Deli necmi ile yaptığımız kavganın üzerinden üç hafta geçmesine rağmen benim uçan kafam dillerden düşmedi. Olaydan sonra tayfaya katılmak isteyenlerin ardı arkası kesilmez oldu. Kahvede oturan ağalar beni görünce ters ters bakardı şimdilerde beraber çay içip sohbet eder olduk. Böyle sohbetlerden birinde Galatanın en zengin ağalarından Fahri beni evine yemeğe çağırdı buna ne ben inandım nede mesajı ileten fahrinin adamı.
-Battal diye genç delikanlı varmış buralarda bilir misin ?
-he belirim
-nerede yaşar ? Anlat da bulayım şu delikanlıyı.
-''Benim Battal.'' dediğimde adam ilk inanmadı sonra benim hakkımda biraz bir şeyler duymuş olacak ki saçlarıma baktı iyice inceledi.
-Doğrumu dersin delikanlı ?
-niye yalan söyliyeyim.
Sanırım haklı olduğumu düşündü ama içinden '' Koskoca fahri ağanın bu itle ne işi olur'' diye aklından geçirdiğine emindim yüzü bunları anlatıyordu ama dili başka şeyler diyordu.
-Fahri ağa akşama seni yemeğe istiyor. 6 gibi evin önünde ol. Dedi ve döndü gitti.
Ben ve fahri ağa. Koskoca fahri ağa. Fahri ağaya borcum yoktu acaba bizim elemanlardan biri bir yanlış falan mı yaptı. Beynim binlerce sorularla doldu. Tayfanın toplanmasına daha 3 gün vardı çocukların bazıları çıraklık kalfalık yaptığı için cumartesi günleri toplanıp kararlar almayı uygun gördük bu toplantıda yeni işleri girmeyi konuşacaktım. Şaka maka 37 kişi olduk. İyi de bu fahri ağa niye beni çağırıyor.
Oraya burayı turlayarak bizim elemanları gezerek hem düşünüyordum hemde elemanlara soruyordum. Ağalara bir hatası bir borcu olan var mı diye. Kimsenin kimseyle derdi yok ama Fahri ağa beni niye istedi. Saatler geçti akşamı zor ettim. Saat 6 olmadan fahri ağanın evine geldim. Koskoca bir ev bizim tayfa komple burada çok rahat yaşardık ev o kadar büyük. Kapıya vurdum sabah beni bulan adam açtı kapıyı içeri buyur etti. Tatlıcı osmandan aldığım baklavayı teslim ettim. Bir hoşnut oldu adam yüzünü görseniz evi aydınlattı. Üst kata çıktık fahri ağa köşede oturmuş nargile içiyor beni görünce ayaklandı. Elini öpmeye eğildim öptürmedi.
-Delikanlı adam eğilmez başkasının önünde
-Biz böyle büyüdük ağam. Gölge edecek babamız olmadığından zamanın belimiz çok büküldü. Şimdilerde bize el uzatanların elini öpmemiz bükülen belimizdendir.
-Gel bir sarılayım o zaman sana. Dedi Fahri ağa ve kollarıyla sımsıkı sardı.Bende karşılık verdim. Bir ağa ilk defa böyle davranıyordu. Aklımdan acaba babam fahri ağa mı lan diye geçirdiğim bir an bile oldu. Fahri ağa sonrasında nargilesine döndü yemek gelene kadar pek konuşmadı. Sofra kuruldu yemeğe buyur etti. Sofrayı gördüğümde aklım çıkacaktı resmen donatmışlar. Sakinliğimi koruyarak yemeğimi yemeğe çalıştım arada kendimi kaybetsem de normale dönmeyi başardım. Yemek bitti acı kahve eşliğinde tatlıcı osmandan aldığım tatlıda ikram edildi. Fahri ağa tatlıyı yedikten sonra kesene bereket dedi.
-Sizden de ağam diyebildim sadece.
Fahri ağa kahvesini içti yemekten sonra yeni gelen nargilesini içmeye koyuldu. Ben ise orada öylece oturup fahri ağaya takip ediyordum. Bir kaç nefes çektikten sonra.
-Battal son zamanlarda galata da adın her oturduğum masada geçer oldu yaptığın işleri bilirdim. Lakin artık büyüdüğünü galatayı koruyup kolladığını ağalardan işitir oldum.
-Allah razı olsun ağam.
-Dur araya girme hele ben diyeceklerimi bitireyim. Çocukluğundan beri bilirim seni Seyfi ağa seni anlatır dururdu. Allah mekanını cennet eylesin. O ölmeden önce eğer senden önce gidersem fahri Battal sana emanet dediydi. Bu sözü unutmadım battal eğer itirazın yoksa bu saatten sonra benim himayem altındasın. Kendi işlerinde özgürsün benim sana verdiğim işleri de halledeceksin arada. Ali emanetleri getir. diye içeriye seslendi
Sabah gelen adam bir çanta ile içeri girdi. İki tomar para çıkardı koydu masaya ardından birde silah koydu.
-Bak battal bunlar seyfi ağadan sana kalan emanetler. Kendi cebinden bir tomar para çıkararak aha buda benim sana ilk hediyem dedi.
Son 10 dakikadır etrafımda neler döndüğünü çok anlamadım. Önümdeki sehpada bugüne kadar gördüğüm paranın 500 katı falan duruyordu. Seyfi ağanın himayesine girmiştim belime silah vermişlerdi. Bunların hepsini bir araya getirince 16 yaşında galata da ağa olmaya başlıyordum. Hiç bir şey anlamamıştım. Fahri ağa hala bana bir şeyler anlatıyordu. Dikkatimi toplamaya çalıştım.
-Seyfi ağa sana pek güvenirdi. Bende öyle bilicem seni bu senin ilk işin. Beylerbeyindeki bir evden bir kutu alacaksın. Hırsızlık gibi ama benim için önemli sana zor olmaz herhalde.
Elle çizilmiş bir kaç resim koydu önüme. Ahşap bir kutuya benziyordu üzerinde işlemeler vardı. Evin adresi yazılı bir kağıt ile beraber katlayıp cebime koydum. Paraları ve silahı da kuşağıma sakladım. Bir kaç kelam daha ettikten sonra ertesi güne kutuyu getirmeye söz verdim evden çıktım. Koskoca fahri ağa hırsızlık için mi beni çağırdı. İşler boka sarmaya başlamıştı.
Düşüncelerini yazarsanız Sevinirim. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Osmanlı İstihbarat Teşkilatı
Historical FictionOsmanlı İmparatorluğunda geçen bu hikaye tamamen hayal ürünüdür. Yazılan hikayeler ve karakterler aslı ile hiç bir alakası yoktur. Bu kitap Tarihi Kurgu ve Fantastik öğeler içermektedir. Osmanlı imparatorluğu sahip olduğu topraklara ulaşmak için bir...