Lokfar diye bilinen uzak bir diyarda, Kegan Rodhe adında denizci bir haydut yaşardı. Meslektaşları gibi, Kegan da dostlarıyla birlikte engin denize açılır ve yollarına çıkacak kadar talihsiz olanların malını mülkünü çalardı. Kimilerine göre bir canavardı; kimilerine göre ise sadece bir insan... Bir gece kutup denizinde yol alırken, ıssız buzullar üzerinde dans eden tuhaf ışıklar gördü. Büyüleyici bir etkiye sahip olan bu ışıklar, ateşin pervaneleri çektiği gibi, denizcileri kendine çekti. Issız buzullara çıkan denizciler, kadim rünlerle kaplı bir mağaraya rastladı. Rünlerin anlamını çözemiyorlardı ama bu, Kegan'ı durdurmadı ve denizci, önden giderek mağaraya girdi. Gördüğü şey, buzdan bir kafesin içerisinde, havada dans eden bir alev sütunuydu. Böyle bir şeyin, hele hele böyle bir yerde yanıyor olması olanaksızdı. Gel gelelim, alevin hareketi, izleyenleri bir sirenin şarkısı gibi büyülüyor, cezbediyor ve esir ediyordu. Diğerleri geride dururken, Kegan, yaklaşıp elini ateşe uzatmaktan kendini alıkoyamadı...
Kegan Rodhe'un hatırladığı son şey bu; çünkü bedeni artık Brand'e ait. Brand, çok eski zamanlardan kalma, belki de Rün Savaşları'nda hayatını kaybetmiş bir yaratık. Eski yazıtlarda adı İntikam Ateşi olarak geçiyor. Tamamen nefret ateşinden oluşan bu yaratığın varlığının tek amacı, insanların ve yordle'ların dünyasını kül etmek. Hiç kimse Brand'in Valoran'a giden yolu nasıl bulduğunu bilmiyor; ama geldiği gibi katliama başladı. Demacian güçleri tarafından alt edilen Brand'in önüne bir seçenek sunuldu: Lig'in sınırları içinde dövüş ya da öl. Doğal olarak, yıkıcı güçlerini Lig'de kullanmaya karar verdi... şimdilik.
''Burası yanacak; uçuşan küllerle ya da rüzgârın nefesiyle değil, benim intikamımla.''
--Brand