Bölüm 2

22 2 0
                                    

EDEN- DRUGS

Yalnız başınıza yürüdüğünüz sokakta bir karaltı geçer üzerinizden. Bulutların arasından bir kuş süzülür. Gölgesi üzerinize vurur. Kendi gölgenizi ardında bırakıp gökyüzünde süzülür. Siz gitti sanırsınız ama o tekrar geçer üzerinizden. Üzerinize sıçmasından korksanız bile onun gölgesine kapılıp gitmek istersiniz. Onunla bulutlara çıkmak, mehtapta kaybolmak istersiniz. Ama o sizi yanına almaz. Koskoca sokakta bir başınıza kalırsınız. İnsanların boğuk uğultuları sizi boğar. Oradan kaçıp gitmek istersiniz. Kuşun gölgesine takılmak, yeryüzünden yok olmak istersiniz. Kuş sizi alıp bir dağın başına bıraksa... Yıllarca, bilinmez bir dağın başında, kulağınızdaki müzikle, tek başınıza yaşamayı dilersiniz. Bazen kuşun gölgesiyle koşarsınız. Gölgenizin ucu onun gölgesine dokunduğunda bile bir heyecan kaplar içinizi. Nefesiniz tükenene kadar peşinden koşarsınız.Kısa bir an bile olsa ona yetişebildiğinizi sanırsınız. Her ne olursa olsun yetişemezsiniz. Zamanın kıvrak döngüsü sizi kovaladığı müddetçe hayallerinize perde çekmek zorundasınızdır.

Akrep, yelkovanı gizliden gizliye yakalamak istese bile, asla yakalayamayacağı gibi, bir insan da yaşamaktan, hayatın acımasız darbelerinden kaçamaz. Derbeder olmuş ruhunu kaçarak kurtaramaz. Birikmiş yılların yüklerini küçük bir kuşun kanatlarına sığdıramaz...

Sırtımda ne kadar yük kaldı? Geçmişimin ne kadarı bana ait? Ardımda kaç yıl bıraktım? Dünyayı kaç yıl eskittim?Kimlerin acılarına sebep oldum? Kaç kişinin canını yaktım? Benimle mutlu olan insanlar var mıydı? Bir ailem var mıydı? Her şeyden önemlisi ben nasıl bir insandım? Ben kimdim? Bir katil mi? Hırsız? Kaçakcı? Bağımlı? Ya da iyi bir ailenin haylaz çocuğu? Yoksa elalemin örnek evladı mı?

Bilmiyorum.
Hatırlamıyorum.
Geçmişin üzerine çekilmiş perdeyi aralasam sonuna kadar açılacak sanki. Ama olmuyor. Perdenin ucundan tutabilecek cesaretim yok. Oraya ulaşabilecek kadar gücüm yok.

Başıma saplanan ağrı zihnime kadar ulaşmıştı. Beynimi kemiren sorular, ağrılarımı daha da çekilmez bir hale sokuyorlardı. Elimi enseme götürdüm. Oturduğum kaldırım kıçımı ağrıtıyordu. Arada bir oturduğum pozisyonu değiştirmek zorunda kalıyordum. Saatlerdir elimdeki nota bakıyordum. Bu adrese nasıl gideceğimi bilmiyordum. Dahası hala Pamir'e ulaşamamıştım.

Sokağın başından geriye doğru yürüdükçe ışıklar teker teker kapanmıştı. Kısacası Pamir'i de kaybetmiştim.Nereden başlayacağımı bilmiyordum. Bana bunu kim yapıyordu? Neden yapıyordu?

Bilinmezlik öyle acı verici bir şeydi ki... Bazen kötü bile olsa bazı şeyleri yaşamak istediğimi düşünüyorum. Kaç yaşında olduğumu bile hatırlamıyorum. Bir ailemin olup olmadığını bilmiyorum. Bir ailenin size hissettirdiği o tanıdık hissin var olduğunu biliyorum ancak nasıl bir his olduğunu hatırlayamıyorum. Öyle canım yanıyor ki... Anlatamıyorum...

Birinin adım sesleri karanlık sokakta yankılandı. Tembel gözlerim karanlıkta dolanan karaltıyı anca seçebiliyordu. Gözlerim karanlığa alıştıkça sokakta sallana sallana yürüyen beden daha da belirginleşiyordu. Oturduğum kaldırıma dayanarak ayağa kalktım. Soğuk kaldırımın girintili çıkıntılı yerlerine bastırdığım ellerimde minik minik izler olmuştu. Bazı yerleri kanıyordu. Minicik yerlerden o kadar fazla kan akıyordu ki, bir elimi diğerine bastırsam da kan dinmiyordu. Nokta nokta olmuş ellerimin arasından boşalan kan ben sildikçe yeniden peyda oluyor, git gide tüm avcuma yayılmaya başlıyordu.

Başımı kaldırıp bana doğru yaklaşan şeye baktım. Üstümde yanan ışığın körezi yankısı Pamir'in kar beyazı saçlarına dökülüyordu. Başı önünde sallana sallana yürüyordu. Sanki bunları hiç yaşamamış, sanki okuldan çıkmış ve evine dönen sıradan bir liseli gibiydi. Dalgın, düşünceli...
Az önce evinin kapısının önündeki boşlukta kaybolan Pamir gitmişti. Ardımda bıraktığım o çaresiz çocuğun yerini dalgın bir delikanlı almıştı. Gök mavisi gözleri sokağın sarı lambaları altında yeşile çalan bir renge bürünmüştü. Beyaz saçları ara ara yanıp sönen ışığın altında bir siyah bir beyaz oluyordu. Ruh gibi beyaz teni gitgide soluklaşıyordu. Ellerini ceplerinden çıkardı. Başını kaldırıp gözlerimin içine kadar baktı.

GÖNÜLLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin