Hangisine daha çok sevineceğime karar verememiştim.Karanlık tacın kurbanı olmadığıma mı yoksa zorla evlendireceğim kişinin öldürülmesine mi ? Sonuçta ikiside benim yararımaydı.Baloyu şuanda yarıda kesip Alberta’nın ölümünü kutlamayı düşünüyordum.Aklımdaki fikirlerle sesli bir kahkaha atınca salondaki çoktandır üstümde olan bakışlara bu sefer üzüntülü bakışlar eşlik etmişti.Muhtemelen şuanda eşini kaybeden kişinin kafayı yediğini düşünüyorlardır.Bir an gidip onları teselli etmek istedim.Çünkü ben burada mutluluktan uçuyordum.Alberta’nın katili bile benden daha çok üzülmüştür sonuçta bunu isteyerek yapmadı.Çünkü gelen hizmetli karanlık tacın geldiğini söyledi ve yeni kurbanıda ilk Alberta’yı öldürmüştü.İsteyerek ya da istemeyerek Alberta ölmüştü aslında karanlık tacın kurbanı ben olsaydım seve seve Alberta’yı öldürürdüm.Adeta bütün vücudum ona karşı amansız bir şekilde öfkeyle dolmuştu.Bu öfkeye anlam veremezken belimdeki elle irkildim.Elin sahibi,daha yeni tanıştığım prens Richard’dı.Prense baktığımda üzgün bir şekilde bana baktığını farkettim.Belimde olan elle bana güven verircesine sıkıyordu.Bir şey dememi farkettiğimde tam da eşini kaybeden birisi olarak cevap verdim
“Yazık oldu”……
Alberta’yla tanışmamızın böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim.Suratına baktıktan sonra tiksintiyle suratımı büzüp iyi ki de böyle olmuş diye düşünemeden edemedim.Kral ve kraliçeyle birlikte karanlık tacın yaptığından emin olmak için cesedinin olduğu yere gelmiştik.Yüzündeki taç işaretiyle bundan emin olmuştuk.Gerçi kraliçe hala emin olmamış gibiydi.Benim yeni kurban olduğumdan o kadar emindi ki büyük bir hüsran içindeydi.Tabii balodaki herkesin karanlık tacı duymasıda bir etkendi ama daha çok benim kurban olmadığım için üzülüyordu.Birde bana yeni bir eş bulma işi vardı.Tüm bunlar birleşince kraliçe daha da sinirleniyordu.Kral ise bu durumda daha soğukkanlıydı.Herhalde bu sefer karanlık tac kurbanı adı altında kimleri öldürsem diye düşünüyordu.Ben ise tanımadığım bir kişileri öldürdü diye kendi öz babamla,kralıma karşı gelen ben bir gün sonra eşim olacak kişi öldürüldüğü halde içimde üzüntü kırıntısı bile yok.Tamamen duygularımdan arınmıştım.Aslında birazda mutluydum.Ama bu düşünceden utanmam gereksede yapamıyordum.Balo salonundan birden çıkınca kral açıklama yapmak için salona geri dönerken muhtemelen karanlık taç olayını nasıl kapatacağını düşünüyordur.Kral tamamen gözden kaybolduğunda kraliçe şüpheli gözlerle bana döndü.Ben ise gülümsememi saklayamıyordum.
“Bertilda,her ne kadar karanlık tacın kurbanı olmadığına sevinsemde Alberta öldü.Senin yarın evleneceğin kişiydi.Lütfen davranışlarında ona uygun olsun.”
“Evet kraliçem zorla evlendirileceğim kişiydi.Üzgünüm ama her ne kadar farklı sebeplerden üzülsenizde sizin kadar üzülemeyeceğim. Benden kurtulmanız için gerekli olan özgürlüğünüzün kapısını açacak kişi maalesef öldü.Çok yazık çokta gençti.”Kraliçenin suratı az öncekinden dahada kötü bir hal aldı.Son cümleyi söylememin verdiği mutluluk kraliçenin yanından ayrılırken kraliçenin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
“Özgürlüğümüzün kapısını açacak kişilerden sadece birisiydi bu sevgili kızım.Diğerleriyle yüzleşmeye hazır ol.”……..
