4.BÖLÜM

73 5 2
                                    

Dedemin evine gelmiştik. Ev büyük bir gölün kenarında 2 katlı büyük ve eski bir evdi. Evin çevresinde kurumuş çiçek ve dikenler vardı ama gölün karşısında ormanlık bir alan vardı.
"Eee...nasıl buludunuz evi?"
"Güzel bir yermiş"
Dedem tekerlekli sandalyeyi iktiretek beni eve götürdü içi dışından daha eskiydi.
"Sana babaannenin odasını vericem çünkü;tüm odalar yukarı katta ve merdivenlerden biraz zor olur" dedi.
Gülümsedim ama ben alt katta oda fln göremiyordum sadece mutfak vardı. Dedem eski büyük bir dolabın yanına gitti ve dolabı iktirdi.
Bir kapı vardı ve galiba burası o odaydı.
"O vefat ettiğinden beri kimse girmedi,eşyalarla fazla oynayıp karıştırma"
"Peki"
Kendim sandalyenin tekerleklerini tutarak odaya girdim baya eskiydi,her şeyin üstünde toz vardı uzun büyük bordo renkli bir keten perde vardı ve oda ondan dolayı karanlıktı perdeyi açtığımda içerisi aydınlandı eşyaların üzerlerindeki tozlar dahada belli oldu tahtalar eskiydi ve gıcırdıyordu duvarda boydan büyük duvarın bir kısmını kaplayan bir ayna vardı...
Tam 1 hafta olmuştu yavaş yavaş alışıyordum zaten çocukluğumun bir kısmı burda geçmişti. Tekrar yürümeye başlamıştım. Eski çocukluk arkadaşlarımdan birisiyle buluşucaktım hemde bugün çok heycanlıydım adıda; Buğra...
Buğray'la buluşmuştuk. Uzun süredir konuşuyorduk laf lafı açıyordu nerden açıldı bilmiyorum ama bu kasabanın eski bir efsanesi varmış bende en az sizin kadar merak ettim.
"Eee... neymiş bu efsane?"
"İkizler"
"İkizler?"
"Hala daha kapanmamış olan bir dava bu, bundan tam 10 yıl önce ikiz kız kardeşler varmış. Bir gün aralarında şakalaşıyorlarmış ve ruh çağırmaya karar vermişler,çağırmışlar ve bir şey olmamış eve doğru yürümeye başlamışlar yürürken Ezgi bir gölgenin onu göle çağırdığını söylemiş ama Elif buna inanmamış yalan söylediğini düşünüp eve dönmüş Elif yolda Ezgi'yse gölde ölü olarak bulunmuş ve bu olayı çözmeye çalışanlar şarkı söyleyip onları çağırmış"
"Ahahah çok komiksin ya bumuydı efsane?"
"Yerinde olsam gülmezdim. Çünkü;bu şarkıyı söyleyip çözmeye çalışanların hepsi öldü"
"Neymiş o şarkı?"
"Yaa... sende duy ya da çöz emin ol ve koşş"
"Yaa...sen duy ya da çöz emin ol ve koşş"
"Ee ikimizde söyledik Buğra şimdi nolucak?"
Tam o anda oturduğumuz yere dedem geldi
"Selin"
"Dede?"
"Napıyorsun sen burda?"
"Buğra'yla sohbet ediyorduk"
"Şakamı yapıyorsun?"
"Hayır,neden?"
"Selin,orda kimse yok"
"Ama işte orada"
"Bence bu kadar şaka yeter Selin"
Dedem kolumdan tutup çekiştiterek eve götürüyordu bana inanmıyordu yol boyunca onu ikna etmeye çalıştım.

Yazılan GerçeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin