nine hundred sixty

560 57 13
                                    


Bir açılıp bir kapanan havalar Melly'nin bayıldığı bir şeydi. Sevdiği iki havayı da üst üste yaşamaktan daha güzel bir şey varsa o mutlaka Sehun'du. Sehun hastanedeki boşluklarını Melly'nin yanında kahve içerek veya gazete okuyarak geçiriyordu. Az önce güneşli olan havanın yerini bulutlar aldığı için Melly'nin hastane odası fazla aydınlık değildi. Işığı açmaya gerek yoktu çünkü ortam zaten harikaydı. Beyaz önlüğü içinde parıldayan Sehun Melly'nin her daim kalbini attırıyordu. Şuan önünde açık duran kitabı okuması gerekirken karşısında ciddiyetle gazete okuyan Sehun'u izlemeyi seçmişti. Bu görüntü en sevdiği görüntüydü, Sehun bu odaya öyle çok yakışıyordu ki...

"Minseok selam söyledi." Sehun büyük bir ciddiyetle gözlerini gazetede gezdirirken kendini izlediğinden haberdar olduğu Melly'le konuştuğunda Melly aniden yakalanmış gibi hissetiği için sıçramıştı. Hasta olanın sıçradığını fark eden Sehun bıyık altından gülümsedi. Melly'yi ne denli etkilediğinden haberi vardı. "Onu görürseniz yanıma uğramasını söyleyin." Melly kitabını okuyormuş gibi yaparken konuştuğunda Sehun gazetesini katlayıp dokuz yüz altmışıncı çiçeğin yanına koydu.

Şekilli dudakları yukarı doğru kıvrılırken ayağa kalktı. Bugün yorucu bir gündü, dinlenme şansı varken dinlenmeliydi. Melly ayağa kalkan doktoruna bakarken ne yapacağını anlamıştı bile. Hatta bu sahne için daima can atıyordu. Sehun çelimsiz bedenin sola kayıp uzanmasını izledi önce. Daha sonra Melly'nin serumuna dikkat ederek yatağın sağ kısmına uzandı. Yorgun gözleri yastığa başını koyar koymaz kapanmıştı. Melly yatakta biraz kıpırdanıp kendini tam olarak doktorunun hizasına konumlandırdı. Hasta olan, yorgun çizgileri ve erkeksi suratı incelerken, Sehun yastığa sinmiş kokuyu içine çekiyordu. Nefesiyle birlikte karışan o koku bu hastane kokusuna hiçbir zaman yakışmayacaktı. Sehun bu kokuyu ancak bu yolla duyabiliyordu. Bu durum hoşuna gitmiyordu, Melly'nin kokusunu özlemek berbat bir şeydi.

"Gitmem lazım." Sehun sanki hiç gitmeyecekmiş gibi söylemişti. Sanki gitmesi lazım değilmiş gibi. Sehun'nun sesindeki o huzur Melly'nin kalbine kadar ulaşmıştı. "Gitmeniz lazım." Sehun'nun karışmış saçlarıyla oynarken mırıldandı. Sehun'nun dayanamadığı bir şey varsa Melly'nin saçıyla oynamasıydı. Bu öldürücü darbeydi, artık gitmesi mümkün değildi.

Zaten Sehun Melly'den gidemiyordu, gidemeyecekti. Gerçi Sehun'nun gidip gitmemesi önemli değildi, Melly her ne olursa olsun giden taraf olacaktı.

Aniden yağmurun cama vurması sıcacık ve huzur dolu ortamlarına melodi katmıştı. Melly parmaklarını doladığı saçları bırakıp yüzünü yaklaştırdı. Sehun, Melly'nin yaklaştığının farkındaydı ancak farkında değilmiş gibi davranmayı seçiyordu. Melly dokunurken parmaklarında eriyen saçların kokusunu hafifçe içine çektikten sonra tekrar geri çekildi. Bu küçük koku ona yeterdi. Yaptığı şeyden gurur duyarcasına sırıtıp kafasını yastığına gömdü. Çok büyük bir şey değildi belki ama Melly yanaklarının sıcaklamasına engel olamıyordu. Her zaman üşüdüğü bu yatak Sehun varken sıcacık geliyordu Melly'e.

Melly gözlerini kapatıp Sehun'la uyumanın tadını çıkarmaya çalıştı. Normalde bu kadar erken yatması mümkün değildi ancak yanında Sehun varken uyumaktan korkmuyordu. Eğer uyanamayacaksa bile yanında Sehun varken uyanamayacaktı, bu yüzden sorun yoktu.

Melly istemsizce kapanan bilinci yüzünden Sehun'nun az önce kendisinin yaptığı gibi saçını kokladığını kaçırmıştı. Melly uyumaktan korkmuyordu ancak Sehun delicesine korkuyordu.

Uyandığında Melly'nin yanına olmamasından korkuyordu.

Sunshine Hospital'da saat ona gelirken dokuz yüz altmışıncı çiçek solmak üzereydi.

// kitabın yazılma amacı olan karıcığım, bu bölüm sana ve her seferinde ağzımı açık bıraktığın shop yeteneğine gelsin♡//

Sunshine HospitalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin