" En baba Göztepeli kim ? " diye sorsalar Mustafa Tahir Babaoğlu derim.
Göztepe alt yapısında filizlenmeye başlamıştı. Gürsel Aksel'de idmanın sonlandığı akşam antrenörleri artık A takım ile çalışacağını söylediklerinde ayakları tutulur gibi olmuştu. Artık o takımda idi.
Sabaha kadar uyumadı o gece . Hep o an aklında vardı:
- Vay koçum... Kaptın formayı...
- Helal olsun be...
Arkadaşlarının sevinçle onu omuzlarda soyunma odasına götürüşü aklından çıkamıyordu. İçi kıpır kıpırdı. Yaşamında herşey artık değişecekti. Antrenörlerinin ona seslenişinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. A takımdaydı.
Tarih 20 Aralık 2009. Yer İzmir Alsancak Stadyumu. Tribünlerde müthiş bir tezahürat. Yer sarı, gök kırmızı. Göztepe'nin rakibi ise İstanbulspor. Göztepe ne yapmalı, ne etmeli bu maçı mutlaka almalıydı. Son haftalardaki başarılı sonuçlara devam edilmeli ve yükselme grubu hayalleri son haftaya taşınmalıydı.
Genç futbolcu 18 kişilik kadroya alınmış ama kendisine ilk 11'de yer verilmemişti. Maç başlamadan önce ağabeyleri birlikte Alsancak Stadının çimleri üzerinde ısınma hareketleri yapıyordu. Zaman zaman gözleri tribünlere kayıyor, o muhteşem taraftarın coşkusunu izliyordu. Dizlerinin titrediğini hissetti. İstiklal marşı okunurken yedek kulübesinden sahaya dizilmiş ilk 11'e baktı. Kaleci Tamer, Ferhat, Evren, Recep, Tayfur, Ali Mumcu, Burak, Serkan, Mehmet Akif, Hüseyin ve Bulut... Onların arasında olmayı çok istiyordu.
Maç başladı, tribünler susmak, Göztepe'nin ise atakları durmak bilmiyordu. İlk yarı ile 1-0 öne geçen Göztepe'de Erol Azgın Hoca dakika 75'te Recep Gayık'ın attığı penaltı golü ile rahatlayınca Hüseyin Kartal'ı oyundan alıp Mustafa Tahir Babaoğlu'na şans tanıyor. Mustafa doğduğu 8 haziran 1992 tarihinden beri sanki hep bu anı beklemişti. Olanca hızıyla sahaya ilk adımını attı. Bu profesyonelliğe ilk adımıydı. İlk maçıydı.
İstanbulspor'un pes etmeye hiç niyeti yoktu. Aytek Öktem 85. dakikada attığı golle skoru 2-1'e getirdiğinde; Erol hoca, yedek kulübesi, protokol, kapalı ve açık tribün bir anda sessizliğe bürünmüştü. Herkes gol sevinci yaşayan İstanbulsporluları izliyordu. Yine mi o lanet üzerimizdeydi ? Yine mi o stresli son dakikalar ve avuçlarımızın arasından yitip giden puanlar ? Nasıl geçecek bu son 5 dakika ?
Mustafa Tahir durmak bilmiyordu. Sahada adım atmadık yer bırakmıyor, tüm enerjisini en son noktasına kadar harcıyordu. Dakika 89... Göztepe'nin atağında Recep Gayık'ın verdiği pası iyi değerlendiren Mustafa Tahir Babaoğlu İstanbulspor ağlarını havalandıran üçüncü golü atıyor.
Bir anda sesler kısılıyor, görüntüler bulanıklaşıyor, hareketler yavaşlıyor. Attığı golün sevinciyle sıçrayan oyuncu ise sanki havada asılı kalmış, yeşil çimlere inmek bilmiyor. Zaman o an duruyor. Stat hoparlöründen bir anons sesi Alsancak'ta yankılanıyor. Açık tribüne çarpıyor, bölge binasından kavis alıyor, kapalı tribünü hızla geçerek gol sevinci yaşayan futbolcunun kulağına kadar geliyor.
- Golü atan oyuncu ..... MUSTAFA TAHİR BABAOĞLU...
27.08.2009 tarihinde Göztepe profesyonel kadrosuna dahil edilen Mustafa Tahir Babaoğlu oynadığı 3 maçta 1 gol atmış iken yönetimin aldığı kararla Recep Gayık ile birlikte kiralık futbolcular listesine alınır. Tahir Babaoğlu gelecek sezon başka kulüplerde ter dökecektir artık.
26.08.2010 günü Afyonkarahisarspor'a geçici transferi yapılır oyuncunun. 2010 - 2011 sezonunda Afyonkarahisar forması ile 22 maça çıkan genç oyuncu 7 gol ile Afyonkarahisarspor taraftarının gönlünde taht kurar. Beykozspor 1908, Kahramanmaraşspor, Anadolu Üsküdar 1908, Gümüşhanespor maçlarında en kritik anlarda attığı goller ile takımını kurtarmıştı.
Sezonun ilk yarısında oynanan Ispartaspor maçında ilk onbirde görev almasına karşın istediği futbolu bir türlü oynayamayan Babaoğlu 73 dakikada oyundan alınırken iğrenerek bakmıştı Ispartaspor tribünlerine. 2008 yılının intikamını alamamıştı. Oysa Eyüpspor maçında sonradan oyuna girdiği halde rahat gol bulmuştu. Bu maçta neden tökezlemişti ki. Arkadaşlarının tartaklandığı, joplandığı tribüne gözlerini çevirdi. Ispartaspor'a bir gol atamamın hıncı içerisinde idi. " Bu maçın rövanşında kendimi göstermeliyim " diyordu.
Bir Göztepeli'nin intikam şöleni
3 şubat 2011 günü kendini çok güçlü hissediyordu. Bir hafta öncesinde ağırlaştırdığı idmanları takım arkadaşlarının gözünden kaçmamıştı. Bugün kendine aylar öncesinden söz verdiği gündü. Bugün intikam günüydü. Atatürk Stadı'nı dolduran Afyonkarahisarspor'lu taraftarların konfetileri arasında sahaya ilk onbirde çıkmıştı. Afyonkarahisarspor başlama düdüğü ile hızlı ataklarda Ispartaspor kalesinde gol arayışlarını sürdürmekte idi. ilk yarım saatte gol yoktu. Babaoğlu arkadaşlarını ateşleyen sözler ile oyunda daha baskılı olmaları konusunda uyarıyordu. Her topa koşuyor. Kaleyi gören noktalarda uzun vuruşlarda golü bulmaya çalışıyordu. Müthiş bir performans sergiliyordu. Soldan gelen ortada göğsünde yumuşattığı topu önüne indirip bekletmeden Ispartaspor kalesine çakınca ilk yarının bitimine saniyer kala takımını 1-0 öne geçiren golü atmış oluyordu. Tribünlere iki elleri yana açık koşarken aklına Alsancak Stadyumunun cehennem havası gelmişti. " Tahir ! Tahir ! " sesleri inletiyordu sahayı.
Tahir devre arası soyunma odasında istediği futbolu oynamayan arkadaşlarını uyarıyordu. Daha çok baskılı oynamalı, gol atma arzusu içinde olmalılardı. Babaoğlu'nun değişen tavrının nedenini anlayamayan arkadaşları Tahir'in heyecanına kaptırmışlardı kendilerini.
Emre'ye orta sahada yapılan faulü kullanan Gökay bekletmeden ilerde top bekleyen Tahir'e pasını verir. Ortadan indirme ile ceza sahasının içine giren Tahir kaleci ile karşı karşıyadır. Fasolu vuşunda top Ispartaspor ağlarını ikinci kere görmüştür. Tahir Ispartaspor'a ikinci golünü atarken ağların arasından çıkarttığı topla santra noktasına koşarak gelir. Maç bir an önce başlamalıdır. Ispartaspor'lular bir an önce başlama vuruşu yapmalıdır. Attığı gole sevindiğini kimse görmedi ama hırsı stad duvarlarını çatlacak gibiydi Tahir'in.
" Başlasanıza hadi Ne bekliyorsunuz " diye haykırıyordu.
2-0 hezimete razı kendi sahasına kapalı üçüncü golü yememeye çalışan Ispartaspor defansı etten duvar örmüştü. Afyonkarahisarspor'un sağlı sollu yaptığı ataklar ya sert fauller ile kesiliyor yada top taca atılarak ataklar kesilmeye çalışılıyordu. Oyundan düşen Ersin'in yerine oyuna giren Ender Tahir'e istediği pasları atabilecek bir oyuncu idi. Ofsayt ile sonuçlanan birkaç paslaşmanın ardından sağdan korner çizgisine kadar inen Ömer Çelik'in geri pasını alan Ender soldan kale içine giren Tahir'e çıkarttığı pasta üç oyuncu arasından kaleyi çaprazdan gören vuruşunda Tahir üçüncü golünü Ispartaspor ağlarına gönderir.
Gol ile yumruğunu havaya kaldıran Tahir artık o stad içinde çoşku ile omuzlara alınan bir golcü değildi. Konfetilerin fırlatıldığı meşalelerin yakıldığı Alsancak Cehenneminde idi. İntikam alınmıştı. Ispartaspor kulübesi önünden geçerken kulübe içerisinde oturanlar onun öz be öz bir Göztepeli olduğunu asla anlamamışlardı.
Ispartaspor maçtan 4-0 yenik olarak ayrıldı. Ispartaspor soyunma odasında Ispartasporlu futbolcular Tahir'in oyun içinde mırıldandığı İSYAN MARŞI 'nı konuşuluyordu.
Ispartaspor Göztepe maçından şimdiki kadroda kalan bir kaç futbolcu vardı ve hepsinin aklına o olaylı maç geldi. O gün onlar Afyonkarahisarspor'a değil bir GÖZTEPELİ'ye yenilmişlerdi.