FLASHBACK
James.
-Sus ve dinle.Eğer bir daha Regulus'a yaklaşırsan,ne yaklaşması bakarsan dahi beni kaybedersin.Bunu unutma ve ona göre davran.Arkasından bağırdım:
-Sen bana karışamassın Potter!Sende bunu unutma ve ona göre davran.
-NOW-
Buyücülerin öyle mükemmel hayatları yoktur.Bu dünyada iyi her zaman kazanmaz.Karanlık taraf kazanır.Ya ölürüz ya da öldürülürüz.Ki ikinci seçenek çoğunlukta.Tek derdimiz ölüm müdür gerçekten ?Peki ya aşk ?Ne kadar bir seherbaz olsak da belki de bu dünyada en çok acıyı çekenlerdenizdir.Bir muggle sevdiğimizi düşünelim.Ya seherbazlık bırakılır,ya da aşktan vazgeçeriz.
Hiçbir zaman mükemmel bir hayatım olmadı.Kız kardeşim Petunia tarafından belki de hiç sevilmedim.Ya da beni sevse bile hissetirmedi.
James.Onu ilk gördüğümde belki de ondan nefret etmiştim.Belki de düşmandık içten içe birbirimize karşı.Ama 3.sınıfta beni 5.sınıflardan kurtarması ile aramızda ki buzlar erimiş,duvarlar kırılmıştı.Beni arada gıcık ediyordu.Ama ne yaparsa yapsın sevgimden ve minnetimden hiçbir şey eksilmemişti,eksilmiyordu ve eksilmeyecekti de.
Ona karşı hissettiğim duygular arasında aşk hiçbir zaman olmamıştı.Ama az önce yaptığımız konuşmada kelebeklerim midemde hareket ederken bir günlük ömürleri bitmişçesine düşmüşlerdi.Işte o zaman,o kelebeklerin düştüklerini hissetiğimde anlamıştım o duygunun aşk olduğunu.Ama belkide herşey için çok...Geç kalınmıştı.
Konuştuktan sonra arkasından birkaç dakika izlemiştim sadece.Sonra dayanamayıp sağ elimi ağzıma kapadım.Kızlar tuvaletine koşmaya başladım.Elim ağzımda olsa bile gözyaşlarım özgür olmakta diretiyordu.
Lavaboya geldiğimde kendimi serbest bıraktım ve bedenimi duvara yasladım.Bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı ve yavaşça duvardan kaymaya başladım.Yerde oturuyordum ve sessizce ağlıyordum.Bir süre sonra ağlamam durdu ve kızaran gözlerimle etrafımı tararken şeffaf bir silüetin beni izlediğini gördüm.
Mızmız Myrtle'dan başkası değildi.Konuşmaya başladı.
-Çok yazık.Gryffindor'un en güzel ve çalışkan kızının ağlaması.
Üzerime doğru hızla süzüldü.Kendimi duvara daha çok yapıştırdım.Küçümseyerek beni süzdü.Ve devam etti:
-Kendine eziyet etmeyi bırak artık.Güzelsin,calışkansın,hırslısın,dür- üstsün ve zekisin.Kendini kullan.Biraz umursamaz ol.Insanlar dedi diye sen bulanık değilsin.Etrafına bak.Müdürün öğretmenlerin ve arkadaşların seni çok seviyor.Kendine gel ve toparlan.
Ağzım açık kalmıştı bu laflar sonrasında.Bu sözler beni kendime getirmişti.Dediği gibi yapıp toparlandım ve ayağa kalktım.Elimi yüzümü yıkadım ve derse girdim.James'in dediğini yapmayacaktım.Kendi kararlarım ve kendi hayatımdı.Kapıdan çıkarken sert bir cisim boğazıma dayandı ve sıcak bir nefes kulağıma üflendi.Nefesin sahibi konuştu:
-İntikam vakti güzelim...
Kaskatı kesilmiştim.
-Bella.Uzun zaman oldu.
-Evet.Bana yıllar gibi geldi.
-Yokluğunu da varlığın gibi hiç hissetmedim doğrusu.Söylediğim cümle beni bile şoka uğratırken onu sinirlendirmiştim.Saçımdan tuttu ve:
-Bu saçı koparmamam için bana bir neden söyle.
-Rahat bırak onu.
Serinkanlılıkla söylenen bu laf beni bile endişeye düşürürken Bellatrix'in ne yapacağını düşündüm.
-Sen karışma.
-Karışırsam.Bellatrix bana son bir bakış attı ve saçımı bıraktı.Ve konuşan kişiye doğru yürümeye başladı.Asasını kahramanın(!)boynuna dayarken
konuştu:-Bir Black olmasaydın seni çoktan lanetlemiştim serseri.Bundan sonra ayağını denk al.Çünkü burada yaptıklarının hepsi teyzeme,teyzemden sonra Lord'a gidecek.Anladın mi ?
-Defol Bella.
Sinirlice bana döndü ve:
-Seninle sonra görüşücez küçük bulanık.
UZUN BİR BÖLÜM.EMEĞİMIN KARSILIGINI ISTERIM. PARAGRAF YORUMLARINA UCUN. SIZI OZLEDIM VOTE BEKLIYORUMMM OPULDUNUZ 😇😙 Yazım yanlışları için özür dilerim...