“Ne yapacağız biz şimdi Henry böyle olmamalıydı.Tüm planlarımız daha başlamadan bitiyor yanlış giden bir şey var.Bertilda haklı özgürlüğümüzün kapısını açacak kişi yok.”
Kral Henry odanın içinde hızlı hızlı dolanan bir yandanda derin düşüncelere dalan karısına baktı.Aslında yanlış giden bir çok şey vardı ama bunu karısına söyleyemezdi.Kocasına beklentiyle baktığında hiçbir şey diyemeyeceğini anlayınca kendisi devam etti.
“Yanlış yapıyoruz.En başından beri bu böyleydi sadece inkar ediyorduk ikimizde bunu biliyorduk ama sadece inkar ettik.Biz asla onun ne yapacağını önceden bilemeyiz sadece tahmin edebilirdik ama biz onuda yapamadık.”
Kral Henry,odanın içinde ordan oraya giden karısının önüne geçip kendisine bakmasını sağladı.Karısının gözleri yaşarmış bir şekilde kendisine bakıyordu.
“Ne yapacağız biz şimdi ?”
Çaresizlik.Karısı tamda bu durumdaydı.Ne yapacağını bilemez bir şekilde kocasına yöneltmişti buğulu gözlerini.Kocası ise kendinden gayet emin bir şekilde cevap verdi.
“Oyuna devam edeceğiz Devonne.Yarım kalan oyunumuzu bitireceğiz.Hemde kızımızdan vazgeçmişken sonuna kadar devam edip hep beraber özgürlüğümüzün kapısını açacağız”…..
Balo faciasının ardından iki gün geçmesine rağmen hala odamdan çıkmamıştım.Sanırım yaşamımın diğer günlerinide burdan geçirmeye devam edicektim.Daha huzurlu bir yaşantım olacağı kesindi.Gerçi her an içeriye birisi girip “Hazırlan,evleniyorsun” demesini bekliyordum.Ama iki gün içinde kimse gelmedi.Kardeşim Charles bile.Gün geçtikce her şeyden herkesden dahada nefret ediyordum.Hayattan yavaş yavaş kopuyordum.İntihar etmeyi sayısız kez düşünmüştüm ama nedense bir türlü yapamadım.Herhalde ailemde çoktan intihar ettiğimi sanıp seviniyorlardır.Onlar için zor olsa gerek nefret ettikleri kızlarından evlendirerek kurtulduk diyek sevinecekken evleneceğim eşim ölmüştü onlar için her ne kadar kötü bir olay olsada benim için hayatımdaki en güzel olaydı.Şuanda intihar etsem herhalde en çok onlar sevinirler.Ama hayır bunu yapmayacaktım.İçimde gittikçe büyüyen bir öfke dahada belirirken bu odada birazcık daha kalırsam ilk işim gidip kralı öldürmek olurdu.En iyisi Sienna’nın yanına gitmekti.Aldığım kararla birlikte hızlı bir şekilde Sienna’nın odasının önüne gelmiştim bile.Kapısını çalmadan içeriye aniden girince geri dönüp kapıyı çalıp mı girsem diye düşünmeye başlamıştım.Çünkü Sienna her zamanki yerindeydi ama farklı olan şey –daha doğrusu kişi- Prens Richard’dı.Onun burda aslında bu sarayda ne işi olduğu sorusu harika bir soruydu.Ama nedense hiçbir şey diyemedim.Sienna beni gördüğünde önce bir şaşırsada sonra hemen toparlanıp yanıma geldi.
“Bertildacığım seni öyle merak ettim ki yanına gelecektim ama biraz yalnız kalman gerektiğini düşündüm.”
Sienna’dan bakışlarımı ayırıp Richard’a baktığımda Sienna’da ne sorcağımı anlamıştı.
“Buraya bir hastanın tedavisi sormaya gelmişti.Zaten öncedende tanışmıştınız.”
Bir hasta için prens mi o kadar yolu geliyordu ? Gerçi hala hangi ülkenin prensi olduğunu bilmiyordum ama yakınlarda olmuş olsaydı kesinlikle bilirdim.Aksine onun adını ilk kez duyuyordum.
“Bir prens,hasta birisi için uzun bir yol geliyor ? Nereden geldiğinizi gerçekten çok merak ettim”Richard gayet rahat bir şekilde bana bakıyordu
“İhtiyacı olanlara daima yardım eden yerden geliyorum leydim.”
“Ne yani şu balolardaki kendini bir şey zannedenlerin kurduğu yardım kuruluşundan mı?”
Richar kuvvetli bir kahkaha atıp hala gülerek cevap verdi
“Hayır leydim ama siz yinede öyle düşünmekte özgürsünüz.”Richard’a cevap vermeyince kendisi odanın içindeki şeylere bakmaya başladı bu sırada Sienna yanı başımda durduğunu hatırladım.Richard’la konuşurken tamamen kendimden geçiyordum.Onunla konuşmak bana iyi gelmiyordu.Sienna’ya gülerek döndüm ve olayları kısaca anlattım zaten çoğunu biliyordu.
“Düşünebiliyor musun Sienna karanlık tacın kurbanı ben değilim artık birisini öldürmek zorunda kalmıcam.Kraliçenin özgürlük kapıları tamamen kapandı.Alberta öldüğüne öyle sevindim ki.Ah ne diyorum ben Sienna öldüğünden beri böyle mutluyum biliyorum bu yanlış bir düşünce ama o öldüğünden beri yanlış düşüncelerle doluyum.Sanırım Alberta’nın ölümü bana iyi gelmedi nerdesin ?”
Sienna’ya gülerek baktığımda beni dinleyip dinlemediğini merak ettim.Anlatmaya başladığımdan beri çok dalgındı.
“Hey Sienna beni dinliyor musun”
Önüne eğilip elimi yüzüne salladığımda kendine gelmişti.
“Artık buna devam edemeyeceğim.”
Sienna’nın aniden söylediği sözle şaşırmıştım.Ne yani bu kadar mı sıkıcı konuşuyordum ?
“Neye devam edemeyeceksin Sienna yoksa çok mu sıktım seni ?”
Sienna üzüntüyle bana bakıyordu rahatsız olduysa anlardım.Belki kırılırdım ama anlardım sonuçta.
“Bertilda ben çok özür dilerim.Gerçekten ne yapacağımı bilemedim en iyisi bu demiştim ama fazla umutlanmışsın.Ah hayır bunu nasıl söyleyeceğim ben şimdi”
Neye fazla umutlanmıştım şuanda hiçbir şey anlamıyordum.
“Sienna lütfen açık konuş hiçbir şey anlamıyorum.”
Sienna son kez üzüntülü bakışlarla bana bakıp bakışlarını yere eğdi.
“Ben bir şey yaptım Bertilda.O anda ki en iyi yoldu ve tek yolumdu.Bertilda sen hala karanlık tacın kurbanısın ve öyle kalacaksın.Alberta’yı başkası öldürdü evet ama o kişi karanlık tacın kurbanı değil.Her şeyi ben düzenledim.Sana bir şey olmasın diye.Karanlık tacın kurbanı hala sensin.”Bu sözle kendimin baştan beri gereksiz olan özgürlük kapılarımı kapatıp Kraliçe Devonne’nin özgürlük kapıları sonuna kadar açılmıştı.
NOT:
Öncellikle geç gelen bu bölüm için üzgünüm normalda bayramdada yazamazdım ama çok uzun süredir yazamadım diye sizin için yazdım.Umarım sizde bunu beğenilerinizle ve yorumlarınızla belli edersiniz :) Son olarak gerçekten okunma sayısı çok geç artıyor yavaş yavaş okunduğu için bölümlerde bu yüzden geç geliyor ne kadar çok okunursa o kadar çabuk gelir :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Taç
FantasyKaranlık taç yeniden geliyordu Yarım kalan oyunu bitirmeye geliyordu Bu oyunda kimse masum değildi İyiler kötülere karşı diye bir şey yoktu Kötüler kötülere karşıydı Bu saraydaki,krallıktaki kimse mutlu olmayacaktı Sahibi onun için geliyordu Sahibi...