Yaz tatilinin ilk günlerindeyiz. Sonunda 11. sınıfı da başarıyla atlatmıştım. Kafamdaki saçma sapan düşüncelerden kurtulmak için dışarı çıktım. Havada ruha ferahlık veren bir güzellik vardı. Sahilde engin denizi bir kemer gibi saran ince,uzun bir parkta yürüyordum. Haşin dalgaların yumuşattığı büyük kayaların üstünde ağır adımlarla ilerledim. Denizden esen hafif rüzgar saçlarımla oynuyordu. Biraz daha gezdikten sonra yoldan bir taksi çevirip evin adresini söyledim ve 15 dakika sonra eve geldim. Zile bastığımda içeriden hizmetlimiz olan Berfin Abla kapıyı açtı. "Hoşgeldiniz Çisem Hanım" dedi. Bende gülümseyerek "Hoşbulduk Berfin Abla" dedim ve tam odama ilerlerken arkadan annemin bağırdığını duydum. Ses oturma odasından geliyordu. Koşarak o tarafa doğru yöneldim. Annem babama karşı bağırarak tepki gösterdiği için babam daha fazla beklemeden anneme bir tokat attı. Bu görüntü beynimde sarsıntıya neden oldu. Birden sinirden dolan gözlerim beni güçsüz gösterse de elimde değildi. Kendimi hemen toparlamaya çalıştım ve arabamın anahtarını alıp dışarı çıktım. Emniyet kemerimi takmaya tenezzül bile etmeden arabayı çalıştırdım. Buğulanan gözlerimden yaşlar yavaşça yanağımdan aşağı süzüldü. Sinirliydim. Gaza yüklendim. Nereye gittiğimi bilmiyorum. Biraz ilerledim ve köşede küçük bir kafe gördüm. Hemen oraya doğru sürdüm. Arabamı park ettikten sonra kafeye girdim. Garsona şeftali smoothie siparişini verdim. Garson tam gidicekti ki karşı taraftaki sandalyeye biri oturdu ve bana da aynısından dedi. Bu Bora'ydı. Bora benim 10. sınıf arkadaşımdı. İlk günlerimizi hep kavga ederek geçirmiştik sonradan aramız baya iyi oldu.
-Bora'nın Ağzından-
Canım sıkılmıştı. Her zaman gittiğim bir kafe vardı. Hemen hazırlanıp arabama bindim. Kafeye gittim ve hemen arabayı park ettim. Arabamın yanında çok güzel duran beyaz Volkswagen touareg r-line vardı.(medyada) Bu araba bana tanıdık birinin arabasını hatırlattı. Plakaya baktığımda Çisem'in burada olduğunu anladım. Hemen içeri girdim ve o muhteşem yüzle karşılaştım. Nasıl olur da bu kadar güzel ve masum olabilirdi bir insan. Hemen gidip karşısında duran sandalyeye oturdum. Garsondan şeftali smoothie istedi. Bende hemen "bana da aynısından" dedim. Çisem'in bana şaşkın bakışı bir an gülmeme neden oldu.
-Çisem'in Ağzından-
Bora hiç değişmemiş. Kıvırcık saçlar ve yüz hatları. Ayağa kalktı ve yanıma geldi. Bende ayağa kalkıp ona sarıldım sonra yerlerimize geçtik. O sırada garson siparişleri getirdi ve sohbet etmeye başladık. Yarım saattir sohbet ediyorduk. Ne kadar çok şey yaşamış.
- Demek Londra'ya gittin ha Bora?
- Aynen öyle oldu güzelim.Aynı sınıftayken bana hep güzelim derdi. Bu sözü de benim hoşuma giderdi her seferinde. Bora'yla çok yakın arkadaştık ama bir süre görüşemedik. Babasının ölümünden sonra şirket ona kalmış ve şirkette yapılacak bir çok işde öyle. Annesi de onu küçük yaşta bırakıp gitmiş. Babasının ölümünden sonra bir daha okula gelmedi. Baya bir özlem giderdikten sonra gitmem gerek dedim ve o da kafasını tamam anlamında salladı. Hesabı ödeyecektir ama izin vermedi. Arabama bindiğimde bir süredir çalmayan telefonum çalmaya başladı. Arayan annem.
-Alo anne?
-Nerdesin kızım
Annemin sesi endişeli geliyordu.
-Geliyorum anne. Kötü bir şey mi oldu?
-Baban seni sordu. Evde olmadığını öğrenince sinir krizlerine girdi.
-Geliyorum anne! diye bağırarak telefonu annemin suratına kapattım. Babamın yine bana durduk yere sinir olması beni çıldırtıyordu. Alt tarafı saat daha 19.00'dı. Gaza yüklendim ve evin yolunu tuttum.-Bora'nın Ağzından-
Çisem gitmem gerek dediğinde tamam anlamında başımı salladım. Hesabı ödemek için elini çantasına götürdüğü sırada hemen cebimden para çıkartıp masanın üzerine koydum. İyimserliği hâla üzerinde. Karşısındaki insanın ne yapacağını beklemeden ilk önce kendisi elindekileri vermeye çalışıyor. Birlikte kafeden çıktık ve arabalarımıza doğru ilerledik. Arabasına binene kadar arkasından baktım. Çok özlemiştim onu hemde çok. Arabasına bindikten sonra bir süre hareket etmedi. Daha sonra hızlı bir şekilde gazladı. Arabama atladım ve hemen takip etmeye koyuldum. Çok hızlı sürüyordu ve kaza yapabilirdi. Kendi evine geldiğini fark ettiğimde duraksamadan yola devam ettim. Çisem çok iyi ve güzel bir kız. Ona karşı bambaşka biri oluyordum nedenini bilmeden. Neyse ki sonunda eve gelmiştim. Duşa girsem iyi olacaktı. Sıcak hava çarpmıştı. Su baya iyi gelmişti sıcaktan yanan bedenime. Havlumu aldım ve banyodan çıktım. Kurulandıktan sonra kıyafetlerimi giydim. Sonra telefonumu elime aldım ve karıştırmaya başladım. 1 mesaj vardı.
Gönderen: Güzelim
Napıyosun?Bende cevap yazmak için elimi klavyenin üzerinde gezdirdim.
Gönderilen: Güzelim
Duş aldım yemek yicem güzelim sen?Merdivenlerden aşağı indim ve mutfağa girdim. Telefona tekrar baktım ve mesaja cevap vermemişti. Çok acıktım. Hemen benim için yapması kolay olan makarna yapacaktım. Su ısıtıcısına su koyup kaynamasını bekledim. O sırada kapı çaldı. Kapıyı açtığımda elinde cips ve kolayla gelen Çisem'i görünce gülümsedim.
-Çisem'den-
Canım sıkıldı. Ne yapsam diye düşünürken aklıma Bora geldi. Ne zaman canım sıkılsa onunla evde cips kola yapardık. Attığı son mesajı görmüştüm ama cevap vermeye tenezzül etmedim. Anneme arkadaşıma gideceğimi ve sabah döneceğimi söyledim. Uyuduğu için tepki vermedi. Hemen üzerime askılı, göbeğimi gösteren beyaz bluzumu, altına beyaz şortumu ve ayakkabı olarakta beyaz converslerimi giydim. Hemen arabamın anahtarını alıp markete doğru sürdüm. İçeri girip cips ve kolayı alıp Bora'nın evine doğru doğru arabayı sürmeye başladım. Zili çaldığımda Bora'nın beni gördüğünde gülümsemesi benim de gülmeme neden oldu.Mutfak ne tarafta diye sordum. Bu tarafta diyerek sağ taraftaki 2. kapıyı gösterdi. Hemen o tarafa yöneldim. Mutfağa girdim ve hemen 2 bardak ve geniş kâse bulup oturma odasına gittim. Bora o sırada elindeki filmleri yukarı kaldırıp gel film seçelim dedi. Hızlı adımlarla yanına gidip filmleri incelemeye başladım. Hep korku filmi vardı. Ben korku filmi izleyemezdim. Onun yerine Romantik Komedi adlı filmi izleyecektik. Bora filmi açarken bende kolaları bardağa, cipsleride kâseye koydum. Bu filmi 2-3 kez izlemiştim. İkimiz de komik olan yerlere gülüyorduk. Saat gece yarısını geçmişti ve biz hala gülüyorduk. Bora'nın saçma esprileri sağolsun.
- Bora benim uykum geldi.
- Benim de güzelim.
- Ee ben nerede yatıcam?
- Benim yatağımda yat güzelim.
- Ol--
Sözümü kesti ve
- Olmaz deme sakın. Yürü git yat.
- Ama ben uyumak için ayrı bir kıyafet getirmedim.
- Odamda kıyafetlerimin arasından rahat edebileceğin kıyafetleri seç güzelim.
Tamam dedim ve odaya çıktım. Şortumu çıkarmak istemedim. Hemen kıyafetlerinin arasından kuru kafa baskılı siyah tişörtü üzerime geçirdim ve yatağa doğru ilerledim. Yatak baya rahattı. Gözlerimi kapatacağım sırada Bora kapıyı tıklattı. Cevap vermedim. Hemen gözlerimi kapattım. Saniyeler sonra kapı açıldı ve yavaşça gözlerimi araladığımda Bora'nın bana doğru yaklaştığını farkettim. Gözlerimi kapattığım için sadece saçımı okşadığını ve ardından saçlarımın arasına dışarı verilen bir nefes hissettim. Gözümü birden açtım. Açtığımda korkmuş gibi bir hali vardı. Dağınık saçlarıyla çok komik gözüküyordu. Kahkaha atmaya başladım.- Uyumamış mıydın sen?
- Hayır dedim gülerek.Merhaba. Öncelikle kitabı 3 haftadır bir deftere yazmaya başladım. Uzun bir süre olmasına rağmen fazla yazamadım. Çünkü sınavlar, ödevler ve şu yaklaşan teog yazamama sebep oluyor. Her seferinde okula giderken defteri götürüyorum ve boş ders olduğunda yazmaya çalışıyorum. Ya da hoca boş bırakırsa yazıyorum. Onun dışında evde vakit olmuyor. 1.5 ay kaldı teoga. O zamana da sınavlar biter zaten 3. sınavlar kalır. Onlar da bittiğinde yazma işlemini hizlandiricam.
Teşekkürler...