Evet sayılı günlerde geçti ve okula başladım. Ahh ne kadarda aptalca bir durum. Sınıftakilerin neredeyse hepsi orangutan. Sadece 1 tane bile yakışıklı erkek neden yok. Tanrım bu okula 1 hafta bile dayanabilecegimi sanmıyorum.. Ben düşüncelere dalmışken arkamdan bir kız seslendi;
-Pardon çok rahatsız ediyorum ama arkada oturabilecegim hiç yer yok yanına oturabilirmiyim?
Tanrım tanrım tanrım. Sinirli olduğumu belli etmemek için sesimi kontrol etmeye çalıştım ama sanırım pek başarılı olamadan birazda sade bir sesle;
-Otur , dedim. Yaptığım neydi şimdi. Kiz kibar bir şekilde izin istedi sadece sakin ol Derin. Her yerde bu kadar asabi olmak zorunda değilsin. Bıraz suçluluk duyarak ve biraz önceki kabalığımı unutturmaya çalışarak şirin bir ses tonuyla elimi uzattım;
-Ben Derin. Kız elime baktı bir kaç saniye ve biraz çekinerek,
-Bende Cansu, dedi. Cansuyu biraz inceledim. Eski okulumda ki yakın arkadaşıma benziyordu. Ahh o da ayrı bir olay kızı zorla alıp başka bir şehre götürdüler. Babasının işleriyle ilgiliymiş galiba. Lanet olsun şimdiden eksikliğini hissediyorum. Bunlar kafamda dönüp dururken Cansu'ylada biraz sohbet ettik. Sinifa bir adam girdi. Ve yine lanet olsun okulda olduğumu unutturmuştu Cansu bana. Sevilmeyecek tarzda bir kız değildi iki dakikalık bir sohbet bile sizi ona rahat bir şekilde bağlayabilir. Çok cana yakın çok samimi ve birazda çekici. Kiskanmadım değil hani. Siyah upuzun saçları, simsiyah gözleriyle erkekleri eritebilecek cinsten. Ama benim mavi gözlerimle yarışamaz bile. Tamam tamam bazen çekilmez kıskanç bi pislik olabiliyorum ama elimden bir şey gelmez.
Aradan 1 yıl geçti. Saçma sapan 1 ay. Okul ve ev arasında gidip geldim. Ufacık bisosyal hayatım olmadı. Bazen Cansu bize geliyordu. Bu kızla takılmak bana iyi hissetirmeye başlamıştı. Ailelerimizde tanıştı ve onlarda birbirlerini çok sevdiler.
Yine küfür ederek sabahın köründe kalktım üzerimi degiştirdim ve kahvaltıya indim. Anneme kocaman bir öpücük kondurdum ve masaya oturdum. Sabaha kadar uyumamiştım ve bunu beni tanımayan biri bile baksa suratıma anlayabilirdi. Masada kimse tek kelime etmedi herkes benim kadar uykusuz olmalıydı. Evden çıktım. Ve taksi beklemeye başladım bugün otobüsle okula gidecek halim yoktu.
Bizim yan tarafımızda ki evin önündede benim yaşlarımda bir çocuk bekliyordu. Büyük ihtimal bu eve yeni taşınan ailenin biricik oğullarıydı. Benim henüz tanışma fırsatım olmamıştı ama annemin anlatığına göre kadın çok iyiymiş yıllarca çocukları olmamış ve sonunda kaan dünyaya gelmiş. (adını tam olarak hatırlamıyorum annem anlatırken pek fazla dinlemedim) Ben bunları düşünüp uykusuzluğuma küfür ederken. Omuzuma bir el dokundu arkamı dönmemle birlikte çocukla suratlarımızin neredeyse yapışması bir oldu.
Tanrım bu yüz gerçek olamaz. Hayır hayır bu gözler fazla güzel bakıyor. Saçma sapan düsüncelerimi bir kenera itip 1adım geri çekildim kalbime dur diyemiyordum fazla hızlı atıyordu göğüs kafesimi kırabilse çocuğun üzerine atlayabilirdi. Gülümsedi
-Ben Kaan. Buraya yeni taşındık dedi. Dilim tutulmuştu. Bu kadar güzel bir sestonu imkansız imkansız !!! Uzattığı elini tereddütle kavradım.
-Bende Derin. Yine lanet olsun sesim bir garip çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk ve Hayaller
Não Ficçãoyıkık dökük bir kız umursamaz bir erkek. Hikayenin devamını istediğiniz taktirde devamını yayınlayacağim. Sadece yorum yapmanız yeterli. Bu aşka bayılacaksınız. Kesinlikle kendinizden bişeyler bulacaksınız..