Multimedia: Derin ve Mira :)
Havada esen hafif rüzgar saçlarımı uçuşturuyordu. Montuma daha sıkı sarıldım ve önümü ilikledim. Okula neredeyse yaklaşmıştım. Önüme çıkan taşı okula kadar yuvarladım.
Okula gelince taşı kaldırım kenarına atıp okula girdim.
Bu arada adım Mira.
Etrafa göz gezdirdikten sonra kimseyi göremeyince bir banka oturup telefonumu çıkardım. Kulaklığımı taktım. Okul yavaşça dolmaya başlamıştı hepsi kibirli iğrenç yaratıklardı.
Yanıma birinin oturduğunu hissettim ama kafamı hiç o tarafa çevirmedim umrumda desem yalan olurdu zaten. Kulağımda kulaklık karşımdaki ağacı izlemeye devam ettim.
Yanımdakinin beni dürtmesiyle kaşlarımı çattım. Yüzümü yanımdaki kişiye çevirince ifadesizce bakmaya devam ettim.Dudaklarının hareket etmesinden birşeyler söylediğini anlayabilmiştim. Kulaklığımı çıkarıp " pardon? " dedim.
Yüzünü asıp " beni duymuyor muydun? " dedi.
" evet? " dedim.
" o zaman tekrardan söylüyorum adım Derin tanıştığımıza memnun oldum. " deyip sıcak bir şekilde gülümsedi.
Baştan aşağı süzdüm sanırım yeniydi çünkü onu ilk defa görüyordum. Birşey demeden önüme döndüm. İnsanlarla bağlantı kurmaktan ve konuşmaktan nefret ederdim. Sonuçta o da bir insandı. Beni tekrar dürtünce derin bir şekilde nefes alıp bıkkınlıkla ona baktım.
" neden konuşmuyorsun? "" insanlarla konuşmayı sevmem. " dedim.
" o zaman ben insan değilim. " deyip yüzüne kocaman bir sırıtma yerleştirdi.
Gözlerim irice açıldı
" iğrençsin ! " dedim." peki. " dedi. Sanırım kalbini kırmıştım gerçi umrumda da değildi.
Yanımdan kalkıp Gitmesiyle arkasından öylece baktım. Aptal insanlardan biriydi işte.
Hiç umursamadan yerimden kalktım. Sınıfa girince gözüme çarpan ilk yer cam kenarı sondan üçüncü sıraya geçtim. Çantamı bırakıp kulaklığımı taktım. Sanırım tek gerçek müzikti. Biraz sonra göz kapaklarımı taşıyamaz hale gelmiştim. Sıranın üzerine kafamı koyarak uyuklamaya karar verdim.
Biraz geçmeden omzumdan itiklendim. Çok fazla sinirlenmiştim. Bu sinirle " ne var lan ne var ?! " diye bağırarak kafamı kaldırdım. Kaşlarım çatık sabah ki çocuğa bakarken sınıfa bi sessizlik çökmüştü. Çocuk birşey demeden birkaç saniye baktı sonra birşey söylemeden sınıftan çıktı. Sınıfta herkes kendi işine dönerken bir kere daha kalbini kırdığımı fark ettim. Umursamamaya çalıştım. " off " diyerek çantamı alıp sınıftan çıktım. Bahçede çıkış kapısına giderken çocuğun sabah ki bankta tek başına oturduğunu gördüm.
Adı neydi? Derin mi?
Omuz silkerek kapıdan çıktım. Moralim her bozuk olduğunda gittiğim yerdeydim işte yine. Her zaman ki gibi.
Gözlerimi yumarak sessizliği dinledim.
" Ben geldim anne. " diyerek gözlerimi geri açıp ufak hayal dünyamdan ayrıldım. Yine insanlara olan nefretimi hıçkıra hıçkıra anlattım.
Anneme verdiğim sözümü tutana kadar devam edecektim asla pes etmeyecektim.
İnsanlara da katlanacaktım.
Annemin toprağını öpüp çantamdan çıkardığım suyla mezar taşını temizledim. Ve bir öpücük kondurup evin yolunu tuttum.
Yine rahatlamıştım. İçimi dökmüştüm. Hep aynı şeyleri aynı heyecanla anlatıyordum. Bıkmadan.
