Bu arada ben kimim? Adım Rüzgar.20 yaşındayım her genç gibi bende en güzel yıllarımdayım ve tabi üniversiteye hazırlanıyorum. İlk senemde kazanamadım dershaneye başladım hızlandırılmış saçma sapan dersler falan bilirsiniz bilmiyorsanız da illa ki öğrenirsiniz. Ben konuma geri döneyim. Artık Esra'yı hiç takmıyordum. Ne kadar geri gelmemi istediğini, pişman olduğunu söylese de ben reddediyor ama konuşmaya devam ediyordum. Bunu yaptığım için kendimden hep nefret ettim. Çünkü birinin duygularıyla oynamanızla ona ihanet etmeniz arasında pek fark göremiyorum, ama bende yaptım. Kızgındım, kırgındım ama ne olursa olsun yapmamalıydım. Lisedeyseniz çok yakın arkadaşınız vardır. Her şeyi beraber yaptığınız yediğinizin içtiğinizin hatta beraber uyuduğunuz bir arkadaşınız vardır ya da buna yakın. Eğer liseyi bitirdiyseniz öyle bir arkadaşınız vardır ve hala berabersinizdir. Benim de tamda öyle bir Özgür var. Can dostum. O kadar yakınız ki, lisede bir kızı habersiz beğenip yan yana geldiğimizde "aha kanka bu kız ya" dediğimiz bile olmuştu. Özgürle genel muhabbetimiz her kanki gibi karı kız olurdu. Hep te bizim gibi çok yakın iki arkadaş olan iki kız bulup, 4lü bir şekilde takılmayı hayal ederdik. Bir gün Özgür geldi 'kanka bir kız buldum şöyle tatlı böyle güzel "ş" diyor' falan da filanda övüyor kızı. 'Ya hele göster' dedim kızı. Kız buna okuldaki arkadaşıyla video atıyormuş. Bu arada kızın adı esinmiş. Neyse bu açtı kızın videoyu ben açar açmaz donup kaldım. Esinin yanında biri arkadaşı böyle kısık gözlü tatlımsı bir güzellik. 'Bu mu kanka' dedim sormak istemezcesine. Oda 'yok kanka arkadaki' deyince biraz sevindim falan neyse o gün geçti Özgür kızı övmeye devam ediyor bide takmış kızın 'ş'lerine bir insan ne kadar tatlı 'ş' diyebilirse artık. Bir gün halı saha maçına gittik özgürle. Maç bitti yürüyoruz gene muhabbet esin ve 'ş' lerine geldi. Bende dedim "kanka yanındaki kızın adı neymiş dedim. Oda tahmin edebileceğiniz gibi her kankanın vereceği tepki olan "vooöööooooeevvvv kankaaaa anlayalım yaniiiiii gibi tuhaf yüz ifadeleriyle niye demeye çalıştı. Ben de bozuntuya vermeden işte hani kız hoş bizimde hep istediğimiz bir şeydi 4lü takılır gezerdik falan diye geçiştirdim. Kızın adı da eylül bu arada. Bu hemen esine gitti rüzgarla eylül nasıl olur falan. Esinde eylüle mesaj atıyor tabi. Öbür gün özgür kız istemiyormuş kanka falan dedi. Sonra esin ikna etti mesaj at falan dedi. Lan bir karar verin dedim atayım mı atmayayım mı falan at dedi. Okul sömestr tatiline girmiş biz tabi uyumuyoruz falan işte 7 şubat akşamı ben eylüle merhaba diye hiç samimi olmayan öyle öküzümsü bir mesaj attım. Oda tabi aynı şekilde cevap verdi. Ben birkaç tane daha muhabbet kurma denemesi yaptım ama baktım bunda hiç istif bozma yok dedim " ben rahatsız ettim iyi geceler" bildiğin trip attım yani. Öyle deyince tabi bir şey oldu rahatsız olmadım sen devam et en son kendini tanıtıyordun diye bir mesaj geldi. Tabi bende bir sevinme. Ama gerçekten neden sevindiğimi bilmiyordum. Çok etkilenmemiştim ondan çünkü hoştu ama öyle çok dikkatimi çekmemişti. Tabi sonra oda tanımak isteyince konuşmaya başladık. Baya konuşuyoruz işte herkes gibi bir tanışma evresinden geçiyorduk. Ben onun beni tanıması ve daha doğrusu beni sevmesi için elimden geleni yapıyordum. Ve karşılığını alıyor gibiydim. Sabah uyandığımda onun günaydın mesajıyla uyanmak hoşuma gidiyordu
Bir gün esin eylülle mesajlaşmıyorken mesaj attı ;
- Rüzgar hemen eylüle mesaj at!
+ Neden ne oldu ki
- Eylülün dedesi ölmüş...
Ben bunu duyar duymaz tabi hemen eylüle mesaj attım. İyi misin diye. İyiyim dedi ama benim konuşmaya başladığım kızı değildi bu. Bir şeyler yapmaya başlamalıydım. Onu mutlu edecek şeyler. Ama ne?
Eylülün morali o kadar bozuktu ki mesajları geç yazıyordu hal bu ki genelde ben geç yazardım. Bir şeyler yapmalıydım. Sonra saçmalamaya karar verdim. Saçmalamaya başladım. Evet evet bildiğin saçmalamaya başladım. Ses kayıtları alıp gülmesi için ona atıyorum, kafası dağılsın diye tuhaf yüz ifadeleri yapıyorum görmelisiniz rezil bir durum. Ama gülüyordu eylül. Hayatımda daha önce birini güldürdüğüm için hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum. Sonra teşekkür etti eylül yaptıklarım için. Kızdım. Ben bunun için yanında olduğumu söyledim. Gülümsetmeyeceksem yanında olmamın da anlamının olmadığını ona anlatmaya başladım. Hoşuna gitmiş gibiydi. Tabi bu beni çok mutlu ediyordu. Bu yüzüme ve hareketlerime bile yansıyordu. Gören herkes eylülün varlığını fark ediyordu bende. Artık her saat konuşuyor birbirimize alışmaya başlıyorduk. İçim tuhaf oluyordu onunla konuşurken. Korkuyordum çünkü yıllarımı verdiğim biri benden gözünü kırpmadan gidi vermişti. Her gece kendime ya oda giderse diye sormadan edemiyordum. Ama o kadar iyiydi ki, içi o kadar temiz duruyordu ki beni üzmek istemeyi bırakın şakasına bile kıracak şeyler söylemiyordu bana.
Hayaller kuruyorduk eylülle geceleri yatmadanönce. Mardin 'e gidecektik, hatta tüm Türkiye'yi gezecektik egeden aşağı doğruçadırımızı, karavanımızı alıp çıkacaktık. İyi geceler deyip gözlerimikapattığımda düşündüğüm tek şey oydu artık. Öyle bir ses tonu vardı ki eylülün,sıcacık. Öyle iyi geliyordu ki bana, öyle rahatlatıyordu ki beni daha önceolmamıştı buna emindim. Hiçbir şey eylül kadar iyi gelmiyordu bana artık. Amadaha onu görmemiştim onu. Evet çok iyiydik ama henüz bir ismimiz yoktu.Açıkçası buluşmadan da hızlı davranmak istemiyordum. Ama nasıl buluşmaayarlayacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Nereye çağıracaktım nerdebuluşacaktık, ne yapacaktık? Biraz utanıyordum da. Ya beni görüp beğenmezsekorkusu da vardı. Bunlar kafamın içindeyken buluşmak istediğimi söylememimkansız gibi duruyordu. Ta ki o her şeyi çözene kadar...
