''Bu sandalyeler ve masa çok güzel!''
Küçük bir çocuk edasıyla beni kolumdan çekiştirip başka bir masanın yanına götürdüğünde göz devirdim.
''Alınma ama şef, bundan önceki 10 tanesi içinde aynı şeyi söyledin.''
Kafasını yavaşça masadan kaldırıp zaten gergin olan gözlerini iyice kısarak bana baktığında büyük ihtimalle korkutucu olduğunu düşünüyordu ama aslına çok tatlıydı.
''Her neyse. İlk baktığımız beyaz olanları alalım. Tablolar ve tahta zaten bugün gelecek, birde tahtayı boyamak için tebeşir lazım.''
Beni beklemeden mağazanın diğer tarafına doğru yönelirken bende onu takip ettim. Hangi akılla Kihyun ile çalışmayı kabul ettim bilmiyorum ama, bu sefer üçüncü yıldızını almakta gayet kararlı ve bu kararlılığı beni korkutuyor. Sanırım şimdiden Hoseok için geçmiş olsun mektubu yazmaya başlamalıyım.