0.1

90 6 13
                                    

     21.47 

Lanet olası bisikletim çok ağır. Naeun eve gidince beni kesecek. Hayır yani bir etüt bu kadar mı uzun sürer? Bacaklarım kopacakmış gibi hissediyorum. Telefonumun şarjıda yok. Meraktan ölmüşlerdir. Ah şu bisiklet..!

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bisiklete söverken yokuşun başındaki taşı farketmeyen ben, yere sılovmoşın bir şekilde düşüyordum. Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken onu görünce gülümsedim. Hayatımda bu kadar yakışıklı biri görmemiştim. Peki kimdi bu? Bir dakika, harbiden kimdi bu? Neden yere yapışmamıştım? Oysaki şimdi popişimi tutarak eve gitmem gerekiyordu.Kafamdaki deli düşüncelerden sıyrılıp merak ettiğim soruyu sordum ; 

-S- Kimsin lan sen? 

-SJ- Ben... Seok Jin.

Aniden beni kaldırınca irkildim. Bileğindeki 'zambak' dövmesi çok dikkatimi çekmişti. Beni bıraktıktan sonra elimde bir acı hisettim. Elim kanıyordu. Kanayan elimle eve sürüklenerek girdim. Naeun ve Rin endişeli bir şekilde oturuyordu.

-S- Ben geldiim!!!

-N-Nerdesin kızım sen?! Telefonunu da açmıyorsun. Hem eline ne oldu senin?

-S-Nae biraz sakin ol! Oturuyum anlatacağım.

Nae kafama sertçe geçirirken tuvalete doğru koşmaya başladım. Elimi sardıktan sonra oturup olan bitenin hepsini anlattım.

-N-Seok Jin'den mi bahsediyorsun?

-S-Evet.. Adı Seok Jin.

-N- Omuzları geniş mi?                                                                                                                                                                

-S-Çok.

-N-Jin.. Abim gibidir de.. Bu olay biraz şaşırtıcı..

-S- Neden?

-N-Jin herkesle konuşmaz. Hele kızsa bir kelime bile söylemez.

-S- Neyse ne unnie.. Ben yatıyorum.

-N- Tamam hadi yat koca bebek!

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yatağıma yattığımda aklıma o gözler geldi.. O yokuşu aydınlatan tek ışık hüzmesiydi ay.. Onun gözleriyle buluştuğunda ayrı bir güzel olmuştu. Acaba buralarda mı oturuyordu? O zambak dövmesinin anlamı neydi? O mükemmel gözleri unutmaya çalışarak yorgana sokuldum..

FlashBack🌞 Bu Sabah 🌞

Naeun'u uyandırmamın gazabını çekiyorum şuan.  Malesef bu sabah uyandırma sırası bendeydi. Elim! Elimi ısıran köpekimsi varlık tuvalete kaçarken söverek masaya doğru yürüdüm. Elime bakıp yavru köpek suratı yapıp duruyodum. Sofraya oturduktan sonra unniemizde oturup tıkınmaya başladı.

-R- Hadi kızlar geç kalacağız!

-S- Unnie sofrayı sen halledersin!

Evden ilk çıkan ben olmuştum. Elimi ısırdığı için Nae'ye ceza verecektim. Bisikletini alıp yokuş aşağı sürmeye başlamıştım. Uzun sarı saçlarımın arasından geçen rüzgar, bu yokuşun mükemmelliğini hatırlatıyordu bana. Geç kalacağımız aklıma dank edince daha hızlı sürmeye başladım.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

Okula geldiğimde ders çoktan başlamıştı. Aferin SooMin. İlk günden  geç kaldın. Bütün sınıf bana bakarken ben cam kenarına doğru bi yere oturdum ve yanımı Nae için tuttum. 5 dakika geçmeden Nae sınıfın kapısında görüldü. İçeri söverek girdi. Tabi hocanın içeride olduğunu farketmesi uzun sürmedi. Bütün sınıf bize bakarken Nae öğretmenden özür dileyerek yanıma oturdu.Ve yine kapı açıldı. Bu sefer portakal rengi saçlı bir çocuk sınıfa girdi. Oda öğretmenden özür ileyerek arkamıza oturdu. O yanımızdan geçerken, Naeun yüzünü gizlemeye çalışıyordu. Bu tersikte bi iş vardı ama neyse. Portakal, yanındaki çocukla konuşurken isimlerini duydum. Jimin ve Hoseok. Hoseok. Neden bu kadar tanıdık geliyor?

-Bayan Kim- Park Soo Min ?

-S- Hı? Ne oluyor?

Birden bütün sınıf bana gülmeye başladı.Naeun beni dürterek;

-N- Yoklama alınıyor gerizekalı.

-Bayan Kim- Burda mısın yoksa yok musun? Herhalde yoksun.

Sınıftaki kahkahalar artmıştı. Arkamda oturan portakala ve yanındakine gözüm kaydı. Hoseok. O bana gülmüyordu. Aksine, bana gülenlere sinirle bakıyordu. Her neyse Min. Dersi dinle yoksa kaçıracaksın.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Öğlen tenefüsünde -

-S- Unnie! Çişim geldi!!

-N-Tuvalete git.

-S- Harbi mi ya aklıma gelmemişti.

-R- Bize söylemek yerine kıçını kaldırıp tuvalete git.

-S- İyi lan. Gidiyom.

-R-N- GİT!

Koridora çıktım. Karşıma çıkan ilk kişiye tuvaletin nerde olduğunu sordum ve tuvalete doğru yürümeye başladım. Tuvaletin üstünde kız-erkek yazmadığı için direk bitanesine girdim, girmez olaydım. Portakal çişini yapıyordu! Hemen gözlerimi kapayarak;

-S- Pardon! Çok yanlış oldu!

Arkamdan gelen sesle gözümü açtım.

-N- Minnie! Yaptın mı?

Naeun portakallı manzarayı görünce oda gözlerini kapadı.

-N- Min! Çıkalım! ÇABUK! 

-S- T-Tamam!

Gözlerim kapalı yürürken birisine çarptım. Gözlerimi açtığımda onu gördüm. Hoseok.Gözlerinin içinde kaybolmuşken bütün herşeyi bozan RinRin oldu.

-R- Olum erkekler tuvaletinde ne işiniz var?

-S-N- Bilerek olmadı!

O sırada arkadan çıkan bir insancık hepimizin altına etmesine sebep oldu.

-V- Kızlar tuvaletinde napıyonuz lan siz?

-J- Burası kızlar tuvaletiyse bu ne o zaman?

-V- O el yıkama yeri gerizekalı! Yoksa...Oraya mı işedin?!

-J- Olabilir...

Hoseok ve ben şaşkınlıkla birbirimize bakıyorduk. Şuan işin içine eden biri vardı:

PORTAKAL!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yokuş  Aşağı   -HOSEOK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin