Yine bir önceki günün tekrarını yaşıyorum sanki, her gün aynı terane: erken kalk, okula git, derslere gir. Neyse mızmızlanmanın kimseye faydası yok yola koyulma vakti..
İşte, otobüs geliyor ağzına kadar dolu bizim tayfada içinde, lise arkadaşlıkları kadar dolu dolu yaşayabileceğiniz arkadaşlıkları zor bulursunuz. Benim arkadaşlarımda o meşhur lise arkadaşlarından. Çoğu kişinin dörderli beşerli takıldığı, aynı kafa yapısına sahip arkadaşları vardır. Benim grubum da Sercan Ve Serkan'dan ibaret. Dokuzuncu Sınıftan beri beraberiz. Zevklerimiz hep aynıdır: aynı kızlardan hoşlanırız, aynı yemekleri yeriz, aynı oyunları oynarız, sınavlarda aynı notları alırız. Çok konuştuk okula gelmişiz bile, işte o da kapıda, boyu kısa olmasına rağmen o kalabalıkta tek dikkatimi çeken kişi o..
Kumral saçları, buğday teni, onu her liselinin hayallerini süsleyebilecek kadar güzel kılıyor. Adı Pelin, o da bizim sınıfta. Eğer okulu bir gün sevecek olsam sebebi Pelin olurdu. Neyse ders başlıyor Pelin'i her gün görebilmek için önce dersleri geçmem gerekiyor.Ders matematik sınıfta matematiği yapabilen 3-5 kişiden birisiyim, hoca soru sordukça yapamasam bile tahtaya çıkıp onun dikkatini çekebilmek için her soruya parmak kaldırıyorum ama o sürekli başka şeyler ile ilgileniyor.Ders bitti ve ben gene "Bu sefer açılıcam" diye geçiriyorum içimden ve sonuç yine hüsran. Ne zaman açılmaya niyetlensem kantinci rıfat abi gibi kekelemeye başlıyorum ve karşısında komik duruma düşüyorum. Serkan ile Sercan gene arkada kahkaha atıyorlar kızla konuşamayışıma;
-"Olum lise biter sen gene konuşamazsın bu kızla."
-"ya siz böyle yapmazsanız konuşucam da heyecanlandırıyorsunuz adamı sonra ne diyeceğimi unutuyorum."
-"Geç bunları utanıyorum demiyorsun da"
-"ne utanıcam ya oda sonuçta insan yani en fazla hayır der ne olacak."
Dediğime bakmayın hayır dese tüm dünyam başıma yıkılacak sanki. Dördüncü dersteyiz ders ingilizce ben yine dersle ilgilenmeyip Pelin'i kesiyorum gizliden, kafasını bana doğru çevirdikçe etrafa bakıyormuş gibi yapıyorum. Bizimkiler benim Pelin'i kestiğimi gördüler gıcıklığına değil mi illa rezil edecekler beni Pelin'e. Serkan bağırarak " Kamil niye dersi dinlemiyorsun" dedi. Hocada bana doğru baktı tabi ki "Kamil kalk ayağa" dedi. Kalktım ayağa Pelin de bana bakıyor tabi fazla bozuntuya vermemeye çalışıyorum bende, hoca da dersini dinlemeyenlere acayip uyuz olur, takıntı haline getirir o kişileri. Beni rezil edecek ya "soru sorucam bilemezsen sınıftan atarım."
dedi. Beni bir ateş bastı tabi Pelin'e rezil olucam diye üç buçuk atıyorum. Hoca "ileride olmak istediğin mesleği ingilizce anlat." dedi. Ben bizimkilere bakıyorum onlar bana bakıyor ben kalakaldım öylece kekelemeye başladım gene Pelin ile birlikte tüm sınıf kahkaha atmaya başladı. Pelin ağladığımı görmesin diye ağlamamaya çalışıyordum ama dayanamadım hocanın atmasını beklemeden sınıftan dışarı çıktım doğru eve gittim. Pelinin bana gülüşünü düşünerekten uyuyakalmışım. Bir gün daha ne kadar kötü olabilirdi bilmiyorum. Hocanın beni tüm sınıfa ve Pelin'e rezil etmesini asla unutamayacaktım. İngilizcemi geliştirip hocadan intikam almaya kararlıydım. Ve pelinin gözünde düşen itibarımı yeniden kazanmam gerekiyordu, anlaşılan daha çok yolum vardı katedilecek..."2.Bölüm En Kısa Zamanda Gelecek Huzurla Kalın.."