HAYATIMIN DEGİŞTİĞI O GÜN

117 13 7
                                    

1992

Rüzgarin yüzüme sertçe vurduğunu hissedebiliyodum...
Yaşlanmaktan mıdır yoksa birkaç gündür yemek yemediğimden midir karnım inanılmaz gorulduyodu.

Abimin ölümünden sonra işsiz kalmam dı bence. .

Gece saat 11:40 civarıydı.
Sokakta yürürken önümde ciks mi ciks bi araba durdu. İçinden çıkan kimdi?
Hamdiydi çocukluk arkadaşım. Az mı atlamıştık okul direklerinden! Bayağı değişmiş. Hem FİZİKSEL HEM KİMYASAL.
Biraz sohbet edelim dedi. Kıramadım..
Sahile çay ocağına gittik. Biraz afallamış ama zekiliğinden ödünç vermemisti.
Hamdi: Yaşlanmıssın be ahmak!
Keşke ama keşke sende diyebilseydim ama DİYEMEDIM

Sabah uyandığımda çok kararsızdım gitmem kendime yaptığım bi haksızlık olurmuydu? Bunu düşünürken çok daraldim. Tuvaletimi yapmak için denize girip çıktıktan sonra üstümü giydim kurulandım biraz hava almak için çıktım.
Ne yapmam gerektiğini düşünürken kendimi Hamdi'nin şirketinde buldum.
İçeri girdim at gibi bir kadın bana yolu gösterdi .
Kapının üstünde "BAŞ MÜDÜR YARDIMCISI " yazıyordu. Kendi kendime bok müdür yardımcısı diyip soğuk esprimle birlikte içeri girdik.
-Otur- dedi.
Oturdum.
Müdürünün de onayıyla rehberlik işini bana verdiğini söyledi. Dolaylı anlatımdan işleri doğru bir şekilde yapmamı , davranışlarımla onu utandırmamam gerektiğini belirtti. Teşekkürlerimi ettikten sonra dediklerine karşı;
"Hıhı" diyerek çıktım odadan...
"Güya hademe bana yol göstericekti" diye tam kibirli bir şekilde konuşacakken hademe geldi. Odamı gösterdi.
Ateist olduğumu o an unutarak sağ ayağımla bismillah çekerek girdim odaya...
Girdiğimde karşımda bi kadın oturuyordu. Bu kadın Hamdi'nin yada Hamdi Bey'in bahsettiği oda arkadaşım Ferhunde olmalıydı.
"Ferhunde Hanım sizsiniz değil mi?" diye sormuştum.
Karşımdaki bir müddet beni süzdü. Sonra hafif ve adeta korkak bir sesle:
"Evet,benim! Siz de galiba bize gelen memursunuz. Biraz evvel masanızı hazırladılar. Buyurunuz, hoş geldiniz!" dedi.
Koltuğuma geçip oturdum. Masanın üzerindeki kağıtları yani gerekçeleri okumaya başladım. Zamanın nasıl geçmediğini anlayarak öğle yemeğinin geldiği haberini aldım.
Yemeğe giderken,onun yerinden kımıldamadığını,masasının gözlerinden birini açarak önüne kağıda sarılmış bir ekmek ve küçük sefertası gözü çıkardığını gördüm.
"Afiyet olsun bayan" diyerek odadan çıktım.
Haftalarca aynı odada durmamıza rağmen hiç bişey konuşmadık.
Sorduğum sorularda yüzüme bakmıyor, sanki adeta yakışıklılığımdan korkuyordu.
Yakışıklilığım derken ben size kendimden bahsetmedim tabi...
37 yaşlarında falanım orta boylarda orta kilolarda..
Yüzümde çok leke yoktur ama odundan dolayi geçen sene alnımı yaktığımdan tam ortasinda ben gibi bir yanık vardır.
Peki şimdi neden bunları yazıyorum? İçim bu kadar paramparçayken bunları yazmakla geçiceğini falan mı düşünüyorum?
EVET geçiceğini düşünüyorum, ama geçmiyceğini biliyorum.
Size bu burukluğun yani beni ben yapmaktan çıkaran bu şeyi anlatıcam..
Belki bana inanmıycaksınız belki aman diyip bu sayfaları yüzüme çarpıcaksınız ama umrumda değil. Çünkü ben her gece bu satırlarıma bir gün ulaşması dileğiyle uyudum ve öyle uyumaya devam edicem. Ama biliyorum ki ulaşmasına gerek yok çünkü o hep kalbimde ve gökyüzünde...

Peki "O" kim?



MADONNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin