Dolunayın Ölümü

5 1 1
                                    

Gece yarısıydı.Dolunay tam gökyüzünün ortasında durmuş,tüm güzelliğiyle beni büyülüyordu.

Severdim Dolunayı.Nedensizce severdim hem de.Annemin daha ben küçücük bir çocukken söylediği sözleri hatırlayınca,daha da değerlenir Dolunay gözümde.Hep derdi ki bana;

"Dolunayın öyle bir büyüsü vardır ki,hiç bir çirkin gerçek kalmaz;çamur bile pırlantaya dönüşür."

"Gökyüzü açıkken,deniz sakinken ve Dolunay yükseliyorken,her ne yapıyorsan bırak ve sahile git;otur ve seyret!Ve sonra düşünmenin olmadığı,huzur dolu bir ülkeye varacaksın.Saf bilgeliğin ve masumluğun hüküm sürdüğü bir ülkeye."

Hep bunları derdi annem.Ondan bana geçti bu merak.Kendimi bildim bileli,23 yıldır her 28 günde bir çıkan Dolunayı görmek zorundaymış gibi hissederdim.Ve ben şu an büyük bir kayaya oturmuş,gökyüzündeki bu harikulâde şeye bakıyorum.

Ben Beyza Bade Bakıroğlu.22 yaşında sıradan bir insanım.Muğla-Datça'da ailemle beraber yaşıyoruz ve üniversiteyi daha yeni bitirdim.

Kabanımın sol-alt cebimden gelen titreşimi duyunca elimi cebime attım.Telefonumu çıkardıktan sonra ekranda ki isme baktım."Anne'mm" yazısını görünce telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.

"Alo?Efendim anne?"

"Beyza hadi artık eve gel.Gelirken sokakta Mehmet'ide görürsen getir.Arkadaşlarıyla oyun oynuyor hâlâ."

"Tamam anne" dedim ve telefonu kapattım.Oturduğumkayadan kalkıp üzerimdeki tozlarıda silktiktem sonra,adımlarımı anayola çevirdim.Geçen bi taksi gördüğümde direk elimi sallayıp;

"Taksii!" diye bağırdım ama taksi yanımdan hızlıca geçerek yolun kenarındaki su birikintisini üzerime sıçrattı.

"Ulan peynir kafalı düzgün kullansana şu arabayı!" Diye bağırdım hızla geçen arabanın arkasından bakıp.Saat zaten çok geçti.Ama olduğum yer güvenlikli bi yer olduğu için sorun olmazdı.

Taksi durduramayacağımı anladığımda yürümeye başladım.Hafif hafif yağmur çisiyordu bi kaç dakika önce.Ama şimdi biraz daha şiddetini arttırmıştı.Evim buraya yarım saat uzaktı.Ve ben sert esmeye başlayan rüzgar yüzünden üşüyordum.Kollarımı birbirine dolayıp biraz ısınmaya çalıştım.

Hızlı adımlarla yürüyordum ve sokakta iğrenç bir sessizlik vardı.Bir süre sonra ilerden gelen büyük bir gölge gördüm.

Elinde şemsiyeyle yanımdan uzun boylu ve soğuk bir adam geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elinde şemsiyeyle yanımdan uzun boylu ve soğuk bir adam geçti.Adama baktığım kadarıyla 25-26 yaşında ve yakışıklı bi adamdı.Onu daha önce buralarda hiç görmemiştim.Zaten sadece üzerime sıçrayan kirli sulara bakıp geçince hızlı adımlarla yoluma devam ettim.Bi süre sonra eve yaklaşmış ve Mehmet'i görmüştüm.Mehmet,benim 13 yaşındaki erkek kardeşim.Pek benzemeyiz aslında.O esmer ve ela gözlü bense kumral ve mavi gözlüyüm.

"Mehmet!Hadi bu yağmurun altında kalma,annem eve çağırıyo hem" diye seslendim.Beni duyunca kafasını bana çevirdi ve usulca salladı.Eline yerdeki ıslak futbol topunu alıp önümden yürümeye başladı.Büyük adımlarla yanına gidip sağ elimi sol omzuna attım.Derin bi nefes alıp konuşmaya başladı;

"Abla...Neden bu saatte eve geliyosun?" dedi.Benim kadar sevmezdi o Dolunayı.Mehmet'e hafifçe gülümseyip cevap verdim;

"Dolunay gecesi bugün.Bilirsin herzaman çıkmaz.Bende bu yüzden en güzel gözüktüğü saatte gidip görmek istedim" dedim ve görüş alanıma evimiz girdiğinde adımlarımızı dahada hızlandırıp kapıya kadar geldik.

"Bekle bende anahtar var" dedi Mehmet.Elini eşofmanının derin cebine atıp anahtarı çıkardı.Kapıyı açtığında direk ıslanmış olan ayakkabılarımızı çıkartıp salona doğru yürüdük.

Annemle babam salonda konuşuyolardı.Bende kapıdan onlara bakıp odama çıktım.Yağmur yüzünden ıslandığım ve üzerime kirli su birikintisi geldiği için direk duşa girdim.

■●■●■●■●■●■●■●■●■●■

Sabah yatağıma zıplayan Mehmet sayesinde uyandım.

"Uyansana lan Uyuyan Çirkin.Ayılar bile senin kadar uyumuyo!"diye bağırdığında yorgandan fırlayan ayağımla Mehmet'e mükemmel bi tekme attım ve yatağımdan düşmesini sağladım.

Mehmet sızlanarak odadan çıktığında aklıma gelen şeyle elimi sertçe kafama çarptım.Sahi benim bugün iş görüşmem vardı dimi.

Dolabımın önüne geçip hemen beyaz ütülü bir gömlek ve camel rengi hafif dar paçalı bi pantolon çıkardım.Hepsini büyük bi özenle giydikten sonra saate baktım.Saat daha 8:27'ydi.Mehmet solucan beyinlisi kendi okul saati yüzünden beni de uyandırmıştı.Saat 10:00'da orda olmam gerekiyodu ve ben saçlarımı çoktan sıkı bir at kuyruğu yapıp makyaj masama oturmuştum.Makyaj konusunda pek yetenekli olmadığım için biraz fazla oyalandım ve saate en son baktığımda
9:14 olduğu için telefonumu ve çantamı alıp direk olarak aşağı indim.Krem rengi topuklu ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

■●■●■●■●■●■●■●■●■●■

Kısa bi otobüs macerasından sonra sonunda şirketin önüne gelmiştim.İçeri girdiğimde gördüğüm 'Danışma'ya doğru yürüdüm.

"Afedersiniz ben Cihan Bey ile iş görüşmesi için gelmiştim" dedim heycanımın sesime karıştığını fark edemeden.

"Tam saatinde gelmişsiniz.Asansöre binin 8.kat" dedi ve bilgisayarına geri döndü.Bense direk asansöre binip 8.kata basmıştım bile.

Asansör kısa bir sürede 8.kata geldiğinde vücudum titreyerek indim asansörden.Mühendislik okumuştum ve okulum daha yeni bitmişti.İlk defa bi iş görüşmesine geliyorum ve elim ayağım birbirine girdi desem yalan olmaz.

Önümdeki 'Genel Müdür Cihan Gümüşpala' yazısıyla beraber kapının önünde olduğumu anladım.Yavaşça kapıyı tıklayıp içeriden 'gel' komutu geldiğinde içeri girdim.

Bu dün gördüğüm adamdı.Gece eve dönerken gördüğüm.

Gerçektende yakışıklıymış ama konumuz bu değil işe alınıp alınmamam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gerçektende yakışıklıymış ama konumuz bu değil işe alınıp alınmamam.

"Oturun lütfen" dedi o gür sesiyle.Hemen masanın önündeki lacivert koltuklara oturup titreyen elimde ki dosyayı uzattım.Elimden aldığı dosyayı kısa bi sürede okuduktan sonra yüzüme baktı.Sert bakışları yüzünden korkmadım desem yalan olmaz açıkçası.

"Pazartesi gel başla."diyip odadan seri bi şekilde çıktığında hem sevinç hem de şaşkınlıktan olduğum yerde çakılı kalmış gibiydim.Ama sonuçta işi aldım.

Yazarın Ağzından;

Beyza işe alındığına oldukça sevinmiş ve bunu aynı gün ailesiyle beraber kutlamıştı.Her şeyin bundan sonra daha güzel olabileceğini hayal ediyordu aslında.Ama her zamanda bardağın dolu tarafını görmek olmaz değil mi? O çok sevdiği Dolunay Ölecek ve gün geçtikçe kendisi de yaşayan bir ölü olacaktı.Ama kim bilir daha neler neler bekliyo daha onu.Kader bu sonuçta.Gerekirse Sever,gerekirse Döver.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dolunayın ÖlümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin