BÖLÜM=1

27 3 1
                                    


Multimedyada Alexis var.
İyi okumalar....

Gözlerimi açtığımda boş bir alandaydım. Hiçbirşey yoktu ya da ben göremiyordum. Etrafıma baktım bembeyaz bir yerdeydim. Kendimi bir an koşarken gördüm. Sanki bir bilgisayar oyunundaymışım da oyun kolunun olduğu kişi beni yönlerdiriyormuş gibi bilmeden koşuyordum. Ve bölümü geçtim ormanlık bir alana girdim. Burada ne işim vardı benim? Eğer bu bir rüyaysa ki büyük ihtimal ile öyle hemen uyanmak istiyordum çünkü burda huzursuz hissetmiştim. Koşmaya devam ederken karşımda birşeyin parladığını gördüm. Biraz duraksasamda ona doğru koşmaya devam ettim. Yanına vardığımda bir kolye olduğunu farkettim. Bu şey gerçekten ilginç olduğu kadar dikkat çekiciydi. Kolyeyi elime aldım ve inceledim. Bu kolye gerçekten insanı büyülüyordu. Çok eski olduğu kolyenin kenarlarındaki paslanmalardan belli oluyordu. Kenarları elmas işlemeliydi. Daha fazla zaman harcamadan kolyeyi cebime koydum. Birşey batıyordu. Batan herneyse kolumu morarttığı kesindi. Gözlerimi açtım herşey bir rüyaymış diye düşünürken koluma baktım. Morarmıştı. Yataktan tam kalkıcakken gözüme birşey takıldı. Bunun yatağımda ne işi vardı. Sadece rüyaydı ama şimdi bu kolyenin yatağımda olmasıda neydi? Şimdi gerçekten korkmaya başlamıştım.
Yeni okulumun ilk heyecanı da üstümdeydi.Yatağımdan kalkıp banyoya girdim. Rutin işlerimi yaptıktan sonra dolabıma yöneldim. Tabiki ilk günden uniformayla gitmiyecektim. Dolabımın kapağını açtım. Giyilebilecek en uygun kıyafetleri seçtim. Üstüm için beyaz bir tişört altıma boyfriend pantolan ve belime de gömlek bağladım. Ayağıma tom'slarımı giyip saçlarımı dağıttım. Kahvaltı için aşağıya indim.Annem ve babam masada oturmuş benim gelmemi bekliyorlardı.
"Günaydın" dedi babam. "Günaydın" diyerek yerime oturdum.
"Bugün yeni okulunun ilk günü heyecanlımısın?" Hiç düşünmeden;
"Çok değil" dedim. Aklımda hala sabah ki olay vardı. Aptal bir rüyaydı nasıl yatağımda rüyamdakinin aynısı bir kolye olabilirdi? Düşüncelerimi kafamdan attım ve bugün yaşayacağım güzel şeyleri düşünmeye başladım.

*******

Annemle birlikte okula yaklaşmıştık. İçimde en ufak bir heyecan kırıntısı dahi yoktu. Dean'sız bir okul ne kadar güzel olabilirdi ki. Kendimi kandırıyordum sadece. Araba durdu. Gelmiş olmalıydık. Annemin yüzüne baktım ve onu dinledim.
"Bak Alexis, bu okul senin ait olduğun yer. Lütfen bize kızma ve buraya alışmaya bak. Seni seviyorum tatlım." dedi ve yanağımdan öptü.
"Bende anne, bende seviyorum. Sizi özliyeceğim." dedim ve arabadan indim gözyaşlarımı zor tuttuğum gerçeği.
Okula adımımı atar atmaz bir enerji hissettim. Belki de annem haklıydı. Ben buraya aittim. Okula girdim şimdi ilk işim müdürün odasını bulmaktı ama ondan önce lavoboya gitmem lazımdı.
Zorda olsa lavoboyu buldum. Tam içeri girecekken birinin dışarı hışımla çıktığını gördüm. Bana çarparak geçen kıza baktığım sırada peşinden bir çocuğun gülerek hızlı adımlarla yürüdüğünü gördüm. Ne olduğunu merak ediyordum ama banane. Düşüncelerim ikiye ayrılmış biri 'Git ne olduğuna bak' derken diğeri 'Kimin umrunda dostum ne yaparlarsa yapsınlar sen git işini hallet.' diyordu.

*********

İşim bittikten sonra müdürün odasına doğru yol aldım. Kapıya vurup içeri girdiğinde müdürün birisi ile konuştuğunu gördüm. Bu o çocuktu. O neden buradaydı. Fazla uzatmadan konuya girdim.
"Merhaba efendim. Böldüğüm için özür dilerim. Ben yeni öğrenciyim. Sınıfımı öğrenebilir miyim?" dedim. Karşımda 40 yaşlarında ama yaşını göstermeyen esmer kumral saçlı uzun orta kiloda ciddi bir adam vardı.
"Alexis Miller. 11/A sınıfındasın. Bu arada okuluna hoşgeldin." Gülümsemekle yetindim ve odadan çıkarken istemeden de gözlerim orada oturan çocuğa kaydı. Tamamıyla kusursuz yüz hatları vardı. Kumral saçlı beyaz tenli ve oldukça yakışıklıydı. Tıpkı çikolatalı pastayı andırıyordu. Kusursuz,lezzetli..... Düşüncelerimden kurtulup odadan çıktım. Ah ben o düşünceleri düşünürken hala odadamıydım? Bir anda aklıma kolye geldi. Bugün rüyamda gördüğüm ve sabah yatağımda bulduğum kolye. Rüyamdaki kolye. Beni korkutmuştu. Bu çok garipti. İlk kez böyle bir rüya gördüm ve etkisinden kurtulmam kolay değildi. Kolye demişken.... Neredeydi? Cebime mi koymuştum onu? Cebimi yokladım yoktu. Elimi boynuma koyup kendime düşünmek için biraz zaman verdim. Elime birşey geldi. Kolye.... Onun boynumda ne işi vardı? Ben kolyeyi takmamıştım ki. Sanırım aklımı kaçırıyordum. Elimi kolyenin o güzel gümüş işlemesinde gezdirdim. O sırada kapı açıldı. Refleks olarak elimi kolyeden çekip yürümeye başladım. Arkamdan duyduğum ses beni biraz yavaşlattı.
"Nereye gidiyorsun yeni?" diyen sese aldırmadan yürümeye devam ettim.
"Sana diyorum." dedi tekrar. Ah bu çocuk neden benim peşimden geliyordu?Yoksa o kız gibi banada mı zarar verecekti? Bos kolidor boyunca yürümeye devam ettim. Herkes derste olmalıydı. Az önceki kalabalıktan eser yoktu. Adımlarımı hızlandırdım. Nereye gittiğime dair hicbir fikrim yoktu ama bu çocukta beni ürküten birşey vardı. Ondan ne kadar uzaklaşırsam o kadar güvendeymişim gibi hissettiriyordu. Boş ve büyük bir alana geldiğimi farkedince duraksadım ve etrafıma baktım. Burası okulun spor salonu olmalıydı. Kolumum çekilmesiyle çocuğa döndüm. Beni buraya kadar takip etmişti. Ne istiyordu? Yoksa beni öldürücekmiydi? Bu çocuğa azıcık da olsa güvensem böyle düşünmezdim değil mi?
"Ne istiyorsun?" dedim sakin bir sesle.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" dedi. Kolum hala elindeydi. Elime bakıp;
"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun? Bırak kolumu." dedim. Koluma bakıp elini yavaşça çekti.
"İnsanları anlayabiliyormuş." dedim sert ve küçümseyici bir şekilde. Güldü. Aman tanrım. Ne kadar güzel gülüyorsun sen öyle gerizekalı. Bu iç sesim beni delirtecek. Bildiğin çocuğa yavşıyor.
"Boş laf yapma da beni takip et." Bu çocuk kendini ne sanıyordu. Ne bu özgüven. Onu takip etmeyecektim tabi. Nereye götürücekti beni.
"Emredersiniz." dedim sitemkar bir şekilde.
"Aynı sınıftayız. Sabahtan beri bunu söylemeye çalışıyorum. Hayır bir dinlesen." Ben neler düşünmüstüm öyle.
"Bu yüzden mi peşimdeydin sen?" diyebildim sadece.
"Ne sandın? Seni bir köşeye sıkıştırıp arsızca becericeğimi mi?" dediğinde ağzım açık kalmıştı.
"Yapmayacakmışsın gibi durmuyor." dediğimde yine güldü aptal.
"Doğru tahmin. İstersem yapamayacağım şey yok." dedi. Gerçekten bu çocuk arsızdı. Abartılı bir şekilde göz devirdim.
"Ben gidebilirim. Sana gerek yoktu." dedim bıkkın bir şekilde ve yürümeye başladım. Nereye gittiğimi dahi bilmiyordum. Ama banane kardeşim inatlık değil mi?
"Yalnız....-elini ensesine koydu ve ibnece sırıttı- bu taraftan." dediğinde hiç istifimi bozmadan burnumu dikleştirerek salına salına yürümeye başladım. O ise arkamdan kahkahalar atıyordu. Muhteşem gülüyordu keko.

***********

Öğlen arasından sonra okulun bahçesini gezmek için dışarı çıktım. Bir grup insan birşeyin etrafında daire oluşturmuş gülüşüp kahkaha atıyorlardı. Ellerinde telefonları ile birşeyler yapıyorlardı. O dairenin içinde ne varsa onu videoya aldıkları kesindi. Merakıma yenik düşüp insanları itip kakıp dairenin içindeki herneyse onu görmeye çalıştım. Kumral saçlı yeşil gözlü bir kız yerde karşısında iki sürtük olduklarını düşündüğüm kızlar kızla dalga geçip onu rezil ediyorlardı. Korumacı yanım ağır basıp kendimi bir an dairenin içinde buldum. Ah kimsenin umurunda değildim. Sesimi çıkarıp dikkatleri çekmem lazımdı. Beni bir tek yerdeki kız gördü ve bana hafifçe tebessüm etti.
"Ulan ortam kaşarları ikiye tek mi dalıyorsunuz?" diyerek sert çıkan sesimle onların dikkatini çekmeyi başardım. Sarı saçları boya mavi gözleri lens olduğuna yemin edebileceğim kız konuştu.
"Ne o napıcaksın?" dediğinde piskopatça gülümsedim.
"Teki çiftlemeye geldim."

İnsanlığın Koruyucusu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin