DİRİLİŞ ERTUĞRUL

Bölüm 1

    Yıl 1225, yer Kayı Boyu.

Deli Demir ateşe koyduğu demir külçesini çıkarmıştı.O sıralar Ertuğrul da gelmişti. "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah", "Hayydır Allah", "Hakktır Allah". "Demir bile zikrullaha dayanamadı imana geldi."Sen hele bir dur beyim."

Ertuğrul çekici kütüğün yanına koydu, alnında biriken terleri silerken Deli Demir sedirin üzerindeki örtüyü kaldırdı ve güzel bir kılıç çıkarıp Ertuğrul'a uzattı.Ertuğrul kılıcı göz ucuyla süzdü. "Hay maşallah, azraili olacağı düşmana acıdım." "Senin gibi yiğidin elinde haksızlığa uğrayanların sesi olsun,  gazabı olsun inşallah." Ertuğrul kılıcı tekrar kınına koydu."Zülfikar'dan gayrı kılıç, Ali'den gayri yiğit olmaz Deli Demir." "Oy seni veren Allah'a kurban olayım."

Ertuğrul eski pusatının zincirlerini kılıcın kemerinden çıkarıp Deli Demir'e uzattı."Allah aşkına atam Oğuz adına şerefle taşıyacağım." Deli Demir elini göğsüne koyup selam verdi ve kılıcı kütüğe dayadı.Direğe zincirle astığı su testisini kana kana yudumladı."Uzat bakalım elini."Ertuğrul elini yıkayıp yüzüne su çarptı."Hayrola senin cambazlar yine kıpraşıp duruyor." "Ava çıkacağız, hazırlanıyorlar." "Av olacak hayvan mı kaldı bu kıtlıkta?" "Doğru dersin de alpi diri tutan avdır." "Obayı diri tutacak çare bulursak iyi olur." "O ancak yarınki toydan çıkar." "Kış gelmeden bu yayladan göçmezsek hepimizin hali harap, ama sen bir çare biliyorum diyorsan söyle de biz de bilelim ha." "Bu mevzuları en iyi ağabeyim Gündoğdu bilir, istersen sen onla konuş." Gündoğdu ohoho olmaz.O zaten ser verip sır vermez."

Gündoğdu ile Selcan yere kilim sermiş oturuyorlardı.Gündoğdu koynundan çıkardığı bez parçasını yere yaydı.Selcan, Gündoğdu'ya bakıp "Kırk akçe verip aldığın şey bu mu?" "Bunun adı haritadır.""Ne işe yarar?" "Bak şimdi." Gündoğdu parmağıyla kahverengi dağlık bir bölgeyi göstererek "Biz burdayız, aha tam bu dağların olduğu yer." Elini biraz güneydoğuya kaydırıp "Burası Halep, burası Bağdat, burası Şam, burası da sultanın sarayının olduğu Konya." "Sen şimdi sultanların, emirlerin sarayını boşver de oba nereye göçecek ondan haber ver Gündoğdu.Beylerin basireti bağlanmış, babandan ses soluk çıkmıyor.Öyle kamlı baykuş gibi tüner durur otağında." Gündoğdu Selcan'ın elini okşadı ve onun elini haritadaki bir yere bastırdı. "Neresi burası?" "Yarın herkes toyda öğrenecek." "Buldun değil mi?Söyle hadi neresi?"

Ertuğrul yayını ters bir şekilde omzuna asmıştı, atının boynunu okşadı.Gündoğdu onları görüp "Ertuğrul."diye seslendi.Ertuğrul duymamış olacak ki hiçbir tepki vermemişti.Bunun üzerine Gündoğdu daha gür bir sesle" Ertuğrul nereye?"diye sordu. "Ava çıkıyorum abi." "Avın sırası mı şimdi, yarın toy var.""Toy senin av benim olsun abi." "Eyvallah, ama fazla uzaklaşma tez git tez dön."

Doğan Bamsı'nın elindekine bakarak "Hayırdır Bamsı ne o pastırma ava gidiyoruz unuttun mu?"Turgut"Avda seni aç bırakmayız merak etme." "Ava çıkıp da aç kalana yiğit mi denir Turgut, maksat yolda nefsimiz körelsin ya."Ertuğrul"Senin nefsini körelteceksek vay halimize." "Haydi Alpler, Ya Allah."

Amanos Dağları Tapınakçılar Kalesi

Tapınakçılar Kalesi çok büyük ve yüksekti.Tepesinde dalgalanan haçlı bayrağı kaleye heybetli bir görünüm katıyordu.

Kalenin surlarına kara pelerinli bir adam tırmanıyordu.Kalenin çıkıntılı taşlarına basarak kolayca ilerliyordu.Bir ara tuttuğu taş kayınca sendeler gibi oldu.Sonunda görünmeden kalenin burcuna çıkmayı başardı.Haçlıların ruhu bile duymamıştı.Askerin arkasından dolanarak boynunu kesti ve iple boğarak aşağı attı.Haçlı askeri ipin ucunda cansız sallanıyordu.Burçtaki haçlı askeri de neye uğradığını şaşırarak kılıcını çekip hızlı ama etkisiz bir hamle yaptı.Adam eğilip hamleyi kolayca savuşturdu ve askerin kafasını burca çaktı.Haçlı yere yığılmıştı.Adam merdivenden aşağıya atladı ve diz üstü kılıcı yere gelecek şekilde durdu.Adam pelerinini çıkardı ve haçlı askerleri onu selamlıyordu.Gelen Titus'tu.Çok sinirliydi.Askerlere hiddetle bakıp "Nöbet şerefinizdir.Nöbet namusunuzdur.Şerefinizi namusunuzu çiğnerseniz ölümünüz düşmandan değil BENİM ELİMDEN OLUR!"diye bağırdı.