"Çay ister misin?" diye sordu. Sesi de tıpkı gözleri gibi yorgunluğunu ele veriyordu.
"Hayır, teşekkürler. Kahve içiyorum." Dedim elimdeki krem renkli fincanı göstererek. Cevap olarak başını sallamakla yetindi.
Bugün çok yoğun değildim. Bay ve Bayan Styles'ı havaalanından geçirdikten sonra pazartesileri yapılan şu toplantıya katılacak ve patronum için not tutacaktım. Sonrasında evime gidip rahatça dinlenebilirdim.
"Babamlar kalkmadı mı hala?" diye sordu Harry.
"Yaklaşık iki saat önce kalktılar." Dediğimde pişkince gözlerini devirdi. "Kahvaltı ettiler, ve şu anda son hazırlıklarını yapıyorlar." Diye devam ettim konuşmama. Bir yandan da elimdeki tabletten yeni düzenlenen şirket sayfasını inceliyordum.
Elindeki çayla dolu fincanı yavaşça masaya bıraktı ve sandalyeyi gürültüyle çekip oturdu. Tipik Harry'ydi aslında, gece saat kaçta eve geldiğini Tanrı bilirdi. Kiminle geldiğini de öyle..
"Hey." Duyduğum yabancı sesle kafamı sola çevirdim. Sarışın, uzun bir kız kapıya yaslanmış Harry'ye bakıyordu. Üzerinde kendisine bol gelen soluk mor-füme renkli bir gömlek vardı. Saçları dağınıktı ve şiş dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.
Harry kıza boş boş bakmayı tercih etmişti. Kız umursamadan dudaklarını ısırmaya başladığında üzerindeki gömleğe gözlerimi dikmiş kabaca bakıyordum.
"Bekle bir saniye.." dedikten sonra kıza yavaşça yaklaştım. Dışarıdan psikopat gibi göründüğüme emindim.
"Ne?" diyerek gözlerini devirdi kız. Kızı itekleyerek gömleği düzelttim.
"Cidden Harry, dalga mı geçiyorsun?" diye söylendim. Kaşlarını kaldırmıştı, büyük ihtimalle neyden bahsettiğimin farkında değildi. "Sana etkinlik için aldığım Gucci gömleklerini daha etiketlerini bile kesmeden başka insanlara giydirme sebebini açıklar mısın?" diye söylendim. Ben o pahalı gömlekleri pijama olarak kullansın diye almıyordum. Ayrıca, Harry Styles'ın istediği desenleri bulmak çok zordu.
"Ne diyorsun sen ya?" Diye homurdanarak kolunu elimden çekti kız.
"Gucci gömleğimi mi giydin sen?" diyerek oturduğu yerden kalktı Harry. Kız ürkmüştü, anlamaya çalışıyordu.
"Bal böceğim, hemen gidip kız arkadaşımın bana adlığı gömleği çıkarıp kendi kıyafetlerini giyiyorsun. Sonra gel, bahçeyi gezdireyim." dedi Harry.
"Kız arkadaşın olduğunu söylememiştin, adi!" diye söylendi kız. Kaşları çatıktı, her an ağlayabilir gibiydi.
"Ben onun sevgilisi değilim." Diye homurdandım. Yalnızca babasının asistanıyım.
"Ama çıplakken Gucci gömleklerimi giymesine izin verdiğim tek kişi o." Diye sahtece gülümsedi, ve kolunu omzuma attı. Kız sinirle merdivenlere gittiğinde Harry'nin elini omzumdan çektim ve sertçe ittirdim.
"İnsanlardan bu şekilde kurtulmak istiyorsan onları en başından yanına çekmesen daha iyi sanki." Dedim.
"En başından söylüyorum ciddi düşünmediğimi canım ben." Dedi, ve ardından sesini incelterek beni taklit etmeye çalıştı. "Tanrı aşkına, Gucci gömleğimi giymiş!"
Ona boş gözlerle baktıktan sonra boş fincanımı alıp tezgaha bıraktım.
"Vivien." Diye seslendi Des Styles.
"Bay Styles?"
"Biz çıkmaya hazırız." Dedi babacan bir tavırla gülümseyerek. Ardından Bayan Styles' döndü ve, "Değil mi hayatım?" dedi. Birbirlerine karşı sevgi dolu olmaları beni gülümsetmişti.