee... Yaşın küçük?" Ağabeyim bana her güzel bir şey olduğunda kutlama yapardı bu yüzden yaşımı hep unuturdu..."Ben 16 yaşındayım tamam mı!!" "Küçüksün işte? Bak ne diyeceğim istediğin bir birayı aç iki yudum al ve bana kalanını ver." Tamam anlamında başımı salladım biralar dolaba özenle dizilmişti. Elime ilk geleni aldım. "Bu nasıl?" "Heineken güzel seçim." Biradan bir yudum aldım alışkın olduğum bir tat değildi. Abime uzattım. Sırıttı ve aldı. "Ağabeyim dışarıda 21 mavi figür görüyorum." "Ne ne ne!?!? Hızlı olacağını biliyordum ama bukadar hızlı olmamalıydı. "Seni ısınlıyacağım... Bir tapınağa orda usta nerde dersen seni yönlendirirler. Eğer bir sıkıntı olursa sadece saklan..." Aklında bir şey daha vardı. "Tamam mı?" Aklından geçeni söylememişti. "Tamam." Dedim ve dememle bir ışınlandım. Ama bir sıkıntı vardı tapınak yıkılmıştı!▶▶▶
Seth
Aurora kutup ışıkları anlamına gelirdi aslında ismi Nickydi Nefret ettiğim babam seçmişti buna yüzden ona asla Nicky demezdim. O adamdan geriye sadece genlerimiz kalsın istemiştim sonuçta adam yakışıklı birisiydi.
Dışarıdan bir adam bağırmaya başladı oyun oynamak için hoslandığı çocuğa seslenen 8 yaşındaki kız çocuğu taklidi yapıyordu "Sullivaaan..." aynı şekilde seslendim. "Elegaaart." devam ettim "Kaçma sırası size gelmedimi Bay Elegart." "Bilirsin kaçmayı... fazla sevmem. Bana kovalamak daha eğlenceli geliyor." Tatlı bir ses ile "Hanimiş Devletin küçük... İT PARÇASI?!" Bu onu yeterince sinirlendirmiş olmalıydı ayakkabılarımı çıkartıp dışarı çıktım. Devlet ateşli ve barut kullanan silahları kaldırmıştı. Bu yüzden rahatça çıktım. "Seni değil kardeşini Nicky Sullivanı istiyorum..." Dudaklarımı ıslattım "Ona sadece senden pek bir farkı olmayan muhallebi çocuğu babam olacak şerefsiz o şekilde seslenirdi, e tabii kafasını beyzbol sopası ile dağıtmamızdan önce." -Yanlış okumadınız bir zamanlar Elegart ile dosttuk ve babamı onunla öldürdük.- "Komik adamdı. Neyse zorluk çıkarma ve kızı ver!" "Onu kaçtığımız yere götürmek istiyorsan 20 adamın yetmez." "Neden bahsediyorsun burda benimle 16 adam var." "Diğer 5 kişi kim. Umrumda değil işlerini kolaylaştırıcağım." Elegartın üstüne atladım ona ait 15 diğer kişiyi toprağa batırdım ve ışınlandım. Karnımda keskin bir acı vardı kendimi sırt üstü yere attım ve karnıma baktım Elegartın gücünü kullanarak zehirlediğini düşündüğüm bir bıçak karnımdaydı bilincim zayıfladı bir elimde 6 parmak vardı gözlerim karardı toprak beni korumasına almaya başladı...--------
Bölüm sonu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yok Olmanın Eşiğinde : Azizler Düşmeli
Fantasyİçinde fırtınalar kopan bir gencin hikayesi.