Sabahın ışıkları sayesinde gözlerimi araladım. Kendimi yorgun ve bitkin hissetmeme rağmen bir çırpıda üzerimdeki yorganı savuşturup yataktan kalktım. Cezaevinin keskin küf kokukusuna aldırış etmeden lavaboya ilerledim. Ellerimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Her zaman düzenli biri olmuştum ve bu özelliğimi seviyordum.Bu bataklığa düştüğümde henüz 18 yaşındaydım ve toydum. O zamanlar asi,başkıldıran bir kişiliğim vardı. Ama zamanla öğrenmiştim kendinden güçlü birine baş kaldıramıyacağın zaman sadece susman gerektiğini. Taki ipler senin eline geçinceye dek sadece susman gerektiğini ve avını bekleyen bir avcı misali pusuya yatman gerektiğini. Geç de olsa öğrenmiştim.
Tuvaletten çıkıp dolabımın önüne geldiğimde hızlıca üzerini değiştirdim. Bugün özgürlüğüme kavuşma vaktim gelmişti. Cezaevini katlanabilir yapan tek şey kitaplar olmuştu benim için.Çantamın içine bütün kitaplarımı koyduktan sonra sığdırabileceğimden daha fazla kıyafetle doldurduğum çantama baktım. Fermuar neredeyse patlayacaktı. Umursamadım.
Bugün hiçbirşey moralimi bozamazdı. Her ne kadar buraya hapsedilmem haksızlık olsada yinede buradan kurtulmanın sevinci vardı içimde. Ah aptal kafam! Neden burada olduğumu size anlatmadım.Hayat her zaman benim için zor olmuştu. Kimseye atmadığı kazığı bana atmıştı çoğu zaman. Gözlerimi tam anlamıyla gerçekten hayata açtığımda 19 yaşındaydım. Yeni doğan bir bebek gibi ciğerlerim soluduğum hava yüzünden yanıp ardından gözyaşları bırakırken güçlü olmayı öğrendim. Soluduğum her bir nefeste güçlü olmayı deneyimledim. Yaşayarak öğrendim.
Bizim aile geleneklerine göre kız okutturulmaz. O zamanlar çok küçük olduğum için kaderime göz yumdum. Ama sonunda benim kaderimin bu olmadığını anlamıştım. Hiçbir şey için geç kalmadığımı düşünerek eğitimimi tamamlamaya karar vermiş evden kaçmıştım. İlk durağım İstanbul olmuştu tabii ki. İstanbul'da 2 ay kaldıktan sonra Antalya'ya gelmiştim. Başlarda bocalasamda kendime haftaiçi akşamları haftasonu da tam vardiya çalışabilecek bir iş bulmuştum. Küçük bir de ev kiralayınca kısa zamanda toparlanmıştım. Artık o eski aptal kız Ayşe Özyılmaz yerine Ece Gürsu vardı.
Hayatımın dönüm noktasındayım derken tabii ki ikinci bir bomba patlamış ve olaylar tepe taklak olmuştu. Paraya şıkışıp hiç olmayacak işlere karışmıştım. Bu arada bomba derken gerçekten bir bomba patlamıştı!
Paraya şıkışık olduğum dönemde karşıma Sarp çıkmıştı. Bana çok kolay ve kısa yoldan çok daha fazla para kazanabileceğimi söyleyip elime bir çanta ve adres tutuşturuvermişti. Ne bir açıklama yapmıştı ne de birşey söylemişti sadece çantayı ulaştırmam gerektiği zırvalığında bahsetmişti o kadar. Çantanın içine bakmadan verdiği adrese gitmiştim. Antalya'nın en işlek noktasında ne işim olduğunu anlayamamış bankalardan birine kurulmuş çantayıda yanıma koymuştum. Telefonumdan gelecek mesajı bekliyordum ki olaylar burdan patlak vermişti.
O anda ne olduğunu anlayamadan çanta bir serseri tarafından çalındı. Hayatımın küçük bir hırsız tarafından istemeden de olsa kurtarılması ayrı bir ironiydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bomba Etkisi
RomanceDünyaya gözlerini açar açmaz mağlubiyete uğratılmış bir genç kız. Peki ya işler değişir ve rayından çıkarsa ? Kız kendini birden bire film sahnelerini aratmayacak bir olay karmaşasında bulur. Hayatının en önemli sahnesinde baş rol oyuncusu olan bi...