Evin kapısını açtığımda evde ki sessizlik yine bana yalnız olduğumu hatırlattı. Olduğum yerde hareket etmeden öylece durdum.
" Sen yalnızsın kızım sok bunu kafana. " diyerek çantamı bir köşeye attım.
Telefonumu alıp komidine koydum sonra yatağıma girdim. Öylece tavanı izledim.
-
Kapının şiddetli bir biçimde çalmasıyla gözlerimi ovalayarak açtım. Yatağımdan yavaşça kalkarak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda kimse yoktu kaşlarımı çattım.
Kafamı kapıdan biraz daha uzatıp göz gezdirdim ama kimse yoktu. Bu beni az da olsa kuşkulandırmıştı. Kesinlikle o baş belası çocuklardan birisiydi yine diye düşündüm.
İçimden beni uyandıranlara söverken tekrar yatağa girdim. Girdim girmesine de hiç mi hiç uykum kalmamıştı. Derin bir nefes alıp sırtüstü tavanı izlemeye devam ettim. Telefonun bildirim sesiyle telefonu elime aldım.
İndirim mesajını görünce gözlerimi devirdim.
Duvarlar üzerime üzerime geliyordu dışarı çıkıp yalnız olabileceğim bi yerlere gitmek en iyisiydi.
Üzerime klasik pantolon tişört kaban giyip spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Telefonumu ve bir miktar parayı kabanımın cebine soktuktan sonra kapıyı kilitleyip evden çıktım.
Yürüyordum ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Kulağımda kulaklık yol nereye götürüyorsa oraya gidiyordum. Derin bir nefes alıp bugün olanları düşündüm.
Egosu tavan yapan şu çocuk. Derin.
Ciddi anlamda sinirlerimi bozmuştu. İstem dışı kaşlarımı çattığımı fark ettim. Kaşlarımu daha da çatarak önüme çıkan taşları tekmelemeye başladım. Alışık olduğum durumları kafama takmayacaktım. Takmıyordum da zaten.
O yüzden mi kaşların çatıldı?
Bu düşünce donuklaşmamı sağlarken hiçbirşey söylemeden önüme çıkan taşa daha sert vurdum.
" Sen yalnızsın kızım kimseyi düşünmeyen insanları sevmeyen bir varlıksın! " diye bağırdım.
Yolun sonuna gelmiştim. Kayakara çarpan dalgalar hafif bir tebessüm etmeme sebep oldu.
Yüzüm yine eski halini alırken gözüm öylece dalmıştı. Yağmur yağmasını önemsemeden bir kayaya oturdum. Yüzümde hafif tebessümle izlemeye devam ettim. Sanırım bu görüntüyü hiçbirşeye değişmezdim. Arkamda birinin varlığını hissedince bir an kalbimin hızlandığını sandım. Tereddütsüzce arkamı döndüğümde onunla karşılaşmak beklediğim en son şeydi.Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken " ha? " gibi bir kelime çıktı ağzımdan.
Sabah ki gülümsemesinden yollayıp yanıma oturdu dizlerin kırpmış ellerini dizlerinin etrafına sarmış bi şekilde oturdu. Ardından bir süre dalgaları izledi. Daha sonra içini çekip bana döndü.
" Neden? "
" Ne neden? "
" İnsanlardan neden nefret ediyorsun? "
Bu soruylaa hafif donuklaştım. Bugün hiç bitmeyecek miydi?
" Sanane? "
" Ciddi anlamda merak ediyorum ama. "
" of "
" Anlatmayacak mısın? "
Anlatmakla anlatmamak arasında gidip geldim belkide anlatmalıydım. Daha önce kimseye anlatmadığım ve kimseyle ' dertleşmediğim ' için iki seçenek arasında gidip geldim.
En sonunda anlatmaktan zarar gelmeyeceğini düşünerek anlatmaya başladım.Bölüm sonu.
İlk bölüm giriş olsun istedim o yüzden kısa yazdım umarım beğenilir. Yeni bölüm en kısa zamanda :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ
Random(11.03.15'de yayınlandı.) Hayat hiçbir zaman ona gülmedi. Ağlamak en büyük hobisi, ama insanlar içinde hiçbir zaman ağlamadı. Yalnızlık dan bıkmıştı ama bu duygudan kurtulamıyordu. O her zaman yalnızdı. Öyle de kalacaktı. Sonra karşısına çıkan bir...