Kazaya sebep olan kız:Ecrin

108 9 1
                                    

Her birinde ayrı ayrı hasretlerini resmettiği tablolarını görmek için yatağından doğrulup tekerlekli sandalyesine uzandı Ecrin.Her zaman ki gibi biraz zorlanarak sandalyesine oturdu.Yatağının yanındaki komidine takılarak,kapıya doğru yöneldi.Uzun koridorun sonundaki kapıya geldiğinde bir an durdu.Acaba özlemlerini görmeye bu sabahta hazır mıydı?Tam 8 yıl önce sebep olduğu o kazadan sonra çizmeye başladığı özlemlerini.

Elini kapı koluna uzattı ve yavaşça kapıyı açtı."işte yine karşımdalar.Bana yine o günü hatırlatıyorlar"diye hayırkırdı.Zorlana zorlana girdi içeri.Önü,arkası,sağı,solu her tarafında hasret kaldıkları.İçi kapkarayken çizdiği rengarenk resimler.Tam karşısında duran en sevdiği.En son 10 yaşında koştuğu kırlar.Çeşit çeşit çiçekler ve babasının onun için kurduğu salıncak.O salıncakta doyasıya sallanmak.Yine dolmuştu gözleri.Apar topar çıktı odadan ve lavoboya gidip yüzüne hızlı hızlı su çarptı.

Engelinden dolayı yetişemediği aynaya doğru baktı bir an.Dedim ya engeli diye.Kazada kaybettiği daha doğrusu kullanamadığı bacakları.Yine doldu gözleri.Bu sefer makinenin üstünde duran aynaya uzandı.Uzun uzun baktı aynaya.En sonunda saçlarını tarayıp çıktı banyodan.Annesinin yanına mutfağa gitti.Annesi her sabah olduğu gibi bu sabahta kahvaltı telaşındaydı.Ecrin masaya takılıp gürültü çıkarınca kormuş bir suratla Ecrin'e baktı.
-İyi misin kızım ?
-İyiyim annecim günaydın.
-Sanada günaydın biriciğim sen geç masaya kahvaltına başla.Babanı uyandırıp geliyorum.
"Tamam" dedi sadece ve masada kendi için ayrılmış sandalyesiz kısma tekerlekli sandalyesiyle yerleşti.Çatalına bir parça peynir takıp ağzına attı.O sırada arkasından sarılıp,yanağına buse konduran biri.Acaba kim?Tabi ki en sevdiği adam olan babası.
-Günaydın dünyanın en tatlı kızı.
-Günaydın hayatımın babası.
-Hadi ikinizede afiyet olsun .
Sizede anlamında başını salladı Ecrin ve kahvaltısına devam ettti.

Ecrin annesi Hacer Hanım ve babası Cemil Bey'le masadayken birden kapı çaldı.Hacer Hanım kimin geldiğini bildiği için hiç tereddüt etmeden açtı kapıyı.Eymen elinde iki ekmek ve Ecrin'in en sevdiği çikolatayla gülümsedi.
-Günaydın Hacer teyzeciğim.
-Günaydın evladım ,kapıda kaldın içeri geç.
İkisi birlikte mutfağa girdiler.Eymen içerdekilerle selamlaşıp Ecrin'e çikolatasını verdikten sonra sandalye çekip masaya oturdu.
Hacer Hanım:
-Yesene evladım,çekinme artık bizden ,dedi gülerek.
-Hacer teyzeciğim kahvaltı yaptım.Ama o güzel çayından varsa bir bardak alabilirim.
-Tabi dedi Hacer hanım ve Eymen'e bir bardak çay doldurdu.Eymen çayını bitirince Ecrin'e dedi ki:
-Ecrin hazırsan çıkalım derse geç kalacaksın.Biliyorsun ki üniversite kazanmak için okula gitmek şart.
Şapşal çocuk yine güldürmüştü Ecrin'i .Zaten onu güldüremek isteyen tek arkadaşı oydu.O da olmasa iyice huysuz,suratsız yaşlı teyzelere benzeyecekti.

Annesinin yardımıyla giydi formasını.Tam evden çıkacaktı ki arkadan bir ses "kitaplarını almadan nereye cadı "diye bağırdı.Eymen bir bakıma yine hayatını kurtarmıştı Ecrin'in .Çünku bugün çok disiplinli bir fizik öğretmeniyle dersi var.

Evdekilerle vedalaşıp çıktılar yola.Eymen hiç sormadan deniz kenarına yöneldi.Nasıl da öğrenmiş deni kenarından gitmek isteyeceğini.İçinden teşekkür etti ona.Zaten içinden ne geçirse anlardı.
-Rica ederim,diye bağırdı Eymen.
Demiştim ya anlıyor bu bağırışıyla sessizliği bozdu ve devam etti:
-Yine susuyorsun,biraz konuşmyı dene.Korkma denizin büyüsü bozulmayacak konuşmanla.Aksine konuştukça açılacaksın denize.Bak uçsuz bucaksız ,sonu yok görmüyor musun ?Tıpkı senin güzelliğin gibi.Tıpkı simsiyah kocaman gözlerin gibi.
Tam kafasını çevirip cevap verecekti ki yanından geçen pamukşekerciyi gördü.Parmağıyla o tarafı işaret ederek ,masum bir ses tonuyla :
-Eymen bana pamukşeker alır mısın ama iki tane olsun ,dedi Ecrin.
Eymen şapşal bir ses tonuyla "peki"dedi ve pamukşekerleri alıp yanına döndü.Her zaman ki gibi pamukşekerler arkasındaydı.
-Süprizzzzzz,diye bağırdı.Elinde tam dört tane pamuk şeker vardı.Ecrine iki kat mutluluk vermişti.
-Al bakalım cadı yede mutlu ol ,dedi Eymen gülerek.
Ecrin'in arkasına geçti ve sandalyeyi ittirmeye devam etti.Aslında buna gerek yoku sandalyesi sarjlıydı.Ama Eymen hic olmadık bir zamanda sarjı bitip de Ecrin'i zor durumda bırakır diye kendi ittirirdi sandalyeyi.Çok düşünceli bir çocuktu.
-Al bari bir tanesinide sen ye dedi ve pamukşekerlerin birini ona uzattı.Ama yiyemedi.Nasıl yesin ki? Sandalyesini ittiriyordu iki eliyle.O an içine birşeyler oldu Ecrin'in.Yeni mi fark ediyodu Eymen'e sürekli yük olduğunu?

"Uçsuz bucaksız bir acı sarmıştı benliğini,sonsuza dek sürecek."

AŞK MI? İNTİKAM MI ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin